Tarih 10 Aralık 2016’yı gösteriyor,
Günlerden Cumartesi…
Haftanın ilk tatil günü de olsa kimimiz ekmek parası peşinde, kimimiz evlerinde ailesiyle beraber, kimimiz çeşitli eğlence yerlerinde, kimimiz alışveriş merkezinde, kimilerimiz de futbol tutkusuyla dopdolu, coşkuyla doldurmuşuz İstanbul’umuzun Beşiktaş semtine kurulu yeni futbol stadyumunu…
Günlerden Cumartesi…
Gecenin içinden gelen bir bomba sesiyle sarsılıyor koca İstanbul..! Televizyonlar ‘son dakika’ haberiyle geçiyorlar yaşanan acı dolu görüntüleri…
Yurdumuzun, yurttaşımızın canını, malını, namusunu korumak, kollamakla görevli kahraman güvenlik güçlerimize alçakça, haince, kahpece yapılan bir terör saldırısı bu…
İçimiz bir kez daha yanıyor, ekranlara kilitlenen bakışlarımızı derin bir acı kaplıyor, gözyaşlarımız sel oluyor…
Bu haberi duyuran her televizyon kanalında görüntüler aynı. Yüzlerce ambulans, sağlık görevlisi olayın şokunu atlatmaya çalışan polislerimizin, sivil vatandaşlarımızın yanı başında; yaralılarımıza, canımızdan can koparılan evlatlarımıza ilk yardımı yapıyor.
Sonrası malum…
Durumun vahameti gecenin ilerleyen saatlerinde ortaya çıkıyor, sabah saatlerinde ise canımız daha da çok yanıyor.
Günlerden Cumartesi…
Bir spor müsabakasını izlemeye gelen on binlerce yurttaşımızın, BJK Vodafon Arena stadını terk etmelerinin ardından, kahpe terör o alçak yüzünü yine gösteriyor:
Kendisini terör zilletine teslim etmiş olan hainler; bir kez daha güvenlik güçlerimize alçakça saldırıp, 36 polisimizi 8 sivil vatandaşımızı şehit ediyorlar, 149 yaralı Gazimiz var…
Günlerden Cumartesi…
Gecenin karanlığına büyük bir acı karışıyor; nice Koçyiğitleri, nice can evlatlarımızı bir kez daha terörün alçak eli koparıp alıyor bizlerden.
Pırıl, pırıl evlatlar, her birinin yüreğinde geleceğin umudu, sevdaları var.
Büyük bir kahır kaplıyor gecenin zifirini, yurdumuzun her yanından acıyla yükseliyor feryatlar…
Anaların yürekleri yanıyor, babalar acının gözyaşlarını içine akıtırken, metanetli olmaya çalışıyor. Eşler, evlatlar, tüm yakınları yaşadıkları büyük acıyla gözyaşlarına boğuluyor.
Ama ne çare ki, o yiğitler Şahadet mertebesinde bayrak olmuş, sonsuzluğa gidiyor…
Vatan ve vazife uğruna Şahadet şerbeti içen tüm evlatlarımıza, Yüce Rabbimden rahmet diliyorum. Onlar; ölümsüzlüklerinin ruhani gücüyle her daim aramızda olacak, yüreklerimizde yaşayacak, terörle mücadelede bizlere güç katacaklar; yaralı Gazi evlatlarımıza da, acil şifalar temenni ediyorum.
Geride kalan şehit ailelerinin tümünün devletimize, milletimize emanet olduğunu, bir kez daha vurgulayarak; onlara da başsağlığı diliyorum.
Devletimize bu büyük saldırıyı yapan hainleri; böylesine büyük bir acıyı milletçe bize yaşatan alçakları lanetliyorum.
Savaşın sıcak yüzünü bilen, yaşayan bir Gazi olarak; insanlık dışı tüm terör örgütlerine Yüce Rabbim tez zamanda cezalarını verecektir, buna tüm kalbimle inanıyorum.
Allahın gazabı, bu alçakların üzerinde olurken; devletimizi yönetenlere düşen aşağıdaki görevlerin bir kez daha altını çizmek istiyorum:
Gün birlik ve beraberlik günüdür. Bu nedenle T.B.M.M.’deki muhalefetiyle, sivil toplum kuruluşlarıyla, halkımızın her kesiminin:
İşçisiyle, memuruyla, esnafıyla, sanatçısıyla, bilim insanıyla, öğrencisiyle; kısacası kendisini aziz vatanımızın ayrılmaz bir parçası, Büyük Türk Ulusunun ortak çatısı altında gören herkesin kucaklanmasının,
Geçmişte terörü önlemek adına uygulanan/uyguladıkları siyasi başarı/başarısızlıklardan ders çıkararak; ülkemizin büyük bir saldırı altında olduğu tüm terör örgütlerine karşı verilen amansız mücadeleyi, artarak devam ettirilmesinin,
Terör belasına bedenlerini kahramanca siper eden vatan evlatlarımızın katillerinin bir an önce ortaya çıkarılarak, onların asil kanlarının yerde bırakılmamasının,
Türlü terör örgütlerinin arkalarındaki ağababalarını, bu alçakların ellerine silah tutuşturanları, onlara dış destek sağlayanların tez zamanda ortaya çıkarılarak, açıklanmasının,
Bu önemli görevlerin eksiksiz yerine getirilerek, milletçe göstermiş olduğumuz birlik ve beraberliğimize moral gücü sağlanmasının, öncelikli görevleri olduğunu belirtmek istiyorum.
Milletçe yaşadığımız bu son vatan topraklarımıza, birlik ve beraberliğimize, yaşam gücümüze yönelik; büyük bir terör saldırısıyla karşı karşıyayız…
Ama yılmak, sarsılmak, korkuya, endişeye kapılmak yok.
Yarın ne olacağım/ız demenin değil, bir ve beraber olmanın, hep birlikte bu saldırıya karşı koymanın, dik durmanın zamanıdır şimdi…
Hayatımızı, yaşam şartlarımızı korku iklimiyle kontrol altına almaya çalışan terör belasına asla teslim olmayacağız, bu hainlerin türlü alçaklıklarının bizleri etkisi altına almasına izin vermeyeceğiz.
Tam da bu noktada;
Büyük Türk Milletinin tarihsel özelliklerini, genetik yapısını unutan hainlere, terör belasına bulaşanlara, terör belasına yön verenlere, bu alçaklara silah, malzeme sağlayan dış güçlere seslenmek istiyorum:
Sen; ruhunu, vicdanını, namus ve şerefini teröre teslim eden, taşıdığı kimliğe ihanet eden,
Sen; seni kandırıp da dağa çıkaran terör baronlarının yıkadığı o boş beyninle, yaşadığın toprakları parçalayıp, yeni bir devlet kuracağının/kurulacağı hayalinde olan,
Sen; satmış olduğun vicdanına, bedenine sarıp, sarmaladığın bombalarla, vatan evlatlarımıza acımasızca saldıran alçak,
Sen; bu saldırılara gözünü kapayan, kulaklarını tıkayan, bugünlere yol açan ama bugün adaletin pençesinde hesap veren,
Sen; Sevr’de dayattığın o büyük zilleti; ya istiklal, ya ölüm diyerek yok sayan,
Çanakkale’de, Dumlupınar’da, Sakarya’da işgal ettiğin toprakları sana dar eden,
Yaşadığımız bu toprakları kanıyla, canıyla sulayarak vatan belleyen bu büyük milleti, türlü terör odaklarıyla, ekonomik oyunlarla çökerteceğini sanan üst akıl,
Ve…
Hey Sen;
Türk Milletini tanımayan/tanımamazlıktan gelen, Mehmetçiğin savaş meydanlarındaki namını bilmezcesine, tarih sayfalarına nice zaferler yazdığını unutan gafil;
Hatırla:
Bu büyük millet ne badireler atlattı, nelere dayandı, bu terör belasını da savuşturacak.
Canımızdan aziz bellediğimiz bu vatan, güzel Türkiye’miz bize atalarımızdan emanettir, sonsuza dek yaşayacak.
Yedi düvele karşı koymuş atalarımızın evlatlarıyız biz;
Yüreğimiz bir, inancımız bir, ülkümüz bir, vatanımız bir, bayrağımız bir, devletimiz birdir.
Bu güzel vatan topraklarımızı böldürmek ne kelime,
Gerekirse onu korumak için hep birlikte bir destan daha yazarız.
Adına vatan deriz bölünmez,
Gerektiğinde ay yıldızı, kanımızla bir kez daha boyarız,
Minarelerimizden ezan sesi eksilmez,
İslam’ın yüceliğini bilir, onun inancıyla yaşarız,
Biz Türk Milletiyiz,
Bizi yıldıramazsının, korkutamazsınız, diz çöktüremezsiniz,
Bilinsin ki:
Vatanımız uğruna bir kez ölürüz, bin kez doğarız.
‘’Korkma Sönmez Bu Şafaklarda Yüzen Al Sancak…’’