İZMİR

"Gizli bilgi ve belge bulundurma" davasının görüldüğü mahkemedeki Cumhuriyet savcılığının talebi üzerine Genelkurmay Başkanlığı'nca davanın asker sanıklarıyla ilgili inceleme yapmak üzere Milli Savunma Bakanlığı, kuvvet komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı, Özel Kuvvetler Komutanlığı, Genelkurmay İstihbarat Başkanlığı, Genelkurmay Adli Müşavirliği temsilcilerinden oluşan bir inceleme heyeti teşkil edildiği öğrenildi. 

İstihbarat, harekat, lojistik, elektronik harp, muhabere, adli ve teknik konularda uzman 3 albay, 5 yarbay, 11 binbaşı ve 1 yüzbaşıdan oluşan inceleme heyetinin, şüphelilerin isimlerinden etkilenmemesi ve objektif inceleme yapabilmesi amacıyla isimsiz, numaralı belgeler üzerinde yaptığı inceleme sonrası değerlendirmelerini Genelkurmay Başkanlığı'na ilettiği, bu değerlendirmenin de Genelkurmay Başkanı namına Adli Müşavir Dr. Hakim Albay Muharrem Köse imzasıyla 9 Aralık 2013 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilerek dava dosyasına konulduğu bildirildi. 

"Belgelerin bir kısmı sınavlara hazırlık dokümanları"

Dava dosyasına giren değerlendirme yazısında, incelenen belgeler içerisinde Harp Akademileri sınavlarına hazırlık için kullanılan dokümanların da bulunduğu, aday subayların her ne kadar hukuki olmasa da uygulamada sınava hazırlanmak için bu türden dokümanları iş yerlerinde ve evlerinde bulundurduğu şeklinde bir fiili durumun söz konusu olduğu belirtildi.

Ayrıca, söz konusu dokümanlar ev ve iş yerlerinde ele geçirilen asker sanıkların, bu dokümanları görev sebebiyle elde etmiş olabilecekleri de ifade edildi.

"Davanın asker sanıkları, askeri mahkemede yargılanmalı"

Değerlendirme yazısında, "TCK'nın 327 ve 334. maddelerinde düzenlenen suçlar bakımından, Askeri Ceza Kanununun (ASCK) 54. maddesindeki atıf nedeniyle bu suçların askeri suç haline getirildiği, dolayısıyla Askeri Mahkemeler Kuruluşu ve Yargılama Usulü Kanununun 9. maddesi uyarınca asker kişilerin bu suçları işlenmesi durumunda ve ayrıca TMK 10. maddesinde askeri mahkemelerin görevlerine ilişkin hükümlerin saklı olduğu belirtildiğinden, asker kişilerin bu suçlarının askeri yargının görev alanına girdiğinin kabul edilmesi gerektiği" yönünde görüş bildirildi.

Askerlerin iş yeri ve şahsi bilgisayarlarında ele geçirilen askeri belgelerin suç örgütüne verilmiş olduğuna ilişkin delil bulunamadıysa, "belgelerin askeri birlik dışına çıkarılması sebebiyle gerçekleşen suçlar" konusunda yargılama yapmakla görevli makamın askeri yargı olacağı kaydedilen yazıda, "Ayrıca bunun dışında belgelerin askeri birlik dışına çıkarılmasının ASCK 87. maddesince düzenlenen 'Emre İtaatsizlikte Israr' suçu gibi başka askeri suçları da oluşturabileceği göz önüne alındığında yargılama yapma görevinin askeri yargı makamları olacağı kıymetlendirilmektedir" ifadeleri yer aldı.

Avukat Ertekin: "Başından bu yana askeri mahkeme dedik"

Sanık avukatların Atilla Ertekin, davanın başından beri, tüm meslektaşlarıyla birlikte neredeyse her celsede asker sanıkların askeri mahkemede yargılanması gerektiğini vurguladıklarını, Genelkurmay Başkanlığının değerlendirmesinin de bu yönde olduğunu ifade etti.

Ertekin, Mart ayında Cumhurbaşkanı tarafından onaylanan 6526 sayılı kanunla özel yetkili mahkemelerin kaldırıldığını, ancak daha öncesinde çıkarılan 6352 sayılı kanunda bu mahkemelerin bakmakta oldukları davalara devam edecekleri, ama yeni dava açamacaklarının belirtildiğini hatırlattı.

Buna rağmen, özel yetkili savcı tarafından hazırlanan ikinci bir iddianamenin, kapatılmak üzere olan özel yetkili mahkeme (İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi) tarafından kabul edildiğini vurgulayan Ertekin, bunun yasaya açıkça aykırı olduğunu savundu.

Ertekin, "6352 sayılı kanun aslında askerin lehine idi. Ama mahkeme açıkça bu kanundaki 'özel yetkili mahkemeler ellerinde kalan davalara bakmaya devam edecek' maddesinin arkasına sığınarak ikinci iddianameyi kabul etti. Oysa askeri yargıya gönderilmesi gerekiyordu. Ama yasanın etrafından dolanarak kendi yargı kapsamına aldılar. Bu, yasaya açıkça aykırıdır" dedi.

Dava

TMK 10. maddesiyle görevli savcı Zafer Kılınç'ın "askeri gizli bilgi ve belgeleri ele geçirme, bulundurma" suçlamasıyla 49'u muvazzaf asker, 79'u tutuklu 357 sanık hakkında hazırladığı iddianamede, sanıklar hakkında 2 yıl ile müebbet hapis arasında değişen cezalar istenmişti.

İddianamede adı geçen 831 mağdurdan arasında, devlet memuru, asker ve MİT mensuplarının da bulunduğu çok sayıda kişinin suç örgütü tarafından fişlendiği iddia edilmişti.

Çete lideri olduğu iddiasıyla suçlanan marina işletmecisi Bilgin Özkaynak ile Narin Korkmaz hakkında, "suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kişisel verilerin kaydedilmesi, devletin güvenliğine ilişkin belgeleri temin etmek" suçlarından müebbet ve 9'ar yıl, sanıklar arasındaki Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Kurmay Başkanı Koramiral Veysel Kösele hakkında ise "suç işlemek amacıyla kurulan örgüte üye olmak, yasaklanan bilgileri temin etmek" suçlamasıyla 2 ila 6 yıl hapis cezası talep edilmişti.

TMK 10. maddesiyle görevli İzmir 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 2013 yılı nisan ayında görülmeye başlanan davada bugüne kadar 44'ü Bursa 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından olmak üzere 64 tutuklu serbest bırakılmıştı.

TMK 10. maddesiyle görevli 12. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın, özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasına ilişkin düzenlemenin ardından İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmesi kararlaştırılmıştı.