Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Müsteşarı Mustafa Öztürk, yaptığı açıklamada, kentlerdeki betonlaşma nedeniyle toprak ile hava ilişkisinin büyük oranlarda kesildiğini ve yağmur sularının toprak tarafından emilmesinin önlendiğini belirtti. 

İklim değişikliğinden kaynaklı aşırı yağışların can ve mal güvenliğini tehdit ettiğini ifade eden Öztürk, şöyle devam etti:

"Bakanlık olarak, artan sel baskınları ve aşırı yağmurların neden olduğu şehir içi deformasyonların önüne geçmek, yağmur sularını doğrudan toprakla buluşturmak, kentlerin alt yapısı vasıtasıyla tahliye edilen su miktarını azaltmak, toprak ile hava arasındaki atmosferik ilişkilerin dengesini düzenlemek ve insan yaşamında önemli rolü olan yeraltı sularının yenilenmesine olanak sağlamak amacıyla geçirimli beton ya da asfalt kullanılmasının yararlı olacağını düşünüyoruz."

Öztürk, geçirimli beton ve asfalt uygulamalarının henüz Türkiye'de kullanılmadığına işaret ederek söz konusu çevresel etkilerin önlenmesi amacıyla geçirimli beton ya da asfaltın özellikle kaldırımlar ve yollar, otoparklar, düşük su geçitleri, tenis kortu, geleneksel beton kaldırımlar, şev stabilizasyonu, seralar, su eğlence merkezleri ve hayvanat bahçeleri, hidrolik yapılar, kaldırım kenarına drenaj, mahmuzlar ve kıyı duvarı, gürültü bariyerleri, duvarlar (yük taşıma dahil) gibi yapım işlerinde kullanılmasının önemine dikkati çekti.

Şartname taslağı tüm valilikler ve belediyelere gönderildi

Bakanlık olarak uygulamanın yurt dışında hangi ülkelerde, hangi kriterlerle hayata geçirildiği konusunda araştırmalar yürütüldüğünü aktaran Öztürk, "Geçirimli beton yapım işini disipline etmek amacıyla Bakanlığımız tarafından 'Geçirimli Beton Teknik Şartnamesi' hazırlık çalışmaları tamamlanmış olup, önümüzdeki süreçte yayınlanacaktır. Bu kapsamda hazırlanan şartname taslağı tüm valiliklere ve belediyelere görüş ve bilgi edinilmesi amacıyla dağıtılmış ve uygulamaya yönelik çalışma talimatı verilmiştir." dedi.

Öztürk, öte yandan bu çalışmaların devamı sürecinde "Su Geçiren Beton ve Asfaltlar" adlı bir kitapçık yayımladıklarına değinerek "Hazırladığımız kitapçık yapılmakta olan diğer çalışmalar, konunun yaygınlaşması, uygulamada standardın sağlanması, bu alanın disipline edilmesi ve kamuoyunun bu konu üzerinde ilgisinin yoğunlaşması amacını taşıyor." dedi.

Öztürk, su geçiren beton ve asfaltlara dikkat çekmelerindeki en özel nedenin, günümüz iklim problemlerinin giderilmesinde "suyun toprakla kavuşmasını sağlamak" olduğunu vurguladı.

"Su geçiren beton ve asfaltlar"

Kitapçıkta, şehirlerde betonlaşma ve asfaltlaşma arttıkça yağmur suyunun toprakla buluşmasının azaldığı, ağaçsızlaşma, yeraltı sularının beslenmesinin engellenmesi ve hava kirletici konsantrasyonlarının çoğaldığı belirtiliyor. 

Yağmur suyunun toprakla buluşması engellendiği için normal yağışlı havalarda bile sel felaketleri olabildiği aktarılan kitapçıkta, "Betonlaşan ve asfaltlaşan şehirler, ısı adalarına dönüşmekte ve hava kirliliğini tetikleyici ortamlar oluşturmaktadır. Yazın soğutmada harcanan enerji maksimum seviyeye ulaşmaktadır. Şehirler ile yakın çevresindeki yeşil alanlar ve kırsal kesim arasındaki sıcaklık farkı 2 ila 4 derece arasında değişmektedir." bilgisine yer veriliyor.

Kitapçıkta, mevsimlik olarak yüksek su içeren alanlar, zemin eğiminin yüzde 5'ten fazla olduğu yerler, rüzgar erozyonunun önemli miktarda tortu birikimi oluşturduğu alanlar, drenaj alanları, toprak sızıntısının saatte 7,63 milimetreden daha az olduğu yerler ile tehlikeli madde depolama veya taşıma alanlarına yakın yerlerde su geçiren beton ve asfaltların kullanılması gerektiği ifade ediliyor.

Malzeme maliyetinin geleneksel betondan yüzde 15-25 daha pahalı olduğuna işaret edilen kitapçıkta, su geçiren beton ve asfalttan yağmur suyu sızdığı için üzerinde herhangi bir buz oluşmayacağı, donma sıcaklıklarında dahi su geçiren yüzeyin sıcak kalarak, sürüş̧ ve yürüme için güvenli bir alan olarak kaldığı kaydediliyor.