ANKARA - Engelsiz Hayat Akademisi kurucusu, danışman ve eğitmen Adem Kuyumcu, AA muhabirine yaptığı açıklamada, okullarda engelli çocukların karşı karşıya kaldığı akran ayrımcılığı, zorbalığı ve şiddete dikkati çekti. 

Yeni eğitim-öğretim yılı ile otizmli, down sendromlu gibi farklı engel gruplarından birçok öğrencinin de okullarda eğitim almaya başladığını aktaran Kuyumcu, şunları söyledi:

"Maalesef daha deneme haftasında bile bazı çocukların aileleri, farklı gelişen ve engelli çocukları sınıflarda istemediklerini belirtmeye başladılar. Eğitim her çocuk için en temel anayasal haktır. Okullarda engelli çocuklara ayrımcılığa ve zorbalığa son verelim, engellilerin eğitim alma hakkına saygı duyup onları destekleyelim. Toplumdaki herkesin bu durumu kabul etmesi ve eğitim alma hakkına saygı göstermesi gerekiyor. Engel yaratan değil 'engel' kaldıran kişi iyi insan olabilir."

"Aileler ve öğretmenlere çok önemli görevler düşüyor"

Kuyumcu, engelli veya zihnen farklı gelişen çocukların okullarda "akran zorbalığı ve şiddetine" en çok maruz kalan gruplar olduğuna işaret ederek, "Özellikle engelli çocuklara karşı akran zorbalığının önlenmesi için aileler, öğretmenler ve okul yöneticilerine çok önemli görevler düşüyor. Bu konuda birlikte adım atılması lazım." ifadelerini kullandı.

Sınıf arkadaşlarının engelli çocuklara yaklaşımı noktasında, meraklarını giderecek bilgilendirmeler yapılması gerektiğini anlatan Kuyumcu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çocuklar kendilerinden farklı görünen, farklı davranan akranlarının durumunu merak eder, öğrenmek ister ve bunun için de soru sorarlar. 'Öyle yaratıldı, öyle doğdu.' demek yetmez. Öncelikle tipik gelişen çocuklara, engelli kelimesinin ne olduğu somut ve gerçekçi bir şekilde açıklanmalı. Engelliliğin veya farklı gelişimin bir sorun, ceza ya da kötü bir durum olmadığını, engelli bireylerin yaşam hakkına saygılı olmak gerektiğini ve acıyarak yaklaşmanın yanlış olduğununun vurgulanması gerekiyor."

Kuyumcu, çocuklara açıklama yaparken, "Arkadaşının gözleri doğuştan veya sonradan yaşadığı bir sebeple görmüyor", "Yürümesini sağlayacak kaslar ve kemik yapısı seninki gibi işlev görmüyor", "İşitme konusunda kulağında doğuştan gelen veya sonradan oluşan bir sorun nedeniyle senin gibi duymuyor" gibi mantıklı açıklamaların yapılması gerektiğini kaydetti.

Fiziksel ya da zihinsel olarak farklı olan insanların imkanların oluşturulması halinde birçok şeyi başarabileceğinin altını çizen Kuyumcu, ailelere, "Tipik gelişen çocuklara konuyu anlatırken sürekli farklılıklardan bahsetmek yerine ortak yönlerini öne çıkartın. Engelli bireylerle ortak yapabilecekleri şeyleri anlatın." önerisinde bulundu.

"Doğru dil kullanılmalı"

Kuyumcu, aile ve öğretmenlerin çocuklara, engelli arkadaşlarına yaklaşımlarında, yardım etmeden önce mutlaka "yardım ister misiniz?" diye sorması gerektiğini, onlara "geçmiş olsun" demenin yanlış olduğunu, engelli çocukların yapamayacakları şeyler için zorlanmaması gerektiğini ve onlarla alay etmenin çok yanlış olduğunu anlatmaları gerektiğini dile getirdi.

Engelli çocukların akran zorbalığından korunmasının bir bilinç değişimi ile mümkün olacağını belirten Kuyumcu, şunlara işaret etti:

"Engellilik konusunda anne, baba ve öğretmenlerin kullandığı iletişim dilinin doğru olması çok önemlidir. Çocuklar ailelerinin kullandığı dili kullanırlar. Örneğin, evde aşağılayıcı, hakaret anlamı taşıyan 'kör müsün?', 'sağır mısın?', 'özürlü müsün?' gibi kelimeler kullanılıyorsa çocuklar da bunu kullanır.

Çocuklara farklılıklarla birlikte yaşamın gelecekte hem kişisel gelişimine hem de sosyal hayatına, saygınlığına olumlu etkiler yapacağını anlatın. Unutmayınız, çocuklar farklılıklarla birlikte büyürse daha güzel bir dünyada yaşıyor oluruz. Hayat farklılıklarla birlikte yaşayınca güzeldir."