İSTANBUL  - Teşvikiye'deki Suriye'nin İstanbul Başkonsolosluğu'na yakın bir alanda toplanan gazeteciler ve Kadumi'nin eşi Arzu Kadumi, "Suriye, Beşar'ı bize geri ver" sloganları atarak, konsolosluğa kadar yürüdü.

"Terörist değil, gazeteci" yazılı pankartlar taşıyan gruptakiler, ellerindeki döviz ve temsili sarı basın kartını, konsolosluk binasının girişine bıraktı.

Arzu Kadumi, burada yaptığı açıklamada, eşinin 20 Ağustos 2012'de Al Hurra televizyonu Türkiye muhabiri olarak Suriye'nin Halep kentindeki iç savaşı görüntülemeye gittiğini ve savaş sırasında iki ateş arasında kalarak yaralandığını hatırlattı.

Kadumi'nin beraberindeki Japon gazeteci Mika Yamamoto'nun hayatını kaybettiğini, Cüneyt Ünal'ın ise 87 gün süren esaretin ardından hürriyetine kavuştuğunu belirten Arzu Kadumi, "İki yıldır süren mücadelemizden maalesef hiçbir sonuç alamadık. Ancak biz Beşar'ın Suriye'de olduğunu biliyoruz" diye konuştu.

Kadumi, eşinden haber alabilmek için iki yılda pek çok görüşme yaptıklarını ifade ederek, şunları kaydetti:

"Başta sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile görüştük. Dışişleri ile sürekli temas halindeydik. İHH İnsani Yardım Vakfı başından beri destek verdi. Yurt içi ve dışında pek çok kuruluşla temasa geçtik. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütü ve Gazetecileri Koruma Komitesi'nden Beşar'ın bulunmasına yönelik temaslarımızda onların desteğini istedik. Ancak bu iki yılın sonunda bizim bu çalışmalarımıza Suriye'nin verdiği cevap hep aynı oldu. Suriye, 'Beşar Kadumi bizim kayıtlarımızda yok' dedi. Bu ketumluğunu sürdürdü."

-"Bu acı halen devam ediyor"

Suriye'deki savaşın devam ettiğini ve umutlarının tükendiğini dile getiren Arzu Kadumi, şöyle devam etti:

"Bu iki yıl içinde beni en çok üzen, bütün bu çalışmalarımız sırasında en çok çocuklarımın yaşadığı mahrumiyet ve yoksunluğu hiçbir kelimeyle ve davranışla açıklayamamam oldu. Bu acı halen devam ediyor. Ben bu acıyı bize yaşatanlarla sorumluluğu olduğu halde hiçbir şey yapmayanları aynı kefeye koyuyorum. İki yılın sonunda elimizde olan tek şey, Beşar Kadumi yok, kayıp bir haberci."

Arzu Kadumi, bir gazetecinin "Eşinizin çalıştığı kurumdan bu süreç boyunca ve son aylarda gerekli desteği aldınız mı?" sorusu üzerine, şöyle konuştu:

"Al Hurra, Beşar'ı Suriye'ye gönderirken bölgenin savaş bölgesi olduğunu da biliyorken ona gerekli eğitimleri vermeden gönderdi. Çelik yeleği yoktu kocamın, kaskı da yoktu. Yani o bölgeye onu yollarken sorumluluk almadılar. Al Hurra, bu iki yılda da nisan ayına kadar eşimin maaşını ödedi fakat nisan ayından beri herhangi bir ödeme yapmadı. Bu iki yıl içinde de Beşar'ın aranıp bulunmasına yönelik hiçbir şey yapmadılar. Al Hurra, sadece bölgedeki gazetecilere 'Kadumi ile ilgili bir bilginiz var mı' diye sordu. O yüzden Al Hurra'yı bize bu durumu yaşatanlarla aynı kefeye koyuyorum."  

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti yönetim kurulu üyesi Recep Yaşar da Kadumi'nin meslektaşları ve meslek örgütleri olarak kendisinden bir haber almak istediklerini söyledi.

Konuşmaların ardından Kadumi'nin kızı Zehra ve oğlu Enes'in de aralarında yer aldığı grup, bir süre Suriye'nin İstanbul Başkonsolosluğu önünde oturma eylemi yaptı.