Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) soruşturması sonucunda hakkında kovuşturmaya yer olmadığına kararı verilen Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, AA muhabirine yaptığı açıklamada, KKTC'de göreve başladığı günden beri önemli çalışmalar yaptıklarını söyledi. 

Atalay, çalışmalarının bazı grupları rahatsız ettiğini vurgulayarak, şunları anlattı:

"Tüm bu çalışmalar, bu alandan rant elde etmek isteyen ve bazı din karşıtı kesimlerin tepkisini çekti. Kıbrıs'taki hükümete aleyhimize baskılar da kuruldu. Her türlü yöntemi denediler. Bu işin kaynağında da bizi gördükleri için ciddi anlamda zaman zaman dirençlerle, aleyhte kampanyalarla karşılaştık. Beni tasfiye etmek istediler çünkü din üzerinden rant elde edenlerin çarkını bozduk. Çalışmalarımız bunların işine gelmedi. Ayrıca 15 Temmuz sonrası uluslararası alanda bize gelen, konuştuğumuz her yabancı diplomata, siyasiye, Türk halkının canlarını feda ederek direndiği darbenin içeriğini ve gerçeğini anlattık. Bundan dolayı da çok rahatsız oldular. Bunu da zedelemek istediler. Darbe girişimde insanların meydanlara inmesi için kurum başkanı ve ilgili STK'larla çalışan tek kurum bizdik. O gece ve sonrasında sela okutup, darbeye karşı tavrımızı net olarak ortaya koyduk. O gece ben ilgili STK'larımızla, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın önderliğinde, Türk halkının canlarını ortaya koyarak ilan ettikleri demokrasi manifestosuna destek için meydandaydım. Cumhurbaşkanımız Sayın Akıncı da darbeyi onaylamadığını Türk televizyonlarında ilan etti. Buna karşın bize kumpas kuranların tamamının bu yapıyla bağlantılı kişiler ve en azından onlarla dirsek temasında olanlardan oluştuğunu düşünüyoruz. Bir FETÖ kumpası kuruldu ancak bu kumpas yargıdan döndü."

"Darbe olsaydı ilk beni alacaklardı"

KKTC Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, kendisine yönelik bazı asılsız iddialar duyduklarını ancak buna ilk başta pek önem vermediklerini kaydetti.

"Ancak böyle bir suçlama hayal bile etmediğimiz bir olay oldu." diyen Atalay, şu değerlendirmede bulundu:

"Çünkü kendimizi biliyoruz. Herkes de onlarla geçmişten beri herhangi bir bağımızın olmadığını biliyor. Duruşumuz belli. Darbe gecesi ve sonrasında sela okutarak, insanları teşvik ederek, şehitlerimiz için gıyabi cenaze namazı kıldırarak, dua ettirerek varlığımızı ortaya koyduk. O geceden itibaren Kıbrıs’ta bize eleştiriler oldu, özellikle sela okunması konusunda. Darbe olsaydı ilk alınacak kişi bizdik ancak enteresan şekilde FETÖ’den dolayı operasyona uğrayan kişi de ben oldum. Kurgu iyi planlandı. İlk olarak aynı kaynaklardan basına, işte 'ByLock, farklı kimlik kullanma' gibi tedirgin edici yalan bilgiler verildi. Ancak bunların hiçbiri doğru değildi. Mahkeme zaten bunu belirtti. Türk ve Kıbrıs vatandaşlığım dolayısıyla ikisine de ait kimlik ve pasaportum var. Bunları bile sanki başka isimle çıkarmışız ve sahteymiş gibi kamuoyuna sundular. Maalesef böyle bir kamuoyu oluşturuldu. Bu yanlış bilgilerin Türkiye Cumhuriyeti ve KKTC'li yetkililerce düzeltilmesini ve sorumluların hesap vermesi için gerekenlerin yapılmasını bekliyoruz."