Ruslar’ın Kırım’ı ilhakında ve Ukrayna krizinde ABD ve AB’nin pasif kalmasından cesaretlenen Putin, Suriye’de askeri varlığını pekiştirip hava operasyonlarına da başlayınca güney sınırımızda hava birdenbire ısındı. Rusya’nın bu hamlesiyle Ortadoğu, yeni bir Soğuk Savaş'ın sahnelendiği coğrafyaya dönüştü.
Türkiye, Suudi Arabistan ve Katar tarafından desteklenmekte olan Fetih Ordusu, Nusra ve benzeri diğer sünni unsurları, IŞİD gibi terörist olarak değerlendirmekte olan Rusya, Esad rejimine karşı savaşan tüm unsurları hedef aldı. Bu nedenle IŞİD’in bulunmadığı bölgeleri bombaladı.
Ortadoğu denkleminde var olduğunu gösteren bu hamlesiyle Rusya, en başta Ankara’da ve Batı kampında ciddi bir rahatsızlık yarattı. Rus savaş uçakları Türkiye'nin güneyinde hava sahasını ihlal edip füze radarlarını devriye uçuşu yapan Türk uçaklarına kilitliyerek tacizde bulundu. Türkiye-Suriye sınırındaki hava sahasında Türk ve Rus savaş uçakları arasında yaşanan son olaylar, Türkiye’de olduğu  gibi, tüm dünyada yankı bularak NATO ve Batı Dünyasını da tedirgin etmiştir.
Rusya Bilimler Akademisi Şark Çalışmaları Enstitüsü’nün başındaki Vitaly Naumkin, “Uçuşa yasak bölgeye dair bu Türk önerisine karşıyız. Mevcut şartlarda uygulanamaz” diyerek Rusya’nın tavrını belli etmişti. İncirlik karşılığında bile ABD’den “güvenli bölge” onayı ve desteğini elde edemiyen Türkiye’nin "uçuşa yasak bölge” talebini, Rusya Birleşmiş Milletler’in New York’ta bu yılki genel kurulunda reddedince, Türkiye’nin kuzey Suriye’de oluşturmak istediği uçuşa yasak bölge planları da iyice çıkmaza girmiştir..
ABD Başkanı Obama, Suriye konusunda Rusya ve İran ile birlikte çalışmaya "kapı aralamıştı. Bu arada Rusya, İran, Irak (Bağdat) ve Suriye rejimi arasında “IŞİD’e karşı istihbarat işbirliği kurulduğu” duyuruldu.
Kafkasya, Ukrayna operasyonları, Kırım’ın ilhakı ile Bağımsız  Devletler Topluluğu gibi oluşumlarla tekrar süper güç olma yolunda sahneye çıkan Rusya, Suriye sınırımızda PYD ve IŞİD’den sonra yeni komşumuz oldu. Ayrıca IŞİD’le sadece Esad ve Kürtler savaşıyor diyerek hem Esad’a hem de PYD’ye destek vermekte.
2 milyondan fazla Suriye’li  göçmen ülkemizde, güney sınırımız boyunca oluşan fiili Kürt yapılanması ve Akdenize koridor açma girişimi, radikal islami örgütlerin bazı bölgelerde egemenlik tesis etmesi ve oluşan kaos  zaten büyük bir risk yaratmakta.
Rusya ile yüksek ekonomik ilişkiler ve yıllık 50 milyar dolarlık ticaret hacmimiz var. Doğalgazımızı bağımlıyız diyebileceğimiz derecede büyük oranda Rusya’dan alıyoruz. Bu arada batıda ve Çin istikametinde sınırlı olan ilişkileri ve  yüzyıllardır var olan sıcak denizlere inme stratejisi gereği Suriye’deki varlığından vazgeçmeyecektir. Cumhurbaşkanı Erdoğan her ne kadar Moskova’nın çok şey kaybedeceğini vurgulasa da Rusya’nın tavrında fazla değişen bir şey olmaz.
Bu nedenle başından beri yanlış olduğunu düşündüğüm Suriye politikamızı gözen geçirmek, boyumuzdan büyük sorumlukların altına girmeden dengeleri korumak gerekir. Durduk yerde Ortadoğu yangının bize de sıçratmanın alemi  yok.