ANKARA

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, Kanal 7 televizyonunda canlı yayınlanan "Başkent Kulisi" programında, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Akdoğan, "Seçim çalışmaları nasıl gidiyor ve halkın talepleri nasıl?" sorusu üzerine, uzun süredir alanlarda olduklarını belirterek, AK Parti'nin sadece seçimden seçime alanlara inen bir parti olmadığını söyledi. 

AK Parti'nin yaklaşık bir ay önce seçim kampanyasına başladığını ifade eden Akdoğan, diğer partilerin alanlarda bulunmadığını kaydetti.

Akdoğan, bazı muhalefet partilerinin geçen yıl insanları sokağa döktüğünü ancak şu an o çağrıyı yapanların alanlarda görülmediğini dile getirerek, AK Parti'nin ziyaretlerde ve mitinglerde coşkuyla karşılandığını vurguladı.

"Bu görüşme 'onlarla kol kola girme' görüşmeleri değil"

"HDP ile Çözüm Süreci ve seçim sürecindeki ilişki farklılıkları nasıl okunmalı?" sorusuna Akdoğan, HDP ile AK Parti'nin düşünce ve ideoloji açısından farklı partiler olduğunu söyledi.

Akdoğan, HDP ile büyük bir mücadele içerisinde bulunduklarını vurgulayarak, şöyle konuştu:

"Bu mücadele bugün başlamadı. Ben yıllardır bunlarla ilgili kitaplar ve makaleler yazdım. O zaman da 'Sert eleştiriyorsun' diyorlardı bana. Ben bunları eleştirmeye yeni başlamadım. HDP heyetiyle benim yaptığım görüşmeler... Ben yasamadan sorumlu bakanım ve bütün partilerle görüşen kişiyim. Çözüm Süreci bağlamında da siyasi partiyle temas benim görevim. Bu noktada onlarla görüşüyorum. Bu görüşme 'onlarla kol kola girme' görüşmeleri değil. Terör son bulsun diye, terör örgütü silah bıraksın diye devam eden sürecin bir parçası olarak yapılan görüşmeler. Bu bizim her konuda görüştüğümüz, anlaştığımız anlamına gelmiyor. Ben onlara, görüşmeleri yaparken de aynı eleştirileri getiriyordum."

Yalçın Akdoğan, "Ben bugün HDP'nin parti olarak seçime sokulmasını bir proje olarak görüyorum. HDP zorlandı, parti olarak seçime sokuldu ve bundan bazı şeyler murat ediliyor. Bunun öncelikli şeyi AK Parti'yi devirmektir. AK Parti karşısında bir cephe var. Bunun iç bağlantıları dış bağlantıları var. Gezi olaylarından sonra her yolu denediler" ifadesini kullandı.

"Keşke kendisi tek başına seçime girseydi"

Başbakan Yardımcısı Akdoğan, HDP'nin, geçmişte partilerini kapatan zihniyetle birlikte olduğunu ifade ederek, şöyle dedi:

"HDP, AK Parti'yi devirme projesinde kendilerini kullandırtıyor. HDP, Kürt meselesini doğuran vesayetçi zihniyete kendini kullandırtan bir parti durumunda. O yüzden burada büyük bir paradoks var. Bu, kendi altını oyan bir durumdur HDP için. Bu cephe emellerine ulaşırsa kim Çözüm Süreci'ni yapacak? Bu çok açık bir sorudur. Buna çıkıp cevap versinler. AK Parti'nin olmadığı bir ortamda, Çözüm Süreci nasıl olacak? Ulusalcı CHP, kategorik olarak her şeyi reddeden MHP bu işi yapar mı veya HDP tek başına bir anlam ifade eder mi? Bu çok açık bir denklem."

"Çözüm Süreci'nin düşmanı olan bir yapıyla şu an ittifak halindeler" diyen Akdoğan, "HDP bir proje olarak seçimlere sokuldu. Hem darbeci, vesayetçi odaklar hem de Çözüm Süreci'nin düşmanları şu anda HDP üzerinden bir yere varmaya çalışıyorlar. Ben böyle bir proje başarılı olmasın diye gayret gösteriyorum. Başarılı olurlarsa eski Türkiye'ye döneriz. Keşke kendisi tek başına seçime girseydi, böyle ittifaklara girmeseydi belki söylediklerinin bir anlamı olurdu" diye konuştu.

"Bir algı savaşının söz konusu"

"Birileri AK Parti'nin yeni Türkiye'sinin ülkeyi felakete götürdüğünü söylüyor. New York Times'ta 'Türkiye üzerinde kara bulutlar dolaşıyor ve NATO-ABD müdahale etsin' şeklinde makale yayımlandı. Nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusu üzerine Akdoğan, bunların tamamının algı operasyonu olduğunu söyledi. 

Bir algı savaşının söz konusu olduğunu vurgulayan Akdoğan, "Askeri göreve çağıran zihniyetin bir parçasıdır bu. NATO'yu niye çağırıyor? Askeri bir yapı orası, ittifak. Türkiye'de nasıl askeri göreve çağıran hastalıklı anlayış var, onun gibi" diye konuştu.

Akdoğan, şunları kaydetti:

"Bu, öncelikle millete saygı duymamaktır. Türkiye'de demokrasi var, seçim var, sandık var. Milletin iradesi tezahür ediyor, sen birilerini göreve çağırıyorsun. Sonra da bunlar demokrat geçiniyor ve Türkiye'deki demokrasi adına bir şeyi dert ediyor oluyorlar. Çarpıklık buradadır. 

Bu bahsedilen gazeteler, televizyonlar, dergiler, yapılar, küresel sistemin ideolojik aygıtlarıdır. Türkiye'de o işbirliği yaptığı gazete, ulusal vesayet aktörüdür; diğeri de küresel vesayet düzeninin aktörüdür. Bu şekilde baskılamaya, yönetmeye alışmışlar. Şimdi, bunu yapamıyorlar. Çünkü, şimdi sesi çıkan bir Türkiye var. Yani zalime 'zalim' diyor, İsrail'de katile 'katil' diyor, Mısır'da darbeye 'darbe' diyor. Bundan dolayı, Türkiye'nin güçlenmesinden, sesinin çıkmasından rahatsızlar. Türkiye'de herkes her şeyi konuşuyor ve demokrasi de gayet sağlıklı işliyor."

"Bunlar siyaset mühendisliğinin parçası olmuşlar"

Akdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Baktığımızda, demokrasinin önemli bir aktörü olarak görülen bu medya, merkez medya, bahsettiğiniz gazeteler, 'Sen, hep darbe şakşakçılığı yapmışsın, milletin seçilmiş iktidarını devirmeye çalışmışsın, toplumun büyük bir kesiminin hak ve özgürlüğü konusunda hiç duyarlılık ortaya koymamışsın, şimdi ise demokrat geçiniyorsun'. Yani, o medyanın kendisi demokrasinin parçası değildir; demokrasiyi savunuyorsa o zaman o muhteva seni demokrat yapar veya yapmaz. Bunlar, hep vesayet düzeninin, siyaset mühendisliğinin parçası olmuşlar. Hükümetleri getirip götürmeye alışmışlar."

"Bunların işbirliği yaptıkları paralel yapı, tam hayalet bir yapı" diyen Akdoğan, şunları kaydetti:

"Hiçbir meşruiyeti yok. Milletten oy almıyor, seçilmiş bir yapı değil, devletin kurumlarına sızıyor, hukuk sistemine sızıyor virüs gibi. Bu hayalet yapı 'ben yöneteceğim' diyor. Şimdi bu hayalet yapıyla iş tutuyorsun, milletin seçtiği meşru, demokratik iktidara 'kara bulutlar dolaşıyor' diye laf söylüyorsun. O kara bulutları siz gönderdiniz? Türkiye'de demokrasi üzerine siz gönderdiniz. O hayalet yapıları, ülkeyi yönetmeye çalışan medya gruplarını siz cesaretlendiriyorsunuz. Evet, kara bulutları siz gönderdiniz ama hepsini tasfiye edeceğiz bu ülkeden. Milletin iradesine tasallut eden, demokrasiye tasallut eden ne kadar yapı varsa tasfiye edeceğiz. Millete efendilik taslayan, patronluk yapan ne varsa, yeni Türkiye'de bunlara yer yok." 

"Gitsin, oyunu bozsun vatandaşımız"

7 Haziran'da yapılacak seçimlerin bu açıdan kritik olduğunu vurgulayan Akdoğan, "Bunların iş yaptığı adamların hiçbirisi demokrasiye hizmet eden adamlar değildir" diye konuştu.

"Oy namustur ve çok değerlidir" diyen Akdoğan, vatandaşlara, hangi partiyi desteklerse desteklesin oy kullanmaları çağrısında bulundu. Akdoğan, "Her zaman diyoruz ki sizin oyunuz saygıdeğerdir, başımızın üstünde yeri vardır" dedi. 

Balkon konuşmasını literatüre kendilerinin soktuğunu ifade eden Akdoğan, "Çıktık ve dedik ki 'Bize oy vermeyen vatandaşlarımız, sizin de teminatınız biziz.' Hiçbir ayrım yapmadık hizmet götürürken" değerlendirmesinde bulundu.

Akdoğan, şunları söyledi:

"Biz diyoruz ki 'Türkiye kazanacaksa biz kaybetmeye razıyız'. Onlar da diyorlar ki 'AK Parti kaybetsin, onlar ne olursa olsun. İsterse batsın'. Türkiye'yi karıştırma, kaos planıdır. Türkiye'yi batırma projesidir bu ve büyük bir vebaldir.

Herkes, işi sıkı tutsun, vebal olduğunu görsün, nasıl bir oyun oynandığının farkına varsın. Gidip iradesini ortaya koysun ve desin ki 'Türkiye'nin geleceğinde ben de söz sahibiyim'. Gitsin, oyunu bozsun vatandaşımız. Bizim ricamız budur."