‘’1571’li yılların ayak izlerini taşır bu topraklar/Aniden 50’li yılların karabasanı çöker üstüne adanın/1960’lı yıllarla sarsılır bedenim, boğazıma takılır hıçkırıklar/74’ün özgürlük rüzgârı çarpar yüzüme taaa Toroslardan/83’ün 15 Kasımıyla aydınlanır yaşamın yeni yüzü/Eskileri hatırlarım, ‘yeniler’ unuttukça/Sanki şimdiden başka zaman yokmuş gibi…’’

Zamanı sarsar Kıbrıs’ın bugünü!

68’den beri adada devam eden bir yaşam süreci var!

Adı: ‘’Birleşik/Birleştirilmiş Kıbrıs’’

Kıbrıs’ta tarafların bir arada yaşayabilmesini ön gören bir mücadele!

Sanki daha önceleri denenmemişçesine; 

Tıpkı ‘Annan Tuzak Planında’ olduğu gibi..!

Rum tarafı isteyecek, Türk tarafı verecek! 

Türkler ise Rumların evet dediklerine rıza gösterecek… 

Ada tarihinin hiçbir döneminde değişmeyen/değişmeyecek olan bir süreci anlatır bu gerçekler.

Kaç lider geldi geçti! Kaç siyasetçi değişti!

Değişen ne var ki zamandan başka?

Sanki şimdiden başka zaman yokmuş gibi… 

Ardında kalan onca olaylar yokmuşçasına zamanın…

Eskileri hatırlarım, ‘yeniler’ unuttukça! 

İçim ezilir! 

Ada sokakları dar gelir, nefes dahi alamam çıksam da Beşparmakların en yükseğine…

Hatırlarım geçmişten geçen zamanı! 

Aklıma düşer papatya çiçekleri gibi gökyüzünde açan paraşütleriyle o Koçyiğitler;

Özgürlüğe ses verir, Pladiniler, Erenköyler, nice Mücahitler.

Sonrasında uyanırım bir rüyaymışçasına bu yaşananlar!

Bugünün gerçeklerini anlatır; aklıma takılan nice sorular! 

Kıbrıs Türk’ünün 50’li yıllarından bugüne;

Zamanın önünden geçen olaylara bakarım…

Tarihin nice acılı sayfaları çarpar yüzüme,

 İrkilirim, irker bu gerçekler insan olan herkesi…

Anlatır bu ürkünç yaşanmışlıklar Kıbrıs Türk Halkının adada ki yaşam mağduriyetini…

Var mıdır dünyada böylesine bir başka yaşam?

İnsanlık dışı izolasyonlarla hapsedilmiş bir başka yaşamın benzeri! 

Neden hep Kıbrıs Türk’ü ödesin bu bedeli? 

Değişmeyecek midir, bu insanların adadaki kaderi?

Şimdilerde yine gündemin konusu onlar! 

Güneydekilerle birleşsinler diyorlar!

Liderleri bir araya gelmiş bir masanın etrafında;

Yeni bir Kıbrıs’ın geleceğini yazıyorlar!

Yazılmamış mıydı? 

Yazmamış mıydık 42 yıl öncesinde o topraklara yepyeni bir tarih?

Ne çabuk unutuldu o günler? 

Bir de böylesine edilmiş yeminler:

 ‘’……………………….Halkımın refah ve mutluluğu için çalışacağıma, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetini yüceltmek ve üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma namusum ve şerefim üzerine ant içerim.’’ 

İşte geldi yine bir 15 Kasım…

Bu Salı günü K.K.T.C.’nin 33’ncü kuruluş yıldönümünün kutlama törenleri var…

Kuzeyin her yanı ay yıldızlı bayraklarımızla donatılacak.

Büyük bir gururla çocuklar, bu sevince ortak olacak…

Anneler, babalar, nineler, dedeler, torunlar daha kaç nesil böylesine bir bayramı kutlayacak?

Tarih yine not tutar zamanın şimdisini!  İsviçre’nin Mont Pelerin kasabasındaki Kıbrıs görüşmelerini…

Tıpkı bundan öncekilerde olduğu gibi…

İki lider yeniden buluştu! Beş gün boyunca konuştu, konuştu, konuştu..!

Sonuç yakın denmişti ilk başta. Ama olmadı kaldı bir hafta sonrasına..!

Rum lideri Anastasiadis danışacakmış konuşulan ne varsa önce Yunanistan’a, sonrasında da adada ki yol arkadaşlarına…

Kıbrıs Türk Halkının lideri Sn. Akıncıya göreyse:

‘Her şey yolundaymış, sonuca hiç bu kadar yaklaşılmamış..!’ Rum lideri İsviçre’de bir haftalık ev izni almış; sonrasında son nokta Cenevre’de konulacakmış!

Ya Anavatan Türkiye?

Hükümetinin sözcüsü ses verdi: ‘’Türkiye’nin kırmızıçizgilerinde değişen bir şey yoktur’’ dedi. 

Pekiyi, bir hafta sonra nasıl çözülecek bu sorun?

O zaman Sn. Akıncı; 

Hem bu sorunun, hem de aşağıdaki sorularımın yanıtlarını lütfen siz bulun:

. Adada toprak paylaşımını konuşmuşsunuz! Paylaşımı da, yüzde hesabıyla bulmuşsunuz! Bu topraklar uğruna hayatlarını feda edenlerin yüzdesini de hatırlıyor musunuz?

. Rumların kuzeye döneceği yerleri de belirlemişsiniz sayıca! Pekiyi, yurttaşlarınızın kuzeyde yaşayan binlercesi terk ettiklerinde bu yerleri; nereye nasıl göç edecekleri de belli mi? 

. Ya, göndere çekilen ay yıldızlı bayrak? 

. Ya, Yavru vatan demesinden hoşlanmadığınız ‘Anavatanınız Türkiye’nin’ garantörlüğü?

. Ya, Kıbrıs Türk Halkının en büyük güvencesi Mehmetçik?

. Ya, egemenliğiniz?

. Ya, geleceği size emanet edilen devletiniz?

Bu soruların yanıtı nedir? 

Sanırım halkınızın kararı da sizce önemlidir?

Sn. Akıncı, birkaç soru daha var size!

Kıbrıs Gazisi bir Mehmetçiğimin sorar mısınız? Ricası ile:

 ‘’Neler oluyor Kıbrıs’ta? Biz yıllar önce canımız pahasına adada savaşmadık mı? Silah arkadaşlarımızı bu uğurda Şehit verip, Gazi olmadık mı? Şimdilerde bu topraklar yeniden Rum’a verilecekmiş! Ya şehitliklerimiz? Ya gönderlere çektiğimiz, dağına taşına işlediğimiz al bayraklarımız?’’

Soruların cevabını ben veremedim, lütfen siz verin…

Bu arada kutlu olsun 33’ncü kuruluş yıldönümü K.K.T.C’nin.

Eskileri hatırlarım, ‘yeniler’ unuttukça! 

Sanki şimdiki zamandan başka yokmuş gibi…