İSTANBUL

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan,  Gaziosmanpaşa'daki toplu açılış törenindeki konuşmasına, üstat Necip Fazıl Kısakürek'in, "Ana gibi yar olmaz, İstanbul gibi diyar / Güleni şöyle dursun, ağlayanı bahtiyar / Gecesi sümbül kokan, Türkçesi bülbül kokan İstanbul, İstanbul." satırlarıyla başladı. 

Bugün resmi açılışlarını yapacakları, belediye tarafından inşa edilen 725 konutluk Sarıgöl ve özel sektör tarafından yapılan 785 konutluk Essenora projeleriyle ilçenin daha da güzelleştiğini dile getiren Erdoğan, şöyle devam etti:

"Yine bugün açılışını yapacağımız olimpik yüzme havuzu, okullar, paklar ve sosyal tesisler de Gaziosmanpaşa'yı geleceğe hazırlayan önemli yatırımlardır. Açılışını yaptığımız 528 trilyon lira tutarındaki bu yatırımların ilçemize, tüm Gaziosmanpaşalılara hayırlı olmasını Allah'tan temenni ediyorum. Bu yatırımların Gaziosmanpaşa'ya kazandırılmasında emeği geçen Bakanlıklarımızı, Büyükşehir Belediyemizi, Gaziosmanpaşa İlçe Belediyemizi ve özel sektör kuruluşlarımızı huzurunuzda tebrik ediyorum, alkışlıyorum."

"Bu milleti, vatanı bölmek isteyenler bunun bedelini ödeyecekler"
İlçeye ismi verilen Gaziosmapaşa'nın, Osmanlı'ya "hasta adam" muamelesinin yapıldığı bir dönemde, savaş meydanlarında gösterdiği başarılarla, bu sözü, söyleyenlerin ağızlarına tıkayan bir kahraman olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Cennet mekan Abdülhamit Han'ın en güvendiği, en itibar ettiği komutanlardan biri olarak, Girit isyanında, Sırp isyanında, Osmanlı-Rus ve Osmanlı-Yunan savaşında büyük hizmetlerde bulunmuştur. Düşmanlarının dahi saygısını kazanacak kadar güçlü bir askeri kabiliyete ve kişiliğe sahip Gaziosmanpaşa'yı buradan bir kez daha rahmetle yad ediyorum. Hamdolsun, Türkiye her dönemde Gaziosmanpaşa gibi dirayetli ve cesaretli komutanlara, askerlere sahip olmuştur. Bugün de terör örgütlerine dağları ve şehirleri dar eden, sınırlarımız dışında destan yazan bir orduya sahibiz. İşte dün Hakkari'de 19, bu sabah Kutu Deresinde 15 terörist etkisiz hale getirildi. Niçin? Çünkü bu milleti bölemeyecekler. Bu milleti bölmek isteyenler, bu vatanı bölmek isteyenler bunun bedelini ödeyecekler."

"FETÖ mensuplarının ayıklanmasıyla ordumuzun operasyon kabiliyeti daha da arttı"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şu anda güvenliğin, İçişleri Bakanlığının Gaziosmanpaşalı Süleyman Soylu'ya emanet olduğunu ifade ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Trabzon'dan selamı var size. O da bu sabah Trabzon'daydı. 15 Temmuz gecesi darbe girişiminde bulunan FETÖ ihanet çetesi mensuplarının ayıklanmasıyla ordumuzun operasyon kabiliyeti daha da artmıştır. Şu anda Silahlı Kuvvetlerimiz, polisimiz ve korucularımız el ele, omuz omuza terör örgütlerine karşı inlerine girdiler, gereğini yapıyorlar. Ordumuz, emirleri siyasi iradeden ve komutanlarından değil, başka yerlerden alan mankurtlardan temizlendi. Fırat Kalkanı Operasyonu ile Suriye'deki oyunu tam ortasından bozduk. Şimdi sıra diğer bölgeleri derleyip, toparlamaya geldi. Kilis'in güvenliğini sağlamışken, Amanosları boynu bükük bırakamayız. Karkamış'ın güvenliğini sağlamışken Suruç'u, Akçakale'yi, Ceylanpınar'ı, Nusaybin'i, Cizre'yi sahipsiz bırakamayız. Kandil'i terör örgütünün başına yıkarken, Sincar'da, Mahmur'da yeni fitne ocakların yakılmasına izin veremeyiz. Telafer'deki, Musul'daki, Kerkük'teki kardeşlerimizi tek başlarına bırakamayız. Biz burada güven içinde yaşamak istiyorsak, önce Suriye'deki, Irak'taki kardeşlerimizin güvenliğini de sağlamak zorundayız."

"Üzüleceksiniz ve daha bu işin başı"
Erdoğan, Türkiye'nin afra tafra yapılacak bir ülke olmadığını vurgulayarak, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Her ne kadar içeride de bu tipler var. Televizyonları izliyoruz. Bakıyorum çok enteresan, Kendi ülkesinin Cumhurbaşkanına karşı Avrupa'da terör örgütleri pankartlarla, resmin yanı başına silah koyuyor. Ve onların solak partileriyle, Türkiye'nin oradaki terör örgütü, beraber yürüyorlar. Neresi burası? İsviçre. Neresi burası? Hollanda. Neresi burası? Belçika. Neresi burası? Almanya. Bunları da söylediğimiz zaman beyefendiler rahatsız oluyor. Rahatsız olmayın. Men dakka, dukka. Siz bizi üzüyor musunuz? Üzüleceksiniz ve daha bu işin başı. Şimdi ben diyorum ki 16 Nisan'da lider ülke Türkiye için evet mi? Güçlü ülke Türkiye için evet mi? Büyük Türkiye için evet mi? Allah sizlerden razı olsun. Öyleyse kaç günümüz kaldı? Durmak yok, kapı kapı dolaşacağız değil mi? Hele hele hanımlar, sizin işiniz çok önemli. Kapıları çalacaksınız. Tamam? 18 Maddeyi kendilerine anlatacaksınız."

"Her ülkeyle, her toplumla sosyal ilişkiler kurmak, geliştirmek istiyoruz"
"Komşularımıza ateş düşmüşse kapılarımızı penceremizi kapatıp 'Bana ne ' diyemeyiz. Çünkü o ateş mutlaka gelir bize de sıçrar. O ateşin dumanı elbette bizi de boğar." diyen Erdoğan, Türkiye'nin bölgesinde yürüttüğü mücadelenin, hem buradakileri ve bütün bu çevredeki kardeşlerine yardım etmek, hem de kendi güvenliğini sağlamak için olduğunu dile getirdi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle konuştu:

"Açıkça söylüyorum. Her kim, 'Türkiye'nin Suriye'de ne işi var' diyorsa ülkemizin kötülüğünü istiyordur. Her kim 'Irak'la niye bu kadar ilgileniyoruz' diye soruyorsa Türkiye'nin fenalığını düşünüyor. Her kim Avrupa'daki gelişmelere 'Niçin müdahil oluyorsunuz' diyorsa kesinlikle milletimize husumeti vardır. Buradan komşularımıza ve oralardaki güçlere özellikle de Avrupa ülkelerine, Amerika'ya, Rusya'ya bir mesajım var. Biz kimsenin düşmanı değiliz. Bizim kimseye husumetimiz yok. Tam tersine her ülkeyle, her toplumla mümkün olan en iyi, en ileri, en samimi, siyasi, ekonomik, sosyal ilişkiler kurmak, geliştirmek istiyoruz. Fakat 54 yıl bizi kapısında bekleten Avrupa Birliği'ne ne diyeceğiz? 54 yıl. Şimdi çıkıyor bazı bakıyorsunuz akademisyenler falan televizyonlarda konuşuyor. Diyor 'daha önce şöyleydi, böyleydi falan' diye. Bu işlerden anlamazsın ya. Senin önünde kariyer olsa ne yazar, olmasa ne yazar. Siz bu işin çilelerini çekmediniz. Sadece kitabı şöyle aç, oku, ona göre Avrupa Birliğini konuş. Yok öyle bir şey. Damdan düşeceksin damdan. Biz damdan düştük. Bunlar damdan düşmedi. Bunların önüne bir tane şöyle kitapçık koyuyorlar, okuyorlar. Ondan sonra da diyor ki 'işte şöyleydi, böyleydi.' Yok ya öyle bir şey yok. Sen Bürgenstock'ta ne olduğunu bilir misin? Güney Kıbrıs'ı nasıl Avrupa Birliği'ne aldıklarını bilir misin? Acaba bir hoca olarak onu açıp okudun mu? Ondan haberin var mı? İşte biz onları yaşadık. Acaba Hollanda'da daha önce bu kardeşinizin nasıl liderlerle bir kavga verdiğini o beyefendi bilir mi? Bilmez."

"Bunlara faşist dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, oralardan, o kavgaları yapa yapa geldiklerini ifade ederek, konuşmasına şöyle devam etti:

"Hala buna rağmen kalkıp da Avrupa Birliği üyesi ülkeler, istisnalar var o ayrı bir konu. Bak İngiltere bile dayanamadı. Brexit. Dolayısıyla bunlar şu anda kalkıp benim bakanıma sınırlarını kapatırsa, bir başka bakanıma uçuş yasağı getirirse sessiz mi kalacağım? Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanına 'Diktatör' diyeceksin... Bunlara faşist dediğimiz zaman beyler rahatsız oluyor. Nazi dediğimiz zaman rahatsız oluyor. Bak belgeyle konuşuyorum. Camilerimizin duvarına gamalı haç işaretlerini koyan siz değil misiniz? Onlara karşı verilmiş bir mücadeleniz var mı? Camilerimizi yakıp, yıkmadınız mı? Solingen faciasını biz bir kenara koyabilir miyiz? NSU davasını bir kenara koyabilir miyiz? Hala çözmediniz, hala sürüncemede bekletiyorsunuz. Faşistsiniz, faşist. Nazi uygulamalarından da istediğiniz kadar rahatsız olun. Eğer bizim cami duvarlarımıza siz gamalı haçları çiziyorsanız, bunların hesabını sormuyorsanız, bu lekeyi üzerinizden atamazsınız. Benim ülkemde herhangi bir kilisede öyle bir şey var mı? Anında bütün emniyet güçlerimiz üzerine gider. Biz tam aksine bunların hepsinin yenilenmesine, zaman zaman bazılarını hazineden yaptırmak suretiyle yenilemişizdir. Niye? Çünkü bizde inanç özgürlüğü bunlar gibi değil. Bizim tarihimiz bunun güzel örnekleriyle dolu."

Terör örgütlerini kullanmak uğruna Türkiye gibi bir ülkeyi karşısına alan herkesi 'aklını başına devşirmeye' davet ettiklerini dile getiren Erdoğan, "Bize verilen hiçbir sözün tutulmadığı, buna karşılık terör örgütlerinin sürekli desteklendiği, öne sürüldüğü bir düzenin devam edebilmesi mümkün değildir. Bir taraftan silah vereceksiniz ve o silahlarla ülkeme ateş ettirecek. Ben de buna susacağım. Var mı böyle bir şey? Bir taraftan NATO'da beraber olacağız. NATO'da beraber olduğumuz ülke bana silah vermeyecek, terör örgütüne silah verecek. Var mı böyle bir şey? Televizyon ekranlarından konuşanlara sesleniyorum. Bu hesabı da iyi yapın." diye konuştu.

"Cumhurbaşkanlığı sistemine geçişinin ayak sesleri gümbür gümbür geliyor"
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şöyle devam etti:

"16 Nisan'da kullanacağı oy konusunda hala tereddüdü olanlara sesleniyorum, şöyle çevrenize bakın. Kimler 'evet' diyor, kimler 'hayır' diyor, bir mukayese edin. Geçmişten beri, bu sistemi kimler istemiş, ona bir bakın. Gerek Demirel, gerek Özal, gerek Erbakan, gerek Türkeş, gerek Muhsin Yazıcıoğlu, bütün bu siyasiler 'evet' demişler. Orada acaba 'hayır' diyenler var mı? Kim var? Sorumluluk üstlenmiş ne kadar devlet adamı varsa hepsi de sonunda gelip bu sistemde karar kılmışlar.

"7 Haziran 2015 seçimlerinde hiçbir parti tek başına iktidar olamayınca neler olduğunu hatırlıyorsunuz değil mi? Terör örgütlerinden faiz baronlarına kadar milletimizin cebindeki parayı çalan bu hırsızların hepsi de ellerini ovuşturmaya başlamışlardı. Ama biz Türkiye'yi işte bu vampirlere bırakmamak için cumhurbaşkanlığı hükümet sistemini getiriyoruz. 16 Nisan'dan sonra artık ülkemizi soyamayacaklarını bilenler şimdi tüm güçleriyle olumsuz bir netice çıkması için uğraşıyorlar. 16 Nisan'da değişim kaçınılmazdır. Türkiye'nin cumhurbaşkanlığı sistemine geçişinin ayak sesleri gümbür gümbür geliyor. Ben bunu görüyorum. Milletimiz kararını vermiş durumda."