İZMİR 

İzmir'de "başörtülü öğrencinin eğitim hakkını engellediği" gerekçesiyle hakkında mahkumiyet kararı verilen eski Ege Üniversitesi (EÜ) Fen Fakültesi Astronomi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Esat Rennan Pekünlü'ye destek amacıyla yapılan protestolar, davacı vekilinin tepkisine neden oldu.

MAZLUMDER'in hukuki yardım girişimi olarak 2011 yılında Ege Üniversitesi öğrencisi F.N.G'nin avukatlığını yapan Mehmet Gün, AA muhabirine yaptığı açıklamada, herkesin kanun önünde eşit olduğunu, Pekünlü'nün bu davada mağdur olarak gösterilmesini doğru bulmadıklarını söyledi.

Türkiye'de yükseköğrenimde hiçbir zaman başörtüsü yasağı ya da herhangi bir kılık kıyafet şartı bulunmamasına karşın 28 Şubat dönemiyle fiili bir yasak uygulaması başlatıldığını dile getiren Gün, bu sıkıntının 28 Şubat sürecinin yakın gelecekte sona ermesi ve YÖK tarafından üniversitelerde mevcut olan kılık kıyafet serbestisi kuralını hatırlatır şekilde yayımladığı bir genelgeyle sonlandığını anlattı.

"Rennan Hoca dışında herkes bunun suç olduğunu anladı"

Gün, buna rağmen bazı üniversitelerde akademisyenlerin 28 Şubat sürecini ferdi olarak sürdürmeye çalıştıklarını ifade ederek, şunları söyledi:

"(Yaşanan mağduriyetler üzerine) Biz bazı hocalarla telefonla veya yüz yüze bunun suç olduğunu anlattık. Kendilerine, bunu yapmamaları gerektiğini söyledik. Onlar da vazgeçtiler ancak Rennan Hoca bunu bir takıntı, bir görev haline getirmişti. Kendisiyle görüşmeye gittik, bizimle görüşmek istemedi ve biz tutanak tutup döndükten sonra tekrar engellemelerine devam etti. Biz de davayı açmak zorunda kaldık."

"Kampanyayı hayretle izliyoruz"

Davanın, eğitim öğrenim hakkının engellenemeyeceğine ilişkin alınmış ilk ceza kararı olması açısından önemli olduğuna işaret eden Gün, verilen mahkumiyet kararının Yargıtayca onanması, Anayasa Mahkemesi'nce de yeniden yargılama yönünde karar verilmemesiyle tümüyle sonuçlanmış bir davanın, tartışma konusu yapılmasını hayretle karşıladıklarını ifade etti.

Gün, Pekünlü'nün cezaevine girmeden önce bazı çevrelerce "mahkumiyet kararıyla bir mağduriyet oluştuğu" yönünde kampanya yürütüldüğünü savunarak şunları kaydetti:

"Ortada bir mağduriyet yok aslında. (Bu karar) Türkiye'deki darbeci zihniyetin, Türkiye'nin sahibi olduğunu düşünen, kendini seçkin gören bir zihniyetin, kanunlar karşısında eşit olduğunu görmemiz bakımından önemlidir. Çünkü bu zihniyet, bu hoca, öğrenciler kendisini şikayet edeceği zaman, 'kimse bize dokunamaz, kimse bizimle uğraşamaz, nereye giderseniz gidin, ben buradayım' diyerek öğrencilere hava atmış, hakaret etmiştir. Şimdi bu zihniyet, kimsenin kendilerine dokunamayacağını, hiçbir yargı kurumunun kendilerine ceza veremeyeceğini, kendilerini hala 28 Şubat ortamında zannettikleri için (mahkumiyet kararı) onlara zor geliyor ama herkesin artık alışması lazım, bu ülke herkesin ülkesi, herkes kanunlar önünde eşittir, bu hoca da mağdur değildir."

"İlk cezası olmadığı için ertelenmedi"

Avukat Gün, açtıkları dava sonucunda verilen 2 yıl 1 aylık hapis cezasının aslında ertelenebileceğini ancak sanığın 2010 yılında 5 yıl süreyle suç işlememesi şartına bağlı olarak hükmün açıklanması geri bırakılan bir başka davadan mahkumiyeti bulunması nedeniyle mahkemenin erteleme kararı almadığını hatırlattı.

Sinem T. adlı bir başka öğrencinin açtığı dava sonucunda Pekünlü'nün "hakaret" suçundan 4 bin 350 lira para cezasına çarptırıldığını ancak hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle suç işlememesi şartıyla geri bırakıldığını anlatan Gün, şöyle devam etti:

"Beş yıl içinde böyle bir suç işleyince ikinci ceza ertelenmedi ve dolayısıyla hoca cezaevine girmek zorunda kaldı yani burada bir mağduriyet söz konusu değil. Bizim müvekkilimiz mağdur olmuştur ve adalet karısında hakkını almıştır. Bu yapılanlar tamamen bir propaganda, bir aldatmacadır, başka bir şey değil. 'Bir uzay profesörü nasıl cezaevine girer' diye bir propaganda yapıyorlar ama başbakan da girebilir, cumhurbaşkanı da girebilir, profesör de girebilir. Herkes girebilir, kanun önünde herkes eşittir. Bunu herkesin bilmesi gerekir."

Pekünlü hakkında bir dava daha

Gün, taraf oldukları dava devam ederken bölümdeki başörtülü öğrencilere karşı Pekünlü'nün engelleyici tutumunu sürdürdüğünü, bunu 4 kız öğrencinin okula polis çağırarak şikayetçi olmasıyla ortaya konduğunu savunarak, polisin bununla ilgili fezleke düzenleyip savcılığa gönderdiğini ve kamu davası açıldığını bildirdi.

Bu öğrencilerin hukuki yardım talebi üzerine olaydan haberdar olduklarını dile getiren Mehmet Gün, Prof. Dr. Pekünlü'nün okuldaki başörtülü öğrencilere karşı tutumuna ilişkin bazı yeni görüntülerin ellerine geçtiğini sözlerine ekledi.

"Laiklik ilkesi aşındı"

Rennan Pekünlü'nün avukatı Murat Fatih Ülkü ise Pekünlü'nün TCK'nin 112'nci maddesindeki "eğitim öğretim hakkının engellenmesi" suçundan mahkum edildiğine değinerek, Türkiye'de 25 sene bu konunun tartışıldığını ve sayfalarca Anayasa Mahkemesi kararları yazıldığını ifade etti. Ülkü, yasa koyucunun türbanlı öğrencinin üniversiteye girmesi için yasal düzenleme gerektiği düşüncesinde olduğunu ve bu düzenlemeleri yaptığını bildirdi.

Mahkemenin gerekçesinin hukuken kabul edilebilir bir tarafı olmadığını savunan Ülkü, "Hocanın mücadelesi Anayasa Mahkemesi kararları gereğince saptanan laiklik ilkesinin korunması üzerine bir mücadeledir, bugün Rennan hoca cezaevine gönderilerek laiklik ilkesi aşındırılmaktadır" şeklinde konuştu.