Çağrılar güzel ama aslolan uygulamadır

Cumhurbaşkanı Erdoğan, PKK'nın silah bırakması çağrısının çok çok önemli bir beklenti olduğunu belirtti, "Çağrılar güzel ama aslolan uygulamadır" dedi.



Cumhurbaşkanı 
 Recep Tayyip Erdoğan, Suudi Arabistan'a gerçekleştireceği resmi ziyaret öncesi Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada, Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz Al Suud'un misafiri olarak bakanlar, bürokratlar ve gazetecilerden oluşan bir heyetle ülkeye gittiğini ifade ederek, 23 Ocak'ta vefat eden Kral Abdullah'ın cenaze namazına katıldığını ve Suudlu kardeşlerinin acılarını paylaştığını söyledi.

Ziyaretinin aynı zamanda Kral Selman'ı tebrik amacını da taşıdığını dile getiren Erdoğan, Selman'ın veliaht olduğu dönemde 2013'te ilk resmi ziyaretini Türkiye'ye yaptığını kaydetti.

Erdoğan, uluslararası toplumun gündemini işgal eden olayların çoğunun Türkiye'nin komşularında veya kadim bağlarının bulunduğu coğrafyalarda yaşandığını vurgulayarak, şöyle devam etti:

"Cereyan eden her hadiseden, her yeni gelişmeden doğrudan ya da dolaylı olarak Türkiye dahil tüm bölge ülkeleri de etkileniyor. Bilhassa bu hassas süreçte bize, bu coğrafyanın ev sahiplerine, meskunlarına büyük sorumluluklar düşüyor. Bombalanan her şehir bizim şehrimiz, talan edilen miras bizim mirasımız, öldürülen her çocuk bizim evladımızdır. Türbeleri, camileri, kütüphaneleri, binaları tarumar edilen bizleriz, yakıp yıkılan bizleriz. Bu sebeple hadiselere bigane kalmamız, nemelazımcı bir tavır içine girmemiz mümkün değildir. Biz bu anlayışla hemen her fırsatta bölge ülkeleri ve uluslararası ortaklarımızla bir araya geliyor, bölgenin istikrarı ve güvenliğini temin için neler yapabileceğimizi istişare ediyoruz. 2 Mart'ta Riyad'da da kardeşim Kral Selman ile yapacağımız görüşmelerde stratejik ilişkilerimizin ve işbirliğimizin çeşitli yönlerini ele alacağız. Ayrıca bölgemizin güvenlik ve istikrarını etkileyen sorunlar hakkında fikir teatisinde bulunacağız. Bu meyanda Suriye, Filistin, Libya, Irak, Mısır ve Yemen'deki durum ile terörizmle mücadelenin, üzerinde hassasiyetle duracağımız konular olduğunu belirtmek isterim."

Erdoğan, bu konular dahil birçok bölgesel sorunlara ilişkin Suudi Arabistan ile benzer tutum ve yaklaşımlara sahip olduklarını belirterek, görüşmelerin, bölgede akan kanın durması, huzur ve sükun ikliminin tesisi noktasında iki ülke arasında daha yakın eş güdüm ve istişareye imkan sağlayacağını kaydetti.

Türkiye olarak Suudi Arabistan ile ilişkilere her zaman özel önem verdiklerini ifade eden Erdoğan, 12 yıllık başbakanlığı döneminde, gerek başbakan gerek bakanlar seviyesinde ilişkilerin çok çok olumlu istikamette geliştiğini söyledi.

"Arzu ve hedefimiz, bu ilişkilerimizin daha da ileriye taşınması ve derinleştirilmesidir" diyen Erdoğan,Cumhurbaşkanı  olduktan sonra bunun Suudi Arabistan'a ilk ziyareti olacağını ifade etti. 

Erdoğan, Suudi Arabistan tarafında da aynı iradenin mevcut olduğunu memnuniyetle müşahede ettiklerini belirterek, "İnşallah bu ziyaretim, ilişkilerimizin en üst düzeye çıkartılmasına ve işbirliğimizin her alanda güçlendirilmesine vesile teşkil edecektir" dedi.

PKK'ya yönelik silah bırakma çağrısı

Cumhurbaşkanı  Erdoğan, bir soru üzerine, Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan ve İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın, HDP grup başkanvekilleri Pervin Buldan, İdris Baluken, HDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder ile Dolmabahçe'deki Başbakanlık Ofisi'nde bir araya gelmesi sonrası yapılan ortak açıklamayı ve "PKK'ya yönelik silah bırakma çağrısı"nı şöyle değerlendirdi:

"Silahların bırakılması çağrısı, bizler için çok çok önemli bir beklentiydi. Bu, demokratik açılım süreciyle başlayan bir çağrıdır, Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'yle başlayan bir çağrıdır. Şimdi de Çözüm Süreci'yle devam eden ve 'Bunu artık noktalayalım' diye hasretle beklediğimiz bir çağrıdır. Tabii çağrılar güzeldir ama aslolan, daha önce de söylediğim gibi, uygulamadır. Acaba bu uygulama şu seçim öncesinde veya seçimlerde araziye ne kadar yansıyacak? Bundan önce mart seçimlerinde maalesef yansımadı, cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yansımadı. Yine aynı şekilde devam etti. Temennim odur ki bu yapılan açıklamaların arkasında durulur ve bununla ilgili adımlar da atılır."

"Burada silahı bırakması gereken bölücü terör örgütünün mensuplarıdır. Eğer burada güvenlik güçlerimizin silah bırakması bekleniyorsa, bu ham hayaldir. Böyle bir şey olmaz" diyen Erdoğan, silahın güvenlik güçlerinin enstrümanı olduğunu ve o silahın hedefinin güvenliği sağlamak ve huzuru getirmek olduğunu söyledi.

Erdoğan, "Kalkıp da 'Asker, polis, bunlar da silahı bıraksın' deniliyorsa böyle saçmalık olmaz. Bunun için vardır ve kolay kolay ne güvenlik ne diğer birimler eğer bir teröre teşebbüs yoksa zaten silaha da tevessül etmez, onun da meraklısı değildir. Nerede kullanılacağını bilir ve bu konuda da mevzuat ona zaten nerede kullanılması gerektiğine dair de çerçeveyi çizmiştir. O da o çerçeve içerisinde hareket eder" diye konuştu.

"Samimiyet testini önümüzde çok daha açık ve net göreceğiz"

Cumhurbaşkanı  Recep Tayyip Erdoğan, HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın "Hükümet, yürüttüğü politika ile barış konusunda zerre kadar umut vermiyor" şeklindeki sözleri hatırlatılarak sorulan soruya, şu karşılığı verdi:

"Burada tabii adeta bir ikili görüntü söz konusu. Bugün Yalçın Bey'le birlikte açıklama yapanların yaptığı açıklamalar farklı, eş başkanın yaptığı açıklama farklı. İmralı'ya gidenlerin yaptığı açıklama farklı, eş başkanın yaptığı açıklama farklı. Burada iki maymun oynanıyor. Böyle şey olmaz. Demek bunların oturmuş bir ilkesi yok. Eğer ilkeli bir tavır içerisinde olsalar, ha o zaman Sayın Başbakan Yardımcımızın yanına gelen heyetin yaptığı açıklamayla, eş başkanın yapmış olduğu açıklamanın aynı olması gerekir. Aynı olmadığına göre, burada herhalde hükümetin kendini check etmesi değil, onların kendisini check etmesi gerekir. Çünkü hükümetin zaten Başbakan Yardımcısı olarak yaptığı açıklama ortadadır ve bu açıklama da bugünün açıklaması değildir. Geçmişten bugüne bu konudaki başbakanlığım döneminde de bu açıklamalar aynıdır, aynı çizgi üzere, istikrar üzere gitmektedir. Her şey eninde sonunda uygulamaya dayalıdır. Bu uygulama da nedir? Silahların bırakılmasıdır. Bırakıldığı andan itibaren de zaten bu ülkede huzur, refah ortamı çok daha farklı şekilde gelişecektir."

"Ne istendi de bu ülkede hükümet, 12 yıllık başbakanlığım döneminde verilmedi?" diye soran Erdoğan, "Altyapısından, üstyapısından... Mesela bugün söyleniyor, kimlik... Ret politikalarını biz kaldırdık, asimilasyon politikalarını biz kaldırdık, inkar politikalarını biz kaldırdık. İşte bunlar kimlik sürecidir. Bunları getiren biziz. Olağanüstü hal... Bunu halleden biziz. İnsanca yaşama erdemini getiren biziz. Televizyonlarda kendi dillerinde yayın yapma imkanı getiren biziz. Bunlar yoktu. İstedikleri gibi yayın yapma noktasında yazılı, görsel, bizim iktidarımızda oldu bunlar" diye konuştu.

Erdoğan, Hakkari'de havalimanı inşaatında iş makinelerinin yakıldığını, hizmet götürecek hükümete engel konulduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Bütün bunlar acaba samimi bir davranış içerisinde olanlar tarafından yapılır mı? Yapılmaz. Demek ki samimi bir davranış, samimi bir yaklaşım yok. Nedir? Benim Kürt kardeşim uçağa binecek ya. Nereden binecek? Yüksekova'dan. Niye bundan rahatsız oluyorsun? Yarım saatlik mesafeye kadar uçak geliyor. Şimdi nereden biniyor? Van'dan biniyor. Ama burası bittiği anda Yüksekova'dan binecek. Biz hükümet olarak, devlet olarak bu tür hizmetleri götürdük, hala götürüyoruz ama onlar diyor ki 'İstemezük'. Onun için samimiyet testini önümüzde çok daha açık ve net göreceğiz. Uygulama, uygulama, uygulama..."

"Faiz lobisinin tehdidi var"

Merkez Bankası'nın son dönemde uyguladığı faiz oranlarına ilişkin tartışmalar ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ile Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı'nın istifa ettikleri yönündeki iddiaların hatırlatılması üzerine Erdoğan, bunların dedikodu olduğunu söyledi.

Faiz konusundaki duruşunun bilindiğini ifade eden Erdoğan, yüzde 63 devletin borçlanma faizinden buraya kadar çok ciddi mücadele vererek geldiklerini aktardı.

Burada faizci bir yaklaşım içerisinde olan arkadaşları olduğunu kaydeden Erdoğan, "Bir de faize karşı duran arkadaşlarımız var" dedi. 

Erdoğan, bir puan faizin ülkeye maliyetinin 2,5 milyar dolar olduğunu vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Amerika'daki faiz oranlarına bakacaksınız, Japonya'daki faiz oranlarına bakacaksınız, Avrupa ülkelerindeki faiz oranlarına bakacaksınız. Geleceksiniz, İsrail'deki faiz oranlarına bakacaksınız. Bakıyorsunuz eksi faiz oranlarıyla 1-1,5, buralarda dolaşan faiz oranları var. Peki bunlar gerçekten akıllarını ekmek peynirle mi yediler de bu kadar düşük faiz uygulaması yapıyorlar. Bize ne oluyor? Biz niye 7,5 politika faizinde tutuyoruz. Olayı yüksek bazda oradan yüksek banttan baktığımız zaman 11 puan civarında. Komisyonla falan bunu şey yaptığımızda 15, 16 buralara kadar uzanıyor. Böyle bir faiz oranının olduğu bir yerde, bu ülkede yatırım olur mu? Yatırım olmayacağına göre istihdam da olmaz, üretim de olmaz. İhracatçınız rekabet piyasasında da rekabet şansını yakalayamaz. Burada çok ciddi bana göre faiz lobisinin tehdidi var. Biz faiz lobisine hizmet etmekle mükellef değiliz. Bunu kim savunuyorsa savunsun bana göre faiz lobisinin kulu, kölesidir. Bu ülkeye de yine söylüyorum ihanet içindedir."

Erdoğan, bir gazetecinin, "Mısır Cumhurbaşkanı Sisi de yarın Suudi Arabistan'a bir ziyaret gerçekleştirecek. Suudi Arabistan'da kendisiyle bir araya gelme gibi bir durumunuz söz konusu olabilir mi?" sorusuna karşılık "Şaka yapıyorsun herhalde" dedi. 

Gündemlerinde böyle bir şeyin asla söz konusu olmadığını bildiren Erdoğan, "Böyle bir şeyin olabilmesi için çok ciddi bir defa olumlu istikamette adımların atılabilmesi lazım" diye konuştu.