Darbe girişiminin yaşandığı gece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısının ardından arkadaşlarıyla Üsküdar Meydanı'na giden ve tankların önünü kesip üzerine çıkan vatandaşlardan biri olan Muhammet Irmak, yaptığı açıklamada, 15 Temmuz gecesi iş yerinde çalışırken bir arkadaşından gelen telefonla darbe girişiminden haberdar olduğunu söyledi.

Başta inanmadığını ancak televizyondan Başbakan Binali Yıldırım'ın açıklamalarını dinlediğini ifade eden Irmak, şöyle konuştu:

"Ardından Avrupa Yakası'nda görevli polis memuru dayımı aradım. Dayım da bana, 'Şu anda darbe girişimi yapılıyor. Olanların hepsi gerçek. Polisle askeri karşı karşıya getirdiler. Ben vatansever askerlere sıkmayacağım ama darbeciler olursa çatışacağım' deyip benden helallik istedi. Daha sonra Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısıyla hemen meydana çıktık. Meydana inmeden önce Ayetel Kürsi okudum.

"Yanlış yoldasınız, dönün"

Karşımızda 8 tane tank ve içi er dolu bir askeri araç vardı. Arkadaşlarım çöp konteynerlerini tankların önüne sürüyordu. Ben de atlayıp bir tankın üzerine çıktım. O arada 'Ya o asker beni öldürecek ya da silahını alıp ben onu öldüreceğim' düşüncesi geçti aklımdan. Ancak tankın üzerine çıktığımda askerimizin ağladığını gördüm. O ağlayınca hemen aşağıdan su isteyip askerlerimizi sakinleştirdik."

Irmak, daha sonra tanktan indirdikleri askerle aralarında yaşanan diyaloğa değindi.

Askerlere, "Bu yaptığınız darbe girişimidir, yanlış yoldasınız, dönün' dediğini aktaran Irmak, şöyle devam etti:

"Asker de bana 'Karşıda bomba patlamış. Bize komutanlarımız gövde gösterisiyle şehrin meydanlarına inmemiz gerektiğini söyledi. Ondan dolayı indik' şeklinde konuştu. Ona 'Darbe girişimi yapılıyor, haberiniz yok. Yaptığınız suçtur, siz Türk askerisiniz, dönün bu yanlıştan. Biz size de polisimize de zarar gelmesini istemiyoruz. Siz bizim askerimizsiniz karşımızdakiler de polisimiz, o ölünce sen de ölünce şehit oluyorsun, siz şerefli Türk askerisiniz' dedik, birbirimize sarıldık. Daha sonra elindeki silahı bıraktı ve tankın içinde mühimmatlar vardı. Askerlerine asla ateş edilmemesi gerektiğini söyledi. Onları polise teslim ettik. Arka tarafta birkaç tanktaki komutanlar ise askerlerden tankları terk etmemelerini isteyerek, 'Halkı ezip geçin' diye bağırıyordu. Kalabalık artınca onlar tanktan inip kaçmaya çalıştılar."

Kendisinin de astsubay kardeşi bulunduğunu aktaran Irmak, askeri kardeşi gibi gördüğünü ve onun kandırılmış temiz bir insan olduğunu fark ettiğini kaydetti.

Askerin kendisine komutanlarıyla mesajlaşmalarını da gösterdiğini ifade eden Irmak, "Suçsuz olduğu ispatlandı. Benim o gece çekilen görüntümün şöyle bir önemi vardı, 'Kandırılan askerlerin kafasına sıktılar, linç ettiler' diye propaganda yapılıyordu. Ben o gece askere sarıldım, kardeşim, canım gibi gördüm. Biz Türkler merhametli insanlarız, bize 'aman' diyene el kaldıran insan değiliz. Hele hele kendi polisimize, askerimize el kaldıran bir millet asla değiliz." diye konuştu.

"Polis ve askerler yetiştireceğim"

Irmak, uzun uğraşlar sonucunda girdiği Aydın Polis Meslek Yüksekokulu'nda okuduğu dönemde FETÖ'cülerin davetlerini reddettiği için mobbinge uğradığını, daha sonra sağlık sorunu gerekçesiyle okulla ilişiğinin kesildiğini, başvurduğu mahkemenin verdiği ret kararıyla da hayallerinin yıkıldığını anlattı.

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yaptığı araştırmada kendisine mobbing uygulayan yöneticilerin FETÖ'den tutuklandığını, mahkeme hakiminin ise cezaevine konulduğunu öğrendiğini ifade eden Irmak, şunları anlattı:

"Polis olma hakkımın elinden alınmasına çok üzüldüm. O gün bana 'Muhammet, sen polis olamayacaksın' demişlerdi. Bugün ben sınıf öğretmenliği okuyorum. Ben belki polis olamadım ama onlar gibi vatan haini de olmadım. 2013 yılında polis olmama engel oldular. Bugün Adıyaman Üniversitesinde Sınıf Öğretmenliği Bölümünde 4. sınıf öğrencisiyim. Benim polis olmama engel oldular ama bu vatana, bu millete, bu insanlara nice asker ve polis yetiştirmeme engel olamayacaklar."