ANKARA - Mekan aşan, belli bir alanla sınırlandırılamayan ve birçok nesli ilgilendiren sorunlarla mücadele içinse çok kapsamlı bir mücadele gerekeceğine, uyuşturucunun da böyle bir sorun olduğuna dikkati çeken Davutoğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Karşı karşıya kaldığımız sorun sadece ülkemize ait bir sorun değil, sadece ülkemiz içinde alınacak tedbirlerle tek başına çözülebilecek bir sorun da değil. Sınır, mekan aşıyor. Sadece bir nesille ilgili bir sorun değil. Eğer tedbir alınmazsa bir neslin aklını ve sağlığını tehdit etmekle birlikte gelecek nesillerin de akıl ve beden sağlığını tümüyle tahrip edecek özellikler taşıyor. Sadece bir alanla sınırlı değil çünkü bu sorundan beslenen uyuşturucu tacirleri üzerinde ortaya çıkan bir sektör var. O zaman çok kapsamlı bir stratejiye ihtiyaç olduğu çok aşikar. Bugün dünyada, yaklaşık 243 milyon uyuşturucu bağımlısı var ve 2012 yılında 243 bin kişi sadece uyuşturucuyla ilgili sebeplerle hayatını kaybetmiş durumda."

Türkiye'de, 15-24 yaş arasında uyuşturucuyu ilk kez deneyen nüfus oranının Avrupa'ya göre düşük olduğunu dile getiren Davutoğlu, tedbir alınmadığı ve bu konuda ciddi bir strateji belirlenmediği takdirde gelecek nesillerde çok daha yoğun problemlerin yaşanabileceğini söyledi.

Bu çerçevede Türkiye'de son 12 yılda yapılan çalışmaları anlatan Davutoğlu, uluslararası sözleşmelerin kabul edildiğini ve onaylandığını, ulusal politika belirlendiğini, il uyuşturucuyla mücadele koordinasyon kurullarının oluşturulduğunu, 2008'de TBMM'de araştırma komisyonu kurulduğunu, 2014'te de uyuşturucu suçlarıyla ilgili cezaların artırıldığını anımsattı.

"Türkiye'de sorunun tespitinde eksiklikler var"

62. Hükümet olarak ele aldıkları ilk konuların başında da uyuşturucuyla mücadelenin geldiğine işaret eden Başbakan Davutoğlu, Bakanlar Kurulu'nda konunun görüşüldüğünü, daha sonra ilgili taraflarla bir araya gelinerek atılacak adımların belirlendiğini ifade etti. 

Uyuşturucunun mekan ve nesil aşan bir sorun olması nedeniyle bir süreç yönetimi gerektirdiğine, noktasal ve mekansal çalışmayla istenilen neticenin elde edilemeyeceğine vurgu yapan Başbakan Davutoğlu, süreç içerisinde tespitin önemine değindi. Sağlık Bakanlığındaki bilim insanları ve sivil toplum kuruluşlarıyla yapılan görüşmelerde Türkiye'de hala sorunun tespiti ve "fotoğraf çekme" anlamında eksiklikler olduğunun görüldüğünü aktaran Davutoğlu, sözlerine şöyle devam etti:

"Türkiye sathında ve küresel alanda bu sorunun kapsamını, istatistiksel verilerinin sıhhatini de ele almak üzere bir değerlendirmeye tabi tutmak durumundayız. Elimizdeki istatistiksel veriler, Türkiye'de oranın yüzde 2,7 olduğunu gösteriyor. Acaba kültürel gerekçelerle bu sorunun varlığını reddeden veya istatistiklere yansımayan bir başka resim var mı? Bu konu önemlidir; eğer yüzde 2,7, Avrupa'daki yüzde 29'lara varan orana göre düşük görülür ve biz rehavete kapılırsak sorunu gerçek kapsamıyla göremezsek tedbir almakta da yetersiz kalabiliriz.

Öncelikle çok ciddi bir şekilde sorunu ele alıp, alanda mahallelere kadar inecek şekilde resmini çekecek bir araştırma ve gözleme stratejisine ihtiyaç var. Onun için araştırma merkezlerinin sayısını artıracağız. Sağlık Bakanlığında ele aldığımızda bu konuda çok sınırlı faaliyet olduğunu gördük. İnşallah en kısa sürede bu çerçevedeki bilimsel çalışmaları, üniversitelerimizdeki enstitüleşmiş faaliyetleri Türkiye sathına yayarak ve özel ihtisas araştırma birimleri kurarak, sorunun bütün kapsamıyla anlaşılmasını, ortaya konmasını sağlayacağız. Bir anlamda, hoş bir tabir değil ama, Türkiye'nin uyuşturucu haritasını çıkartacağız. Keşke hiç olmasa ve haritamız hep güzellikler haritası olsa ama bir uyuşturucu haritamız da var. Gerek uyuşturucu trafiği anlamında gerekse uyuşturucunun kullanımı ve kullanım sonrasında alınması gereken rehabilitasyon tedbirleri açısından bir Türkiye haritası çıkarmak durumundayız."

"Öncelik koruyucu aşama"

Süreç yönetiminde koruyucu tedbirlerin de önemli yeri olduğunu belirten Başbakan Davutoğlu, sorun baş edilemez bir noktaya geldiğinde alınacak tedbirlerin polisiye ve asayiş tedbirleriyle sınırlı kalacağını veya sadece tedaviye dönük olacağını söyledi. Önceliğin koruyucu aşamada olması gerektiğini vurgulayan Davutoğlu, bu noktada da toplumsal bilincin önemine dikkati çekti. Şuranın toplanmasının temel hedeflerinden birisinin bu toplumsal bilinci teşvik etmek, uyandırmak olduğunu dile getiren Davutoğlu, toplumun her katmanında bu soruna ilgi gösterilmesinin öneminin altını çizdi.

Kişilerin, karşı karşıya kalana kadar sorunun kendisinden çok uzakta olduğunu düşündüğünü, hiç kimsenin bir trafik kazasıyla karşılaşacağı senaryosunu zihninde canlandırmayacağını ifade eden Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

"Depremi hep gazetelerden okuyan insanımız, 1999 depreminin şoku yaşandığında, depremin hayatımızın istemediğimiz ama kaçınamadığımız bir gerçeği olduğunu ortaya koymuştu. Bütün toplumumuza buradan seslenmek istiyorum; sanmayın ki uyuşturucu meselesi sizden çok uzakta, sizin ailenize, çevrenize yaklaşamayacak bir sorundur. Her an yanı başınızda çıkabilecek bir sorunla karşı karşıya olduğumuzu bilmek durumundayız. Onun için toplumun her kesiminde, sadece bir kesiminde değil, en üst gelir grubunda da uyuşturucu ciddi bir problem, en alt gelir grubunda da. Farklı uyuşturucu yöntemleri kullanıyorlar ama toplumun en üst gelir grubunda da uyuşturucu kullanımı maalesef çok yaygın bir mesele, toplumun en alt gelir grubunda da. O zaman bizim her kesime hitap edecek şekilde bir toplumsal bilinç uyandırmaya ihtiyacımız var."

"Sorunların aşılmasındaki en önemli kaynaklardan birisi aile muhabbetidir"

Davutoğlu, koruyucu tedbirlerin en önemli odağını okul merkezli çalışmaların oluşturduğunu, 15-24 yaşları arasının da en riskli grubu temsil ettiğini söyledi.

Bu yaştaki gençlerin o çağda en fazla okul ve çevresinde bulunduklarını anlatan Başbakan Davutoğlu, bunun için gerekli yasal düzenlemeleri de yaptıklarını kaydetti.

Sadece "okul" demediklerini belirten Davutoğlu, "Okul ve çevresi diyoruz. Okul ve çevresinde alınacak tedbirleri, entegre, bütüncül bir tedbirler paketi olarak değerlendirmek ve orada atılacak adımları tek tek ele almak lazım. Okul önünde, duvar dibinde satıcılardan tutun da kantin işletmesine kadar göz önüne almak durumunda olduğumuz bir koruyucu tedbirler alanı var" diye konuştu.

Davutoğlu, ailenin önemine işaret ederken, anne ve babaların böyle bir sorunla karşılaştığında "bu geçici bir şeydir" diyerek sorunu örtmeye kalkışmaması gerektiğini söyledi. 

 Ailelerin aksine bu durumun bir tür hastalık olduğu bilinciyle, sorunu tek başına çözmek yerine uzmanlardan destek alabileceğini ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Hangi sorun olursa olsun hepimizin farkında olduğumuz bir gerçek var; bu sorunların aşılmasındaki en önemli kaynaklardan birisi aile muhabbetidir. Eğer bir ailede muhabbet kuvvetliyse, aile bireyleri birbirine her konuda sarılıp, sorunları birlikte çözüyorlarsa, o ailede sorun çıkması az oluyor, çıktığında da çözüme gitmek daha kolay oluyor. Bütün ailelerimizi bu gençlerimizin etrafında kenetlenmeye ve onlara her şeyden önce muhabbetimizi ve gönlümüzü açmaya davet ediyorum. Sivil toplum kuruluşlarımız, başta Yeşilay olmak üzere... Yeşilay'ın bu konuda özel bir misyonla harekete geçmesi konusunda da kendilerinin zaten çok güçlü bir iradeleri vardı. Her türlü desteği bütün sivil toplum kuruluşlarımıza vereceğiz ve yaygın bir şekilde sivil toplum kuruluşlarımızın bu koruyucu aşamada, hükümetimizin ve ilgili kurumlarımızın yanında, omuz omuza paydaş olarak çalışmalarını rica ediyoruz."

Önleyici alan

Koruyucu alanın sonrasında "önleyici alanın" geldiğini bildiren Davutoğlu, bu alanın daha çok asayiş ve emniyet alanını da ilgilendiren bir ayrı aşama olduğunu söyledi.

Davutoğlu, şu değerlendirmeleri yaptı:

"Çocuklarımızı korurken bu alanı, bu sorunu bir sektör, bir kar, bir rant haline dönüştürmüş olanlara karşı da en kararlı mücadeleyi sürdürmek durumundayız. Bir network var karşımızda, birbirini destekleyen bir ağ var. Üretici, aracı, tüketici... Üreticilerin de kaynağı var, aktarıcıları var, bir şekilde farklı uyuşturucu maddelere göre tespit edilmiş, ortaya çıkmış unsurları var. O zaman bizim yapmamız gereken; üreteci, aracı, tüketici arasındaki ilişki bandını kırmaktır. Bunu kırmaya kararlıyız. İç Güvenlik Reformu ve özgürlüklerin korunmasıyla ilgili hazırladığımız pakette ve daha önceki çalışmalarda şu konuyu açıkça vurguladık, bir kez daha vurguluyorum; uyuşturucu tacirleri bizim için en zararlı teröristlerdir ve terör muamelesi göreceklerdir."

Nesilleri yok edecek bu uyuşturucu ağına karşı, "aile, okul, hükümet, sivil toplum kuruluşları"nın içinde yer aldığı karşı bir ağ kurmak zorunda olduklarını bildiren Başbakan Davutoğlu, "Yoğun bir ilişki içinde, bu çetelere karşı mücadelede de omuz omuza vermeliyiz. Uyuşturucu Karar Destek Sistemi'ni de bunun için çok önemsiyoruz" dedi.

Rehabilitasyon aşaması ve Narkotimler

Tüm koruyucu ve önleyici tedbirlere rağmen, bütün bu eleklerden geçerek, soruna bir şekilde bulaşmış, müptela olmuş kişiler için "rehabilitasyon" aşamasına değinen Davutoğlu, "Burada da yeni bir sistematik silsile oluşturduklarını anlattı.  

Başbakan Ahmet Davutoğlu, bu kapsamda 24 saat hizmet verecek "Uyuşturucu ile mücadele danışma hattı" kuracaklarını bildirirken, sonrasında Narkotimler, en sonunda ise AMATEM'lerin devreye gireceğini dile getirdi.

Bu silsile içerisinde uyuşturucu sorunu ile karşı karşıya kalan herkesle ilgilenmeye kararlı olduklarını vurgulayan Davutoğlu, bu çerçevede Narkotimlerin önemine değindi.

Narkotimlerin alanda mücadele bağlamında önemli bir görev üstleneceklerini ifade eden Başbakan Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Son iki, üç ay içinde çalışmalara hız verdik ve inşallah önümüzdeki haftadan itibaren Narkotimler devreye girecek ve 11 ilde başlamak üzere, aralarında hem asayiş, güvenlik unsurlarımızın hem de psikologlarımızın olduğu Narkotimler, inşallah alanda mücadele bağlamında önemli bir misyon üstlenecekler. AMATEM'lerde ve diğer kurumlarımızda kapasiteyi artırıyoruz. 30 yataklı tedavi merkezimizde 763 yatak kapasitemiz var. Bunları daha da artırmaya karalıyız. 2017'ye kadar 20 merkez daha açılacak. Eğer sorunu böyle bir süreç yönetimi olarak görmüşsek, yine Bakanlar Kurulu'ndaki toplantımızda ve Sağlık Bakanlığında yaptığımız geniş istişarede yeni bir yapıya da ihtiyaç olduğu ortaya çıktı. Yapısal bir reforma da ihtiyaç var. Bu sorunla ilgilenecek olan kurum, kurul ve kuruluşların birbiriyle ilişkilerini yeniden tanımlamaya ihtiyaç var."

Şura en geç üç yılda bir toplanacak

Bu çerçevede, yine tam bir organik ilişki içinde 6 aşamalı bir yapısal yeni çerçeve planladıklarını ifade eden Davutoğlu, bu çerçevenin Şura'nın katkısı ve özgün fikirlerle zenginleştirilerek sürdürüleceğini vurguladı.

Başbakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yukarıdan aşağı ama önem anlamında söylemiyorum; aslında her şey tabandan yukarıya gelir ama yapıyı anlatabilmek bakımından, öncelikle bugün ilkini gerçekleştirdiğimiz Uyuşturucuyla Mücadele Şurası oluşturuldu. İlki bugün yapıldı, en geç 3 senede bir bu Şura toplanacak ve ülkemizdeki uyuşturucuyla mücadele stratejisini, uygulamalarını, işlevlerini gözden geçirecek. Bu Şuranın oluşturacağı, sizlerin kararlarıyla ortaya çıkacak olan bir Şura İzleme Komitesi planlıyoruz. Şura 3 yılda bir toplanır, güzel raporlar ortaya koyar ama bu raporlar eğer hayata geçirilemezse netice alınamaz. Onun için buradan Şura bittiğinde, bir Şura İzleme Komitesi ki içinde hem resmi kurumların, hem sivil toplum kuruluşlarının, hem ilgili diğer kurumların, RTÜK gibi, Diyanet gibi kurumların olduğu bir yeni izleme komitesi... Bu da yılda bir kez bizzat bendenizin başkanlığında toplanarak Şurada alınan kararların uygulanma seyrini, performansını değerlendirecek. "

Daha yakın takip için "Uyuşturucu ile Mücadele Üst Kurulu" oluşturduklarını da aktaran Davutoğlu, bu kurulun da en geç altı ayda bir toplanarak, Şura İzleme Komitesi'nde alınan kararların pratikte ve bakanlıklar düzeyinde resmi koordinasyonunu yapacağını bildirdi.

Buna müteakip, müsteşarlar düzeyinde katılımın olduğu "Uyuşturucu ile Mücadele Teknik Kurulu"nun da oluşturulacağını ifade eden Başbakan Davutoğlu, ayda veya iki ayda bir çalışmaların takip edileceğini söyledi.

Gönüllü gençlik timleri oluşturulacak

Davutoğlu, il bazında da kurullar oluşturulacağını bildirirken, bütün bu kurullarda sivil toplum kuruluşlarının temsilinin sağlanacağını kaydetti.

Her ilde uyuşturucu ile mücadele konusunda özel bir yapılanmaya gidileceğini dile getiren Davutoğlu, daha sonraki aşamada ise mahallelere kadar uyuşturucu ile mücadele edecek, timler, sadece Narkotimler değil, gençlik timlerinin devreye gireceğini belirtti.

Davutoğlu, "Madem birileri üretici, aracı, tüketici ilişkileri üzerinden rant sağlıyor, ona karşı gönüllü çalışan gençlik timleri kurmayı düşünüyoruz. Bu gençlik timleri ile gençlerimizin, spora, kültürel, sosyal faaliyetlere yönlendirilmesi dışında eğer bir mahallede yaygın bir uyuşturucu kullanımı varsa, öncelikle o düzeyde mahallede, semtte, köyde, kasabada başlamak üzere bir kapsamlı bir bilinçlendirme çalışmaları yapılacak" dedi.  

"Hedefimiz, yüzde 2,7 düzeyindeki oranı yüzde 1-1,5 düzeyine doğru geriletmeye çalışmak"

Davutoğlu, uyuşturucuyla mücadele konusunda hedeflerin ortaya konulmasının ardından planlama ile hareket edilmesi gerektiğini belirtti.

Buradaki hedeflerinin, sorunu doğru tespit edip, bir eylem planı içinde bütün toplumsal kesimleri harekete geçirecek bir bilinç uyandırmak olduğunu vurgulayan Davutoğlu, şu açıklamaları yaptı:

"Şuramızın bu konuda çok ciddi katkıda bulunacağına inanıyoruz. Orta vadede 2015-2018 arasında bütün bu uygulamalar çerçevesinde mümkün olduğu kadar uyuşturucu sorununu izole etmeye, belli alanlara doğru bu networkü sıkıştırmaya, o alanlara mahpus etmeye, sonra da o alanlar içinde yavaş yavaş tasfiye edici bir politika yürütmeye kararlıyız. Burada hedefimiz, orta vadede uyuşturucu sorununu mümkün olduğunca marjinalleştirmek ve mümkünse yüzde 2,7 düzeyindeki oranı yüzde 1-1,5 düzeyine doğru geriletmeye çalışmak."

Uyuşturucu ile mücadele konusunda sivil toplum örgütlerine çok büyük görevler düştüğünü anlatan Davutoğlu, şunları söyledi:

 "Bakanlar Kurulu'nda ve Sağlık Bakanlığında yaptığımız istişarelerde çok önemli bir sorun olarak, bazen ilk aşamada görünmeyen, perdenin arkasında bir sorun olarak ortaya çıkan bir konu var ki viranelerin ya da metruk binaların, alanların tasfiyesi. Viranelerin 2018 sonuna kadar bütün şehirlerimizde tasfiye edilerek buraların bir tür örtülü faaliyetlerin yapıldığı, bir takım uyuşturucu çetelerinin burada odaklandıkları ve buralardan çevreye doğru bir şekilde sirayet ettikleri bütün o mekanlar tasfiye edilecek. Özellikle de deprem sonrası ve hala yasal süreç içinde yıkım kararı alınmış olmakla birlikte yıkılmamış binalar, tam bir tehdit odağıdır, açık söylemek gerekirse. Yargı süreci içinde bir an önce bu binalarla ilgili kararların hızlandırılması, sadece özel hukuk bağlamında önem taşımıyor, o binalar ve o metruk alanların etrafında bir asayiş problemi, bir uyuşturucu odaklanması olması bakımından da ciddi sıkıntı doğuruyor. En geç 2018 sonuna kadar Türkiye'de virane ya da metruk gibi görülen bütün alanların tasfiye edilmesi ve bir anlamda bataklıkların kurutulması temel hedefimiz."

"Ceza ve tevkif evlerinde tedavi"

Davutoğlu, 2019-2023 arasında ise bu sorunu tümüyle marjinalleştirecek bir çaba içinde olacaklarını vurgulayarak, ceza ve tevkif evlerinde tedavi imkanlarını genişleteceklerini söyledi. İyi bir rehabilitasyon olmazsa ceza ve tevkif evlerinin de viraneler gibi çalıştığına işaret eden Davutoğlu, "Uyuşturucunun ilk aşamasında içeri giren birisi, daha da tecrübe kazanmış bir şekilde, satıcı olarak dışarı çıkabiliyor. Onun için Adalet Bakanlığımız bünyesinde ve diğer sosyal rehabilitasyon araçlarıyla ceza ve tevkif evleri ve diğer benzer durumda olan yapılara dönük olarak da ciddi bir eğitim faaliyeti yürüteceğiz" diye konuştu.

Gençlik ve Spor Bakanlığının sosyal ve spor faaliyetleri bütün gençlere ve Türkiye'nin her bölgesine yayacağını, böylece gençlerin beden ve akıl sağlıklarını geliştirecek alanlara yönelmesinin temin edileceğini aktaran Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Nihai kertede hedefimiz, bu sorunu marjinelleştirmek. Tümüyle yok etmek belki çok idealist bir hedeftir ama yüzde 0,5'ler düzeyine indirdiğimizde artık iyice kontrol edilecek bir alana daraltmış oluruz. Hedefimiz burada 2023. Cumhuriyetimizin 100. yılında, cumhuriyetin yeni nesillerinin her türlü tehlikeden ve geleceklerini bir şekilde ipotek altına alan her türlü tehditten azade kılınarak en iyi şekilde istikbale yürümelerini sağlamak. Bu sorun, bir mekanla, bir nesille, bir alanla sınırlı değildir. Onun için hepimizin omuz omuza vermemiz gereken bu çalışmada, 1. Uyuşturucu ile Mücadele Şuramızın aydınlatıcı, yön gösterici bir sonuçta inşallah başarılı bir şekilde neticeleneceğine inanıyorum."

"İstifa çağrısını duymamıştım"

Başbakan Davutoğlu, ATO Congressium'daki "1. Uyuşturucu ile Mücadele Şurası"nın ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Tunceli ziyareti ve kendisini istifaya davet etmesine ilişkin soru üzerine, Davutoğlu, Bahçeli'nin Tunceli ziyaretinden memnun olduğunu, tüm siyasi partilerin Türkiye'nin her tarafını ziyaret etmesini ve her yerde siyaset yapmasını istediklerini belirtti.

Bunun Türk siyaseti açısından bir kazanç olduğunu ifade eden Davutoğlu, "Ama keşke Tunceli'ye gitmek için bizim çağrımızı beklememiş olsaydı. Keşke Tunceli'ye gittiğinde sadece Tunceli'ye bir mekan ziyareti yapmanın ötesinde Tuncelilerle kucaklaşabilme, onlarla göz göze bakarak konuşabilme imkanı ve cesareti bulmuş olsaydı. Ama bunlar olamamış olmasına rağmen Tunceli ziyareti bence olumludur" diye konuştu.

Her halükarda bütün siyasilerin, ülkenin her yerine gidebilmesinin siyaset için bir kazanç olduğunu vurgulayan Davutoğlu, bununla ilgili daha geniş değerlendirmeyi yarın kongrelerinde yapacaklarını bildirdi. Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Ancak burada bir kez daha hala ziyaret devam ettiği için tahriklerden kaçınılması çağrısında bulunuyorum. Sayın Bahçeli'nin ziyareti dolayısıyla Tunceli'de her türlü güvenlik önlemi alınmıştır. Zaten özellikle, esnafın kepenkleri kapatması, diğer sosyal hiç iletişim imkanı olmaması sebebiyle bir şekilde alınması gereken tedbirler vardır. Tüm Tuncelili kardeşlerime, vatandaşlarıma tahriklere kapılınmaması ve bu ziyaretin veya diğer benzer ziyaretlerin de suhuletle gerçekleşmesi konusunda tavsiyede bulunuyorum. İstifa çağrısını duymamıştım. Eğer böyle bir çağrı varsa bu Sayın Bahçeli'nin haddi de değil hakkı da değil. Biz yetkiyi milletimizden alırız. Türkiye'nin her yerindeki milletimizden ve gittiğimizde de Tunceli'de olduğu gibi halkımızla kucaklaşarak, Türkiye'nin her köşesinde hem sandıktan yetki alırız hem de her ziyaretimizde halkımızla kucaklaşarak onlardan yetkiyi gönülden gönüle alırız. O bakımdan 2015 seçimlerinde de herkes yetkinin kime verildiğini bir kez daha görecek."

"Soruşturma Komisyonunun yaptığı yargı görevidir"

Başbakan Davutoğlu, dört eski bakan ile ilgili Meclis Soruşturma Komisyonu haberlerine yayın yasağı konulmasına dair soru üzerine de konuyla ilgili iki hususa dikkat çekmek istediğini belirtti. Davutoğlu, TBMM'nin soruşturma komisyonlarının yaptıklarının, bir yargı faaliyeti olduğunu vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Yargısal sürecin bir parçasıdır. Herhangi bir Meclis faaliyeti şeklinde telakki edilmemesi lazım. Yargı süreçlerinin tümünde belli bir takım, özellikle yargı sürecinin mahremiyeti konusunda ilkesel kararlar vardır. Dolayısıyla bu meselede, bu yargı sürecinde işleyen bir konu olduğu için o yargı sürecinin ilkeleri ve kuralları içinde değerlendirmek lazım. İkincisi ise şeffaflık ve yasaklara karşı tutum alma meselesi. Hükümetimiz ve bizzat ben şeffaflık konusunda yasaklara karşı herhangi bir yasak uygulaması karşısında tutumumuz açık ve net olmuştur. Hükümetlerimiz 2002'den bu yana yolsuzluklara, yasaklara ve yoksulluğa karşı mücadele ilkesi etrafında hareket etti. Bundan sonra da bu ilkeler etrafında hareket edecek. Ama bu, özellikle bu konuya istinaden söylüyorum, Soruşturma Komisyonunun yaptığı bir yargı görevidir, yargı sürecinin bir parçasıdır. Yargı süreçleri hangi kurallara tabii ise onlar da o kurallara tabidir. Bunun hükümetimizle de herhangi bir, bu karar alma sürecinin bir ilişkisi yok. Türkiye Büyük Millet Meclisi Soruşturma Komisyonunun görevini en açık bir şekilde, kurallara uygun şekilde yapması konusunda herkesin sabırla davranması faydalı olur."