Çin’in Yeni İpek Yolu’nun önünü kesmek ya da kontrol altına alabilmek için, ABD’nin bir süre Ortadoğu’dan uzaklaşması gerekiyor. Ne kadar süreceği belli olmayan bu dönemde ABD, Ortadoğu’yu kontrollü bir kaosla denetim altında tutmayı planlamaktadır. 

O nedenle referandum ertelenmesi ABD’nin işine gelmez. ABD açısından önemli olan, referandum sonrasında bölgenin karışması ve kaosa sürüklenmesidir. Barzani referandum konusunda ısrar ederken, bu bölgesel gerçekleri dikkate alması gerekir. Bu ortamda yapılacak bir bağımsızlık referandumu, Ortadoğu’yu yangın yerine çevireceğini görmesi, bilmesi gerekir.

 Barzani, bilerek ya da bir takım zorlamalar nedeniyle ateşle oynamaktadır. 

Barzani, 25 Eylül’de yapılması planlanan bağımsızlık referandumu konusunda ısrarını sürdürünce, Irak Başbakanı Ebadi isyan etti: “Savaşa hazırız!”

“Ebadi’nin “Savaşa hazırız” isyanı, “bağımsız” bir ülkenin başbakanının doğal refleksidir; alkışlıyoruz. Yalnız, bölgenin geleceğini 100 boyunca etkileyecek bir gelişmeyle ilgili bir söylem değerlendirilirken, söyleyen kadar söyletenlerin de dikkate alınması gerekir. 

Irak, 1991’deki I. Körfez Savaşı’ndan bu yana t0prak bütünlüğü tartışılan bir ülkedir. 

Irak, anayasası 200’te ülkeyi işgal eden ABD tarafından yazılmış, silahların gölgesinde yapılan bir oylamayla onaylanmış bir ülkedir. 

Irak, ülke topraklarını savunacak silahlı kuvvetleri, siyasi ve ekonomik bağımsızlığı olmayan bir ülkedir. 

Irak, Türkiye’yi güney sınırları boyunca kuşatacak ve Ortadoğu petrollerini Akdeniz’e akıtacak olan Kürt Kuşağı’nın başlangıç noktasıdır. Özetle, 25 Eylül referandumuyla parçalanmaya sürüklenen Irak, mezhep birliği nedeniyle İran’a yaslanmaya çalışsa da, geleceğine sahip çıkabilecek güçte bir ülke olmaktan çok uzaktır. 

Barzani’nin 25 Eylül referandumu konusundaki ısrarını Ortadoğu’da oluşan tablo ve küresel çapta oluşan cepheleşmeler çerçevesinde değerlendirecek olursak.. Ortadoğu’da bölgesel ve küresel aktörler arasında yaşanmakta olan paylaşım kavgası nedeniyle oluşan fay hatları, 25 Eylül referandumunun etkisiyle daha da duyarlı duruma gelecek ve cepheleşmeler daha da derinleşecektir.  

ABD derin devleti Pentagon yağmalanan Irak petrollerinin Amerikan şirketlerinin kasasına akmasını sağlamaya çalışırken, oluşan karşı cephe bunu engellemeye çalışıyor. Kürt Koridoru bağlamında Çin, İngiltere, İran, Irak, Suriye ve Türkiye’den oluşan karşı cephe “küresel lider”i oldukça zorlayacak gibi görünüyor. Suriye krizinin ortaya çıktığı 2012’den bu yana, Esad’a verdiği güçlü destek nedeniyle ABD’nin karşısına dikilen Rusya, karşı cephedeki Çin faktörü nedeniyle, şimdilik bukalemun politikası izleyerek rengini belli etmemeye çalışıyor.. 

Trump’ı başkanlığa taşıyan ABD derin devleti Pentagon, hem Washington’da hem Yeni İpek Yolu’nda hem de Ortadoğu’da Rothschild Ailesi ve destekçileriyle savaş halindedir. ABD’nin, Ortadoğu petrollerinden pay vermeye yanaşmadığı için, kadim yol arkadaşı İngiltere ile de yolları ayrılmıştır. ABD il İngiltere arasındaki “rekabet” Ortadoğu’dan Afganistan’a taşınmış olsa da, bütün şiddetiyle devam etmektedir. 

ABD’nin esas savaşı Çin’ledir. İngiltere’nin de çok güçlü destek verdiği Yeni İpek Yolu ABD’nin ölüm-kalım savaşına dönüşmüştür. Üç kıtayı ve 65 ülkeyi birbirine bağlayacak olan Yeni İpek Yolu, 2018’den itibaren, İngiltere’nin kurguladığı şekilde hayata geçirildiğinde, doların saltanatı, dolayısıyla ABD’nin “küresel lider” sıfatı tarih olacaktır. 

ABD, Obama döneminde, Ortadoğu’nun siyasi haritasını değiştirmeyi hedefleyen Büyük Ortadoğu Projesi’ni arzuladığı hedefe ulaştıramamış, Kürt Koridoru’nu hayata geçirememiştir. Bu arada, Çin’in Yeni İpek Yolu Projesi’nin (YİP) oluşumunu önleyemeyen ABD’nin, Kürt Koridoru’nu bir süreliğine erteleyerek Afganistan’a ve Uzakdoğu’ya yoğunlaşması zorunluluğu doğmuştur. 

Yeni bir dünya düzeni bağlamında gerçekleştirilen operasyonlar sonucunda oluşan böyle bir küresel tablo içinde, Barzani’nin, bağımsızlık referandumu konusundaki ısrarının kendi kararı olduğu söylenebilir mi? Hadi söyledik diyelim, inanan olur mu?

ABD’NİN BİR SÜRE BÖLGEDEN UZAKLAŞMASI GEREKİYOR

Çin’in Yeni İpek Yolu’nun önünü kesmek ya da kontrol altına alabilmek için, ABD’nin bir süre Ortadoğu’dan uzaklaşması gerekiyor. Ne kadar süreceği belli olmayan bu dönemde ABD, Ortadoğu’yu kontrollü bir kaosla denetim altında tutmayı planlamaktadır. Suriye’nin kuzey parselindeki ve Bulgaristan’daki askeri üsler bunun için kuruldu. YPG bu amaçla eğitilip donatıldı. 

ABD, referandumu ve sonuçlarını bölgeye yeniden dönebilme konusunda bir manivela olarak kullanmak hesabındadır. O nedenle referandum ertelenmesi ABD’nin işine gelmez. ABD açısından önemli olan, referandum sonrasında bölgenin karışması ve kaosa sürüklenmesidir. Barzani referandum konusunda ısrar ederken bu bölgesel gerçekleri dikkate alması gerekir. Bu ortamda yapılacak bir bağımsızlık referandumunun Ortadoğu’yu yangın yerine çevireceğini görmesi, bilmesi gerekir. Barzani, bilerek ya da br takım zorlamalar nedeniyle ateşle oynamaktadır

Bölge ülke temsilcileri Washington’a davet edildiler. Trump bunca lideri kahve içmek için toplamadı; elbette referandum sonuçları konusunda zorluk çıkarmamaları “rica edilecektir”. Washington bu gibi davetlerde hiç de nazik değildir. Tedavi için ABD’ye giden Yemen Devlet Başbakanı Ali Abdullah Salih ve Irak eski Başbakanı Maliki’nin, bir takım ödünler vermesi için başına silah dayandığı bir sır değildir; “diplomatik nezaket örneği” olarak kayıtlara geçmiştir. 

Washington’a davet ettiği bölgesel liderlerden beklediği yanıtı alamayacak olan ABD,  Barzani’nin bağımsızlık referandumunu destekleyerek Ortadoğu’yu kaosa sürüklemeyi deneyecektir. İsrail, Barzani’nin bağımsızlık referandumunu desteklediğini çıkan sonucu tanıyacağını günler öncesinden duyurdu. 

BÖLGE KÜRTLERİ GERÇEKLERİ GÖRMÜŞTÜR, ABD’YE DESTEK OLMAYACAKLARDIR

Bölge ülkelerinin direncini kıramayan ve bu nedenle Kürt Koridoru’nu hayata geçiremeyen ABD giderek hırçınlaşmaktadır. Irak, İran, Suriye ve Türkiye’de yaşayan Kürtler, ABD’nin de İsrail’in de Kürtleri mutlu etmek gibi bir niyetleri olmadığını görmüşlerdir. Irak’ta, Suriye’de, Filistin’de milyonlarca insanın hangi amaçla katledildiğini yaşayarak öğrenen bölge insanları yarınlarda aynı kaderi yaşayabileceğini görmüştür. Başta Kürtler olmak üzere, bölge insanları, YPG ünforması altında silahlandırılanların kıyafet değiştirmiş IŞİD/DEAŞ militanları olduğunun bilincindedir. 

ABD’nin de, İsrail’in de hedefi, Kürtleri kullanarak yapılacak referandum oyunlarıyla, Irak’ın enerji kaynaklarını ana gövdeden kopararak yağmalamaktır. Yıllardır kader ortaklığı yaptığı İngiltere’ye bile pay vermeye yanaşmayan ABD’nin, Ortadoğu petrollerini Kürtlere ikram edeceği düşünülebilir mi? 

BARZANİ ATEŞLE OYNUYOR

Bütün bu gerçekleri Barzani de bilmektedir. O nedenle, Barzani’nin referandum konusunda ısrar etmesi, Kürtleri ateşe sürüklemek demektir. Barzani, babasının nasihati konusunda samimi olsa bile, bölge gerçeklerinin buna izin vermeyeceğini görmesi, bilmesi gerekir. Referandum sonuçlarından “evet” çıksa bile ABD’li hukuk uzmanlarının yazdıkları Irak Anayasası’na göre bu sonucun Meclis’ten geçmesi mümkün olacak mıdır? 

Barzani, Kütlerin yakın tarihte Batılılar tarafından kaç kez aldatıldığını biliyor; ateşle oynamaması gerekir. Ortadoğu’da oluşacak bir yangın, herkesten önce Kürtleri yakabilir..