M. KEMAL SALLI


Muhammet Aliyev 20 yıldır Türkiye’de yaşamakta olan Azerbaycanlı bir sanatkar. 

Mhuammet Aliyev bir ressam..

Muhammet Aliyev bir heykeltıraş..

Muhammet Aliyev bir seramik sanatçısı, bir grafikerdir..

Muhammet Aliyev 20 yılını yaşadığı Türkiye’nin doğal ve tarihi güzelliklerine hayran bir sanat adamı. Azerbaycan’da olduğu yıllarda başlamış Türkiye sevdası; Türkiye’ye ile ilgili tarih kitaplarını okudukça, Türkiye kartpostallarını seyrettikçe, “Ah, dermiş içinden, mümkün olsa da gitsem, o güzellikleri tuale aktarsam…” 

Allah dualarını kabul etmiş olmalı ki, yıllarca Türkiye’nin en güzel kenti olan İstanbul’da yaşama fırsatı bulmuş. Fakat, işlerinin yoğunluğu dolayısıyla Türkiye’yi gezip dolaşma, güzelliklerini tuallere aktarma fırsatı bulamamış. 

Yıllar sonra kader onu Gaziantep Üniversitesi’ne öğretim üyesi olarak göndermiş. O da fırsat bulmuşken, önce Gaziantep’ten başlamış Türkiye’nin güzelliklerini resmetmeye. Sergiler açmış, eserlerini Gaziantepli sanatseverlerin beğenisine sunmuş. 

Muhammet Aliyev’in son sergisi Halfeti güzelliklerini yansıtıyor; serginin adı: “Halfeti Nağmeleri”..

Halfeti, Gaziantep’le Şanlıurfa arasında yer alan çok eski bir yerleşim bölgesi. 2008’de, Bilecik Barajı’nın yapılması sonrasında büyük bir kısmı sular altında kalmış. Muhammet Aliyev’in sergisinde Halfeti’nin 40 yakın tablosu sergileniyor. Sergide sergilenen eserler Muhammet Aliyev’in iki yıllık çalışmasının ürünleri.. 

“Halfeti Nağmeleri”nin açılışına Gaziantep’in yöneticileri, ünlüleri, bilim adamlari ve sanatseverler katıldı. 

Gaziantep Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Hilmi Bayraktar, serginin açılışında yaptığı konuşmada, Muhammet Aliyev’in sanatını ve Türkiye ile kardeş Azerbaycan ilişkilerine yaptığı katkıyı anlattı. Prof. Bayraktar konuşmasında özetle şöyle dedi: 

 “Muhammet Aliyev gibi sanatçıların yaratıcılığı ve sanat çalışmaları, Azerbaycan Türklüğü ile Türkiye Türklüğü arasında asla kopmayacak oluşturmaktadır. Özellikle Muhammet Aliyev’in Türkiye Türklüğüne ve kültürüne çok kıymetli katkıları olmuştur. Bizlere sanata ve  sanatçıya duyulan, duyulması gereken sevgiyi aşılamıştır. Yalnızca bizde sanatçı yetiştirmekle kalmamış, sanat eserleri üzerinden bilgisini, birikimlerini ve ruhunu da bu ülkenin kültürüne yansıtmıştır. Kendisine çok teşekkür ediyoruz. Azerbaycan’a çok teşekkür ediyoruz. Azerbaycan Türklüğüne buradan sevgi ve selamlarımızı gönderiyoruz. 

Muhammet Aliyev’in geniş bir üslup yelpazesi, yüksek yetenek ürünleri, bu kez, yağlıboya tablolara işlenen manzaralar aracılığı ile sanatseverlere, Halfeti’nin büyülü atmosferinde duygulu bir yolculuk yaptırıyor.”

O BİR KÜRESEL ŞÖHRET

Azerbaycan’ın dünya çapında bir şöhreti olan Muhammet Aliyev de serginin açılışında yaptığı konuşmada, Türkiye’ye olan hayranlığını şöyle anlatıyordu.

“Türkiye bir açık hava müzesi gibidir. Yüzlerce, hatta binlerce yıl öncesine tarihlenen tarihi eserlere ev sahipliği yapmaktadır. Türkiye’nin çeşitli bölgelerindeki birbirini tamamlayan doğal güzelliklerini sözle tanımlamak çok zordur; o güzellikler ancak tuallere yansıtılarak anlatılabilir. Gaziantep’ten başlayarak Türkiye’nin o doymsuz güzelliklerini tuallere yansıtmaya başladım. Ömrüm oldukça, fırsat buldukça bu konudaki çalışmalarımı sürdüreceğim. Türkiye’nin doğal güzellikleri, tarihi zenginlikleri her sanatçıyı heyecanlandıracak özelliktedir.”

”… Halfeti’ye gidince hayran kaldım. Halfeti’de gördüğüm o doku, evler, sular, yeşillikler beni büyüledi; alıp bir başka dünyaya sürükledi. Bu heyecanla yola çıkarak Halfeti’nin güzelliklerini tuallere aksettirmeye çalıştım. İleride, Türkiye’nin her bölgesinin güzelliklerini resmetmeyi düşünüyorum.” 

M. ALİYEV ÇALIŞMALARINI HER YILSONU SERGİLİYOR

Muhammet Aliyev, her yıl sonunda, Gaziantep Üniversitesi’nde derslerini sürdürürken yaptığı resim, heykel ve seramik ürünlerinden oluşan bir sergi açmayı gelenek haline getirmiş. Gaziantepliler her yıl sonunda Muhammet Aliyev’den bir sergi bekliyorlar. Muhammet Aliyev’in sergileri her yıl artan bir ilgiyle izlenmekte.. 

MUHAMMET ALİYEV KİMDİR?

Bir ülke, çeşitli alanlarda yetiştirdiği sanatçıların eserleriyle tanınır ve saygınlık kazanır. Bir ülkenin saygınlığı, küresel sanata yaptığı katkılar oranında artar. Bu nedenle, Batılı ülkeler, özgün üslup geliştirebilmiş, dünya sanatına yepyeni bir anlatım öğeleri kazandırabilmiş sanatçılarının tanıtımına büyük önem verirler.

Sovyetler Birliği yönetiminin baskıcı döneminde Türkistan coğrafyasında yetişen ressamların eserlerinde ele aldıkları ortak konu, ortak motif özgürlük çağrışımlarıydı. Türk kökenli ressamların, yaptıkları tablolarda, zirveleri sonsuzluğa uzanan Altay Dağları'nı, gökyüzünde özgürce süzülen kartalları bir özgürlük özlemi simgesi olarak kullanmaları Sovyet rejiminin tepki göstermesine neden oluyordu. Bu figürleri kullananlar yargılanıyor, hatta Çoros Gurkin gibi idam ediliyorlardı. Bu yöndeki baskıların artması sonucunda Türk kökenli ressamlar zamanla non-figüratif anlatıma yönelmişlerdi. 

MUHAMMET ALİYEV ÇOK YÖNLÜ BİR SANATÇIDIR

 

Bu açıklamaların ışığı altında bakıldığında, Muhammet Aliyev'in, 1980'ler sonrasında, Azerbaycan sanatında modernizmin, non-figüratif anlatım tarzının ağırlıklı olarak kullanıldığı, azadlık tutkusunun yepyeni bir tarzda anlatıldığı bir dönemde öne çıktığını görmekteyiz. Muhammet Aliyev'in, Azerbaycan'ın yeniden azadlığa adım attığı günlerde, Sovyet tanklarının Bakü'ye girip bine yakın masum insanımızı öldürdükleri Ocak Katliamı'nı ptotesto amacıyla çizdiği "Ruhların Sesi" adlı dev tablosu, Bakü metrosuna konulmuştu. Muhammet Aliyev o dönemleri anlatırken şöyle diyor: 

"1986'da Sovyet Ressamlar Birliği üyeliğine seçildim. Bu dönemde resimlerde azadlık, hayat, Ermeni zulmü, ışığa doğru ilerleyiş esas temalardır. 'Esir Asker', 'Esir Kadın', 'İntzar', 'Kızımın Portresi' ve 'Kanlı Ocak' isimli eserlerimi bu dönemde yaptım." 

Muhammat Aliyev çok yönlü bir sanatçıdır. Muhammet Aliyev ressamdır, heykeltraştır, seramikçidir, grafikerdir.. Duygu ve düşüncelerini tuvaline aktarırken de, seramik hamurunu şekillendirirken de özgün uslubunu ortaya koyabilmiş, sanatçı kimliğini küresel çapta kabul ettirmiştir. 

"Vatan" adlı eserinin Moskova Şark Müzesi tarafından (1985), "Sevgililer", "Gelin ve Damat", "Agustina" adlı tabloları Bakü Dekoratif Sanatlar Müzesi (1987,88,89), "Sevgililer" adlı tablosu St. Petersburg Müzesi (1991) tarafından satın alınmış olması, Muhammet Aliyev'in özgün bir sanatçı olduğunun sanat dünyasınca kabul gördüğünün en somut kanıtlarıdır. 

1993-94 yılları arasında tablolarını ve seramik eserlerini ABD, İngiltere, Fransa, Avusturya ve Almanya'da açtığı sergilerde sergileyen Muhammet Aliyev, adını tüm dünyaya duyurmuş, sanatçı kişiliğini kabul ettirmiştir. Muhammed Aliyev'in resimlerinde balığın vazgeçilmez bir anlatım figürü olarak yer alması, onun çocukluğunu bir balıkçı kasabası olan Neftçala'da geçirmiş olmasıyla yakından ilgilidir. İlk resimlerinden biri olan "Balıkçı Çocukları" adlı tablosu, sanat eleştirmenlerinin dikkatini çekmişti. Balık, Aliyev'in tablolarının değişmez anlatım motifidir, onun uslubuyla özdeşleşmiştir. Bu konudaki görüşlerini açıklarken Muhammet Aliyev şöyle diyor: 

"Ben sanat uğraşımda resim-seramik- grafik üçlüsü temelinde durmaya çalıştım. Bence resmin de seramiğin de özü grafiktir. Benim görüşüme göre ressam hiçbir zaman grafikten uzak kalmamalı. Çünkü, önce grafik vardır; sonra resim ve seramik.. Duygu ve düşüncenin ana hatlarını belirleyen grafik, daha sonra iki boyutlu bir tabloya ya da üç boyutlu bir seramik esere dönüşür." 

"...Genel temalar, çevredeki olaylar, dış dünyadaki oluşumlar, değişimler sanatçı yaşamının tanıklığıyla kendi iç dünyasında birleştirilmesi ve onun sevinç ve acısıyla yansıtılmıştır. Örneğin, 'Kafeste Eller', 'Felaket', 'Sevgililer', 'Işık ve Zulmet' adlı tablolarımda ınsan ruhunun diyalektik çelişkilerine ışık tutmaya çalıştım. (…) Seramikte de, 'Genç Kızın Felaketli Ölümü', 'Aile', 'Kaçkınlar', 'Yalnızlık', 'Dostlar', 'Leyla ile Mecnun' gibi yapıtlar verdim."

 "HAYDAR ALİYEV'İ MİNNET VE ŞÜKRANLA ANIYORUM" 

Ülkesini Türkiye'de ve sanat dünyasında başarıyla temsil eden Muhammet Aliyev, Azerbaycan'ın büyük devlet adamı Haydar Alivev'i büyük bir saygı ile anıyor. Bakü Mimarlık Fakültesi'nde de eğitim gören Haydar Aliyev, sanatkar ruhlu bir kişi olduğundan, Azerbaycan sanatının her alanda gelişmesi konusunda unutulmaz hizmetleri olmuştur. Yetenekli gençlerin yurtiçinde ve yurtdışında eğitim görmelerine büyük önem vermiştir. Muhammet Aliyev de, Haydar Aliyev'in sağladığı bursla Leningrad'da (St. Petersburg) resim ve seramik eğitimi görmüştür. Muhammet Aliyev, "Büyük devletadamımız Haydar Aliyev'e çok şey borçluyum. Beni keşfeden ve Leningrad'da (St. Petersburg) eğitim görebilmem için burs sağlayan rahmetli Haydar Aliyev'dir. O'nu her zaman minnet ve şükranla anıyorum" diyor.