26.Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ Marmara Üniversitesi’de gençlerle buluştu. Org. Başbuğ, bilgileri, birikimleri ve yaşadığı deneyimler ışığında Marmara Üniversitesi öğrencilerine hayat dersleri niteliğinde bir konferans verdi. 

Org. Başbuğ, yoğun bir ilgiyle izlenen "Atatürk'ten Günümüze Türkiye'nin Dış Politika Uygulamalarına Bakış" konulu konferansı sonrasında, öğrencilerin çok değişik konulardaki sorularını tek tek yanıtladı. 
M. KEMAL SALLI

26.Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, Atatürkçü Düşünce Kulübü'nün düzenlediği "Atatürk'ten Günümüze Türkiye'nin Dış Politika Uygulamalarına Bakış" etkinliği kapsamında Marmara Üniversitesi'ne konuk oldu. Marmara Üniversitesi Göztepe kampusü Spor Salonu’nda 1500 öğrencinin katılımıyla gerçekleştirilen konferansta, 26.Genelkurmay Başkanı Orgeneral İlker Başbuğ, çok geniş bir yelpazede yaptığı konuşması sonrasında öğrencilerin çeşitli konulardaki sorularını tek tek yanıtladı. 

Orgeneral Başbuğ, gençlerle yaptığı söyleşide, Türkiye'nin dış politikası, yeni anayasa çalışmaları, terör olayları, ordumuzu hedef alan kumpas, paralel yapı ve başkanlık sistemiyle ilgili konularda görüş ve düşüncelerini anlattı. 

Saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın ardından Atatürkçü Düşünce Kulübü Göztepe Yerleşkesi Başkanı Hüseyin Gül, yaptığı açılış konuşmasında, "Etkinlikten önce bize bu salonu dolduramayacağımızı söylediler. Salonu doldurmak için tek şart vardır. O da kalbimizin Mehmetçikle atmasıdır. Bu salonda toplanan kalabalık, bunun en somut ispatıdır" dedi.

TÜRKİYE’NİN EN ÖNEMLİ SORUNLARI DIŞ POLİTİKA VE TERÖRDÜR

Başbuğ, Türkiye’nin en önemli sorunlarının dış politika ve terör sorunları olduğunu belirterek, Türkiye'nin dış politika konusunda Mustafa Kemal Atatürk'ün politikalarını örnek alması gerektiğini söyledi ve şunları söyledi:

"Her ülkenin takip edeceği dış politika bir temele dayanır. 'Bu temel nedir?' derseniz, cevabı çok basit. O ülkenin milli menfaatleridir. Bu kavram önemli. Son dönemde özellikle 'milli' kelimesinden rahatsızlık duyuluyor. 

Ne demek milli? 

Milli olmazsanız, devlet olmazsınız zaten. Bunun farklı bir izahı yok. Tabii ki milli olacak. Mustafa Kemal'e bakalım. Mustafa Kemal de der ki; 'milli siyaset, milli menfaatlere dayanacak.’” 

“Şimdi milli menfaatler denildiği zaman, Türkiye boyutuyla bakarsak nedir? Türkiye'nin genel anlamdaki milli menfaatleridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin şehit kanlarıyla çizilmiş bir anavatanı, toprakları var. Yani vatanı var. 

Milli menfaat dediğiniz zaman, ilk akla gelecek olan şudur; şehit kanlarıyla çizilmiş milli sınırlar içinde olan bu vatanın, toprağın her santimetrekaresini muhafaza etmek ve korumak. Bunlar ülkenin ve milletin temel görevlerinden birisidir ve milli menfaatlerin en üst noktasına yazılacak olan husustur. İkincisi, bu topraklar üzerinde yaşayan toplum var. Biz bu topluma anayasamıza göre ne diyoruz? Türk milleti diyoruz. Anayasamız öyle tanımlamış. İşte bu Türk milletinin güvenliğini sağlamak. Refah ve saadet de önemli. Bunları sağlamak da yine milli menfaat kavramının içine giriyor."

Irak ve Suriye'de yaşananlar ve gelecekte nelerin yaşanacağına değinen Başbuğ, bu gelişmelerinTürkiye'ye etkilerinden söz ederken şöyle dedi:

 

(…) "Dış politikanın temel dayanağı ülkenin milli menfaatleridir. Türkiye Cumhuriyeti'nin milli menfaatleri açısından Suriye ile ilgili izleyeceği politika nasıl olmalı? 

Suriye'nin toprak bütünlüğünün ve siyasi bütünlüğünün korunması lehimizedir. Bunu tek başımıza gerçekleştiremeyiz. Aynı düşüncedeki ülkelerle işbirliği yapmalıyız. İran'la görüşmeler var. İran'la Suriye politikasında işbirliği yapılmalı. Rusya ile ilişkiler düzelmeli. Suriye Merkezi Hükümeti'yle siyasal kanalların açılmasının faydası var. Bu konuda ABD'yi dışarıda bırakamayız. Onlarla zaten görüşmeler var."


"PARALEL YAPININ CİDDİ TEHDİT OLDUĞUNU SÖYLEDİM"

"MÜCADELEYİ KİM YÜRÜTÜYORSA…”  

Konferansın soru-yanıt bölümünde bir öğrencinin  “Paralel Yapı ile ilgili düşüncelerinizi merak ediyorum" şeklindeki sorusunu yanıtlarken şunları söyledi: 

"Bunu daha önce de ifade ettim. 'Paralel Yapı' veya 'cemaat' diye isimlendirdiğimiz grup. 'Cemaat' dediğimiz zaman, cemaatin bir yönetici kadrosu var, ayrıca destek veren var. Komploların içinde olmayan insanlar da var" dedi.

Paralel Yapı'nın yönetici kadrolarının komploları hazırladığını söyleyen Başbuğ, bu konudaki görüşlerini şöyle özetledi: 

"Bu hainlikleri yapan grubun, Türkiye, için önemli bir tehdit olduğunu kamuoyuyla paylaşan belki de ilk kişiyim. 

Hatırlarsınız daha 2009 yılından itibaren bu cemaatin Türkiye için ciddi tehdit olduğunu söyledim. Çünkü cemaatler kapalı kutudur. 

Evet bu cemaatin başı belli ama sonu belli değil. Saydam bir cemaat, saydam bir yapılanma değil. Amaçları, hedefleri ortada. Dolayısıyla bu cemaat, elbette Türkiye için önemli bir tehdittir ve bununla mücadeleyi, etkin mücadeleyi kim yürütüyorsa onun yanında yer almak da bana göre doğrudur."

YENİ ANAYASA VE BAŞKANLIK SİSTEMİ

Org. Başbuğ, başkanlık sistemi ve yeni anayasaya ilişkin  soruları yanıtlarken de özetle şunları söyledi: 

 "Olaya genel olarak baktığınız zaman, başkanlık sistemi antidemokratik bir sistem midir? 

Hayır. O da demokratik sistemlerden bir tanesidir. 

Tartışılabilir mi? 

Evet tartışılabilir. 

Artısı veya eksisi var mıdır? 

Tartışmalar sonucu ortaya çıkar. Kişisel olarak 'başkanlık sistemi mi veya parlamenter sistem mi?' diye bana soruyorsanız.. Bence, Türkiye için parlamenter sistem daha uygundur, ama bütün bunları söyledikten sonra başkanlık sisteminin, şu anda Türkiye'de tartışılmasını, şu konjonktürde, yani terör olayları şiddetle devam ederken tartışılmasını, zamanlama açısından doğru bulmuyorum.”

İlker Başbuğ, terörle etkin mücadeleyle başkanlık sistemi arasında bir ilişki kurulduğunu ifade ederek, "Olaya bu şekilde bakan, algılayan kesimler var. Bu tabii ki çok iyi bir şey değil. Yani terör olaylarıyla etkin mücadele ile başkanlık sistemi arasında bir köprü kurulması, doğru bir şey değil. Bu açıdan hareket ederek başkanlık sisteminin terörün şiddetle devam ettiği bu içinde yaşadığımız günlerde tartışılmasının zamanlama açısından doğru olmadığını düşünüyorum. Daha normal şartlarda elbette tartışılabilir, herkes fikrini söyleyebilir. 

Yeni anayasa projesine gelince normal olarak birçok anayasa profesörünün de dediği gibi, bir anayasanın hazırlanması genellikle kurucu meclisler tarafından yapılacak bir işlem olarak görülüyor. Ben de aynı düşünceye katılıyorum" şeklinde konuştu.

ORG. BAŞBUĞUN KİTAPLARINA YOĞUN İLGİ

Dağlık Karabağ sorunu, yeni anayasa, terör, dış politika ve komşu ülkelerde yaşanan gelişmelerden laiklik tartışmalarına kadar uzanan üç saatlik etkinlik sonrasında Org. Başbuğ'a Atatürkçü Düşünce Derneği tarafından plaket takdim edilmesiyle son buldu.

Konferans sonrası öğrenciler ve öğretim üyeleri için kitaplarını imzalayan Başbuğ'un masasının önünde uzun kuyruklar oluştu.