İSTANBUL

Mevcut yasaların sosyal medyada işlenen suçların önlenmesinde yetersiz kaldığı, yeni yasal düzenlemelerle bu konudaki yaptırımların artması gerektiği bildirildi. 

Son günlerde sosyal medyada, terör propagandası yapılması, Suriye'deki iç savaşta ya da Çin'de çekilen görüntülerin Türkiye'de yaşanmış gibi gösterilmesi, "provokasyon", "algı operasyonları", "hakaret" ve "iftira" gibi olumsuzlukların artması, bu konudaki yasal düzenlemeleri tekrar gündeme getirdi.

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Cengiz Anık, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sosyal medyanın, geleneksel medya aygıtları gibi doğru haber vermek, gerçeğe uygun bilgi ulaştırmak gibi bir sorumluluğu olmadığını söyledi.

Takipçilerin, sosyal medya üzerinden yürütülen propaganda faaliyeti ürünü haber ve bilgilere itimat etmemeleri gerektiğine dikkati çeken Anık, şöyle devam etti:

"Çünkü bu haber ve bilgileri yayanların pek çoğunun amacı zaten yalan ve yanlış bilgi yaymaktır. Sosyal medyanın güvenilirlilik kaygısı yok. Bu açıdan sosyal medya üzerinden yürütülen propaganda faaliyetlerinin, provokasyon amaçlı olması kaçınılmazdır. Çünkü bunlar herhangi bir kitle iletişim aracı olarak değerlendirilemez. Bir tür reklam ve propaganda panosu gibi düşünülebilir. Ancak izleyicilerin, sosyal medya platformunun içeriğini şikayet ederek, ortadan kaldırtma hakkı vardır ve bu konuda bazı önlemler alınabilmektedir." 

"Provokasyonda sosyal medya başrolde"

" Sosyal Medya Savaşları" adlı kitabın yazarı ve bilişim uzmanı Ümit Sanlav,"Twitter veFacebook gibi paylaşım sitelerinin, Türkiye'de zaman zaman algı oluşturma ve provokasyon amaçlı kullanıldığının birçok örneklerini gördük. Tek bilgisayar tarafından yönetilen binlerce hesaptan yapılan yayınlar, doğru ya da yanlış olduğu düşünülmeksizin algı oluşumuna neden olmakta. Türkiye ve dünyanın çeşitli karmaşalarla adeta altüst olduğu bu döneme sosyal medyanın damga vurduğunu söylersek yanıltmış olmayız. Sosyal medya, ülkemizde 'Gezi' ve 'Berkin Elvan' olaylarıyla 'Kobani' eylemleri gibi birçok provokatif eylemlerde gençlerimizin kullanılmasına sahne oldu. Güvensizlik algısı yaratsa da çok büyük oranda bilinçaltında şartlanmalar oluşturan sosyal medya, adı konulan ya da konulmayan tüm savaş, mücadele, algı ve kitle yönetimi gerektiren her türlü aksiyonda başrol oynuyor" dedi.

Sanlav, Türkiye'nin, Twitter'ı en fazla kullanan ülkeler arasında yedinci sırada bulunduğunu aktararak "Teknolojik anlamda tam bağımsız Türkiye sloganının gereği yapılmadığı sürece, kötü kullanımın önüne geçilemez" ifadelerini kullandı.

 "Yeni yasal düzenleme gerekiyor"

Türk Ceza Kanunu'na ihtiyaca göre sonradan "bilişim suçları" ilave edilerek, yeni düzenlemeler yapılmasına rağmen kötü amaçlı yayınların önüne geçilmediğini vurgulayan Emekli Cumhuriyet Başsavcısı ve AK Parti Burdur Milletvekili Reşat Petek, "Mevcut düzenlemelerde sosyal medyada işlenen suçların, yaptırım olarak yeterli karşılığı bulmadığını düşünüyorum. Ceza hukukunda kıyas olmaz. Somut olarak işlenen bir suçla ilgili mutlaka düzenleme ve yaptırımının olması lazım. 'Kanunsuz suç ve ceza olmaz' ilkesinden hareketle baktığımızda cezai takibat ve soruşturmalara temel teşkil edebilecek yeterli düzenleme olmadığını söyleyebilirim" görüşlerini aktardı.

"Erişim engelleme yetkisi TİB'de"

İstanbul Barosu "Bilişim Hukuku Merkezi" Yürütme Kurulu Üyesi Avukat İlker Atamer ise sosyal medya üzerinden terör propagandası yapılması ve kötü niyetli yayınların önüne geçilmesi amacıyla "5651" sayılı yasanın çıkarıldığını, milli güvenliğe ve kamu düzenine zarar verecek yayınlara erişimin engellenmesi için Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'na (TİB) da yetki verildiğini hatırlattı.