Türkiye ve Rusya’nın, yaşanan bir uçak krizi sonrasında sorunlarını konuşarak çözme kararı çok olumlu bir gelişmeydi ve sevindirici bir haberdi. Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesinde baş aktörün Kazakistan Cumhurbaşkanı Sayın Nursultan Nazarbayev olduğunu 3 Temmuz 2016 tarihli “TEŞEKKÜRLER SAYIN NAZARBAYEV” başlıklı yazı dizimizde ayrıntılarıyla anlatmıştık. Bu yazımız Kazakistan’da 6 gazetede ve 2 televizyon kanalında yayınlanmıştı. 

Türkiye- Rusya ilişkilerinin normalleşmesinde Nazarbayev’in oynadığı hayati rol, Hürriyet’in 9 Ağustos’taki manşetiyle yeniden gündeme geldi. Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbayev’in önderlik ettiği diplomasi trafiği sonucunda Erdoğan ile Putin 9 Ağustos’ta Petersbug’da bir araya geldiler. 

İki ülkenin de saygı duyduğu bir isim olan Nursultan  Nazarbayev’in girişimiyle Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Nazarbayev Türk-Rus ilişkilerine can suyu verirken, bölgesel ve küresel barışa da, değeri daha sonra anlaşılacak büyük bir katkı yapmış oldu. 

Bu çok önemli gelişmede Kazakistan Cumhurbaşkanı Nazarbeyev’in şükranla anılması gereken katkılarını anlatan “TEŞEKKÜRLER SAYIN NAZARBAYEV” başlıklı yazımızı özetleyerek yeniden yayınlıyoruz. 

78 milyon Anadolu Kazak’ı adına, bir kez daha: “Teşekkürler Sayın Nazarbayev!”  

İKİ KARDEŞ ÜLKE HER ZAMAN, HER KONUDA ELELE

Bugün yeryüzünde, küresel ekonomik krizin yaşandığı bir dünyada, 25 yıl önce bağımsızlığını kazanmış bir ülkenin efsanevi Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev önderliğinde gerçekleştirdiği ekonomik ve siyasi başarılardan  dolayı kendisinden övgüyle, gıptayla söz ettiren bir ülke var; "Asya'nın Parlayan Yıldızı" olarak anılan kardeş ülke Kazakistan! Ve bugün hem Türk Dünyası’nda hem de küresel siyaset arenasında saygıyla anılan bir küresel aktör var: Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev.

Sahip olduğu engin devlet deneyiminin yanı sıra, siyaset ve ekonomi alanında gerçekleştirdiği başarılar dizisi, ülkesini nükleer silahlardan kendi iradesiyle arındırma kararı, Kazakistan Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e  küresel çapta bir saygınlık kazandırırken omuzlarına, ‘dünya barışına katkıda bulunmak’ gibi çok önemli bir sorumluluk yüklemiştir.

Türk Dünyası’nın aksakalı olan ve küresel arenada saygın bir devlet adamı olarak anılan Kazakistan’ın Efsanevi Önderi Nursultan Nazarbayev de bu sorumluluğunun farkındadır. “21. Yüzyıl’ın Dünyası” başlıklı yazısında, büyük bir umutla girilen 21. Yüzyıl’da yaşanan düşkırıklıklarına ve dünyamızı bekleyen büyük tehlikeye dikkat çeken Nazarbeyev şöyle demektedir: 

“Bütün insanlık 21. Yüzyıl’ın küresel işbirliği yüzyılı olacağını ümit ediyordu. Fakat, günümüzde yaşanan gelişmeler, bu hayali süliete döndürme eğilimindedir. Dünyamızın üzerinde büyük bir tehlike dolaşıyor ve biz bu tehlikeyi dikkate almak zorundayız. Bu tehlike yeni bir dünya savaşıdır!”  

NAZARBAYEV’İN ORTADOĞUDAKİ KAOSU ÖNLEME ÇABASI SONUÇ VERDİ; TÜRKİYE İLE RUSYA İLİŞKİLERİNDE YENİ DÖNEM BAŞLADI

Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev, engin devlet deneyimleri sayesinde, ABD’nin önderlik ettiği Büyük Ortadoğu Projesi’ni (BOP) hayata geçirme operasyonlarının yalnızca bölge barışını değil, giderek dünya barışını tehdit edecek şekilde büyümekte olduğunun farkındaydı. 

Bütün insanlık 21. Yüzyıl’ın bir barış yüzyılı olacağını ümit ediyordu, ama Sovyetler Birliği’nin dağılması sonrasında küresel liderliğini Ortadoğu’nun petrol ve doğalgaz zenginliği üzerinden sürdürmek isteyen ABD’nin BOP bağlamında gerçekleştirdiği operasyonlar sonucunda Kuzey Afrika’dan Afganistan’a uzan bölge dünya barışını tehdit eden bir kaos girdabına dönüşmüştü. 

 Ortadoğu’daki gelişmeler kaygıyla izleniyordu. Küresel liderliğini Ortadoğu hidrokarbon zenginliği üzerinden sürdürmek isteyen ABD’nin uygulamaya koyduğu  Büyük Ortadoğu Projesi’nin (BOP) en önemli hedeflerinden biri de, Türkiye’nin doğusundan Akdeniz’e uzanan “Büyük Kürdistan” görünümlü bir ABD/İsrail Koridoru oluşturmaktı. Ortadoğu’nun, işgal ve  katliam dahil, çeşitli şekilde yağmalanan petrol ve doğalgazı bu “Koridor” içinden Akdeniz sahillerine ulaştıracaktı.  Bu zenginliği dünya pazarlarına ulaştıracak dağıtım yollarını kontrol edebilmek için de Akdeniz bir “Batı Gölü”ne dönüştürülecekti. Rusya’nın en büyük pazarı olan Doğu Avrupa’yı Rus doğalgazına bağımlı olmaktan kurtarabilmek için de, Ortadoğu ve Doğu Akdeniz’den çıkarılacak doğalgazın Türkiye üzerinden bu ülkelere ulaştırılması planlanıyordu. 

Bütün bu anlatılanlar bir komplo teorisi değil, BOP bağlamında uygulamaya konulan bir küresel planın, gerçekleştirilmek isten yeni dünya düzeninin ayrıntılarıdır. 

Rusya ve İran, “enerji tedarikçisi” konumlarına büyük darbe vuracak ve kendilerini Ortadoğu denkleminin dışına savuracak bu “Koridor”a şiddetle karşı çıkıyorlar, koridorun Akdeniz’e uzanmasını engellemek amacıyla Suriye ordusuna destek veriyorlardı. 

ABD/İSRAİL KORİDORU’NA KARŞI OLAN TÜRKİYE İLE RUSYA, NASIL KARŞI KARŞIYA GELDİLER, BUZLAR NASIL ERİDİ?

Kendisini 1200 kilometrelik güney sınırı boyunca kuşatacak olan ADB/İsrail Koridoru’na Türkiye de karşıydı; Suriye’nin kuzeyinde oluşturulan Kürt kantonlarının birleştirilmesine “kırmızı çizgilerim” diyerek şiddetle karşı duruyordu. 

ABD Suriye krizinin başladığı 2011’den bu yana Esat’a güçlü vererek ABD/İsrail Koridoru’nun Akdeniz’e uzanmasını engelleyen Rusya’nın direncini kırabilmek amacıyla petrol fiyatlarını 120 dolardan 30 dolar seviyesine düşürdü. Bu ucuzlama hem Rusya’da hem de Bağımsız Devletler Topluluğu’ndaki devletlerde ekonomik sıkıntıların yaşanmasına neden oldu.

ABD, küresel liderliğini sürdürebilmek adına, Çarlık Rusyası’nın rüyasını gerçekleştirerek Suriye’nin Tartus ve Himeymin limanlarında üsler kuran Rusya’yı bölgeden uzaklaştırmak kararındaydı. Bunun için de, arka bahçesi olan Ukrayna’da, yönetim değişikliği ile sonuçlanan bir ayaklanma organize etti. Rusya da ABD’nin bu atağına Kırım’ı ilhak ederek karşılık verdi. 

ABD/İrail Koridoru’nun Akdeniz’e ulaştırılmasına karşı çıkan Suriye, Rusya ve İran’ın yanına Türkiye’nin de eklenmesi BOP’un Suriye parselinde tıkanmasına neden olmuştu. Türkiye’den beklediği askeri desteği alamayan ABD, yoluna PYD’nin vurucu gücü YPG’yi alarak devam etmek istedi. Türkiye, terör örgütü PKK’nın uzantısı saydığı YPG’nin Fırat’ın batısına geçmesine asla sıcak bakmayacağını duyurduğu bir sırada, “sınırı ihlal etti” gerekçesiyle bir Rus uçağının düşürüldüğü haberi geldi (24 Kasım 2015). 

Rus uçağının düşürülmesi sonrasında, iki komşu arasındaki ekonomik ve siyasi ilişkilerde büyük olumsuzluklar yaşanmaya başladı. Putin’in yasaklamasıyla Rus turist sayısında büyük bir düşüş yaşandı; oteller boş kaldı. Rusya’nın tarım ürünlerine kısıtlama getirmesi nedeniyle Türkiye’nin ihracat gelirlerinde de önemli bir azalma oldu. Rusya’nın yaptırımları, Rus uçağının düşürülmesinin hemen  sonrasında uygulanmaya konulmuştu. Aradan geçen altı aylık sürede ekonomimizin, tarımımızın, turizmimizin ne kadar zarar yazdığını, kaç işletmenin zora girdiğini, kaç kişinin işsiz kaldığını bilemiyoruz. 


KAZAKİSTAN CIMHURBAŞKANI
NAZARBAYEV DÜNYANIN EN AKTİF 10 LİDERİ ARASINDA 

Kurtuluş Savaşı sırasında emperyalist ülkelere karşı dayanışma sergileyen iki komşu ülke arasında yaşanan soğukluğun biran önce noktalanması gerekiyordu. 

28 Haziran tarihli Türk basınının manşetlerinde aynı haber yer alıyordu: “Rusya ile aramızdaki buzlar kırılmıştı. Erdoğan’ın Putin’e yazdığı  mektup Moskova’da olumlu karşılanmıştı. Telefonla konuşan iki ülke devlet başkanı Eylül’de bir araya gelmeyi kararlaştırmışlardı. 

Rusya ile normalleşme sürecini değerlendiren yorumlarda, “Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşen Rusya Federasyonu Başkanı Putin emir vermiş, Türkiye’ye uygulanan yaptırımların kaldırılması için çalışmalar başlatılmış. Uzmanlar, Rus turistleri Türkiye’ye getirecek organizasyonların bir ay içinde sonuç vereceğini söylüyorlar” deniyor. Kremlin basın sözcüsü yaptığı açıklamada, Putin’in, Türkiye’ye yönelik tur paketi satışları ve charter uçuşları yasağını da kapsayan yaptırımları kaldıran kararnameyi imzaladığını duyurdu.

Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkilerin normalleştirilmesi süreci Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya Federasyonu Başkanı Putin’e yazdığı mektupla başladı. Mektubun Moskova’ya ulaşmasının ardından Putin, teşekkür için Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı aradı. Bu sıcak gelişmeler bağlamında, iki liderin normalleşme konusunda siyasi iradelerini ortaya koymasıyla, Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış  oldu. 

Günümüzde “eski egemenlik döneminin kültürüyle değil, çağın gerçekleriyle bağdaşan bir politika izlemek ve modern diplomasi dili kullanarak ekonomik ve kültürel alanlarda eşitlerin işbirliğine saygılı ilişkiler geliştirmek”, geliştirebilmek önemlidir. Bu açıdan bakıldığında, Türkiye ve Rusya’nın, yaşanan bir uçak krizi sonrasında sorunlarını konuşarak çözme kararı çok olumlu bir gelişmedir. Sevindirici bir haberdir. 

Sevinelim, ama bu iki komşu arasındaki gerilimin giderilmesini sağlayan küresel aktöre, bölge barışı adına teşekkür etmeyi de unutmayalım. Türkiye ile Rusya arasında uçak krizi nedeniyle kopan ilişkilerin yeniden canlanmasını sağlayan küresel aktör, izlediği denge politikalarıyla uluslar arası arenada haklı bir saygınlık kazanmış olan Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’dir.

Nazarbayev, uçak krizinin ardından gerilen Türkiye- Rusya ilişkilerini normalleştirebilmek amacıyla, iki komşu ülke arasındaki  ilişkilerde gelinen noktanın endişe verici olduğunu belirtmiş ve olayın aydınlatılması için bir komisyonun kurulmasını önermişti. Kurulması uzun yıllar süren iyi komşuluk ilişkilerinin korunması gerektiğine dikkat çeken Nazarbayev, iki ülke arasında yaşanan krizin biran önce çözüme kavuşturulması için, diplomatik kanalların açık tutulmasının önemli olduğunu söylemişti. ABD/İsrail Koridoru’nun Akdeniz’e uzanmasına karşı olan iki komşu ülkenin bir uçak kriziyle karşı karşıya gelmesinin nedenleri sorgulanmalıydı. 

Sahip olduğu küresel çapta saygınlık nedeniyle bugün dünyanın en aktif on lideri arasında sayılan Kazakistan Lideri Nursultan Nazarbayev'in, hem Rusya Federasyonu Başkanı Viladimir Putin ile hem de Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayip Erdoğan’la yakın ilişkiler içinde olduğu biliniyor ve iki komşu arasındaki gerginliği sona erdirecek çözümün bu kanaldan gelebileceği tahmin ediliyordu. 

TEŞEKKÜRLER NAZARBAYEV..

İki komşu ülkenin de saygı duyduğu bir isim olan Kazakistan Devlet Başkanı Nazarbayev’in girişimiyle Türkiye-Rusya ilişkilerinde yeni bir sayfa açılmış oldu. Nazarbayev Türk-Rus ilişkilerine can suyu verirken, bölgesel ve küresel barışa da, değeri daha sonra anlaşılacak büyük bir katkı yapmış oldu.

Ortadoğu’da, yeni bir dünya düzenini hayata geçirebilme adına ABD önderliğinde sürdürülen insanlık dışı operasyonlar nedeniyle kurtlar sofrasına dönüşen dünyamızda,  küresel çapta sözünü dinletebilecek saygın ve akil kişilere her zamankinden daha fazla ihtiyacımız var. O nedenle, 1991’den bu yana, Kazakistan Devlet Başkanı olarak ülkesinin çeşitli alanlarda başarılara imza atmasını sağlayan Nazarbayev, uluslararası ilişkilerde  izlediği denge politikalarıyla saygınlık kazamış ve “küresel lider” sıfatını hakkıyla kazanmış bir akil kişidir. İçinde bulunduğumuz küresel koşullarda Nazarbayev’in varlığı, dünya barışı açısından bir şanstır.  

Liderler, kördüğüm olmuş sorunlara bir kılıç darbesiyle çözüm üreten saygın insanlar arasından çıkıyor. 

78 milyon Anadolu Kazak’ı adına: “Teşekkürler Sayın Nazarbayev!”