Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Türkiye ile ABD'nin vize işlemlerini karşılıklı askıya almasına ilişkin, "Konuyu getirip vize meselesine ya da Amerikan elçiliğinde çalışan personelin güvenliğine bağlamalarını anlamak mümkün değil. Kendilerince bir misilleme yapmaya çalışıyorlar. Fakat şu anda tabii dün Dışişleri Bakanımız Mevlüt Bey'in Amerikan Dışişleri Bakanıyla bir görüşmesi oldu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da talimatları çerçevesinde bu konunun çözülmesiyle ilgili Amerikalıların teklifini aldık. Bunu değerlendireceğiz, detaylı bir şekilde buna bakacağız. Bizim açımızdan aslında ortada karmaşık bir tablo da yok. Yani Türkiye'de devam eden bir yargı süreci var. Bu kişilerle ilgili ifadeler, sorgulamalar devam ediyor. Bırakın yargı konuyla ilgili gerekli kararını versin." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın sözlerini şöyle sürdürdü:

"Amerika veya bir başka ülke, Türkiye'deki yargı süreçlerine saygı duymak zorundadır. Nasıl başka ülkeler, bizim vatandaşlarımız yargıya konu edildiği zaman tutuklandığı, sorgulandığı veya ülkeye giriş yasağı konduğu gibi örneklerle karşılaştığımızda bize yargının bağımsızlığını öne sürüyorlarsa aynı şekilde Türkiye'de de bir yargı bağımsızlığı var. Bu kararı veren bir savcı var. Devam eden bir soruşturma var. Olaya da hukukun üstünlüğü çerçevesinde, yargı bağımsızlığı çerçevesinde bakmaları gerekir. Umarız bu konuda kendileri de bu tabloyu daha net bir şekilde görür, böyle bir rövanşist yaklaşımdan uzak bir şekilde tamamen hukukun ve diplomasinin kuralları çerçevesinde bu sorunun çözümüyle ilgili olumlu, yapıcı bir tutum içerisinde olurlar." dedi.

"Türkiye Cumhuriyeti Devleti, şu anda üç terör örgütüyle aynı anda mücadele eden tek NATO üyesi ülkedir." diyen Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın, "Bir tarafta PKK ile bir tarafta DEAŞ ile bir tarafta da FETÖ terör örgütüyle. Şimdi bu üç cephede verilen mücadelede Türkiye'ye NATO müttefiki ülkelerin ya da diğer dost müttefik ülkelerin ne kadar destek verdiğine baktığınızda tablo aslında çok açık. Bizi tatmin edici düzeyde bir desteğin verilmediğini, bundan dolayı da birçok terör olayının yaşandığını biz görüyoruz. Bunun tersi olsaydı, bir başka NATO üyesi ülke, üç terör örgütüyle aynı anda mücadele etseydi ve diğer ülkeler çok sınırlı, kısıtlı düzeyde destek verselerdi acaba bu ülkelerin tepkisi ne olurdu?" şeklinde konuştu.