İZMİR - Başbakan Ahmet Davutoğlu, gönülden gönüle konuşanlar için tercümeye ve tercümana ihtiyaç bulunmadığını belirterek, "Bütün Balkanlar ve Balkanlar'da yaşayan bütün kardeşlerimizle, soydaş akraba kardeşlerimizle gönülden gönüle anlaşırız" dedi.

Soydaş ve akraba topluluklara mensup milletvekilleriyle Başbakanlık İzmir Ofisi'nde bir araya gelen Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, parlamenterlerin geldiği ülkeleri, şehirleri sayarak zihninin Balkan turu yaptığını belirtti.

Mekanın ve bugünün özel bir gün olduğunu, 8 Ekim 1912'de Balkan Savaşları'nın başladığını, bu tarihe kadar 1355'den itibaren bütün Balkan şehirlerinin, dağlarının, nehirlerinin kenarlarında bir arada omuz omuza çok köklü kültürel uyanışı gerçekleştirdiklerini ifade eden Davutoğlu, Balkanlar'ın her bir şehrinde ortak kültürün mirasının inşa edildiğini kaydetti.

"Türkiye'nin bütün şehirleri gibi İzmir de Evlad-ı Fatihan'ın Rumeli'de, kültürümüzü, örfümüzü, ortak tarihimizi temsil eden sizler gibi değerli kardeşlerimizin şehridir" diyen Davutoğlu, "ruhumuzun şehri" dediği Saraybosna'dan her bahsettiğinde içinin kıpır kıpır olduğunu, her bir köşesini hafızasında, merhum Aliya İzzetbegoviç'ten ve onun takipçilerinin yürüttüğü onurlu mücadeleyi zihninde canlandırdığını ifade etti.

Üç sene önce Ramazan Bayramı'nda binlerce Saraybosnalıya hitap ederken buraya olan muhabbetini izah etmek için "Eğer dünyadaki bütün şehirler yok edilse, geriye sadece Saraybosna kalsa Saraybosna'dan bütün bir insanlık kültürü yeniden inşa edilirdi" dediğini, bu cümleleri tercüme edilmeden oradakilerin kendisini alkışlayıp, tekbir getirdiğini ifade eden Davutoğlu, "Tercüme edildiğinde tekrar alkışladılar. Tercümede bulunan öğrencim 'Hocam bu Boşnaklar ne zaman Türkçe öğrendi bilmiyorum' dedi. Ben de biz dilden kulağa konuşuyor olsaydık tercümeye de, tercümana da ihtiyaç olurdu. Gönülden gönüle konuşanlar için tercümeye de, tercümana da ihtiyaç yoktur. Gönülden gönüle anlaşırız biz. Onun gibi bütün Balkanlar ve Balkanlar'da yaşayan bütün kardeşlerimizle, soydaş, akraba, kardeşlerimizle biz gönülden gönüle anlaşırız" dedi.

"O dua bugün tecelli etti"
Tiran'da çok güzel bir cami daha inşa ettiklerini, dünya mirasının en güzel camilerinden biri olan Foça Alaca Camisi'nin 2005 yılında yerle bir edildiğini gördüğünü anlatan Davutoğlu, şöyle dedi:

"Geride sadece bir mihrap taşı kalmıştı. Hala o zaman çatışmaların da bazı izlerinin devamı sebebiyle, etraftaki Sırpların gözü önünde ceketimi çıkardım, mihrap taşının üzerine koydum, 2 rekat namaz kıldım ve 'Ya Rabbi, burada bu camiyi tekrar inşa etmeyi bize nasip eyle' dedim. Çünkü o Alaca Camisi, Bosna'daki ilk camilerden biriydi ve ora da UNESCO Kültür Mirası'ndaydı. Barbarlar, tam bir hunharlıkla orayı yaktılar. O dua, bugün tecelli etti. Alaca Camisini inşallah tamamlıyoruz.

Her yerde köklü geçmişimiz var. Bütün bunların içinde Gümülcine'yi, İskeçe'yi, Şahinköy'ü unutmak mümkün mü? 100 yıl önce bırakılmış şekliyle kültürünü koruyan Şahinköy. Güzel İskeçe, güzel Gümülcine. Bugün aramızda oradan da eski milletvekillerimiz var. Son seçimde milletvekili olarak seçilen soydaşlarımız, 4 milletvekili, uzun zamandan beri ilk defa bu başarıyı elde ettik, bugün Yunan parlamentosunda güvenoyu ve grup toplantıları olduğu için gelemediler ama selamlarını ilettiler."

Temelde üç hedefle bugün bir arada olduklarını kaydeden Davutoğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Birincisi, Balkan savaşlarının başlamasının yüzüncü yılı. Bütün o Balkan coğrafyasından kopup gelen kardeşlerimizi, soydaşlarımızı, akrabalarımızı İzmir’de ağırlamak ve sizlerin Türkiye ile gönül bağını daha da tahkim etmek. 

İkincisi, sizler bulunduğunuz ülkelerin halklarını temsil eden milletvekillerisiniz. Hem soydaşlarımızı, akrabalarımızı temsil ediyorsunuz, hem de ülkeyi de temsil ediyorsunuz. Bütün o yüzyılın acıları üzerinden biz, Balkanlarda her zaman barışı savunduk. Her zaman ülkelerin karşılıklı saygı içinde, kültürel çoğulculukla bünyelerinde barındırdıkları kültürel mirası korumalarını savunduk. Bosna savaşında camiler, bıraktığımız miras yerle bir edilirken hep bunu savunduk. Srebrenitsa'da, Makedonya’da, Kosova’da hep kültürel mirası korumak... Bu ülkelerle de dostluk ilişkimiz baki.

Gurur duyduğumuz Türkiye-Bosna Hersek-Sırbistan üçlü mekanizması çok önemli katkılar yaptı. Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk’la üst düzey işbirliği mekanizmaları kurdu. Bosna Hersek’le kurdu. Romanya ile ilişkilerimiz en iyi düzeyde. Kosova başbakan yardımcısıyla New York’ta beraberdim. Bütün komşu ülkelerle çok iyi ilişkiler kurduk. Sizler bu ilişkilerde köprüsünüz. Bu ilişkilerde, bizim bütün görüşmelerimizde ilk gündem maddelerinden biri sizlersiniz ve sizin kültürel mirasınız. Sizleri Türkiye ile bu ülkeler arasında bir dostluk köprüsü olarak değerlendiriyoruz. Buraya gelirken oradan bize selamlar getirdiniz. Buradan giderken de bizim selamlarımızı hem akrabalarımıza, soydaşlarımıza, hem de bulunduğunuz ülkedeki diğer parlamenterlere, hangi dinden hangi etnik kökenden olursa olsun iletiniz."

 "İnşallah bu bir gelenek oluştursun"

Üçüncü hedefin de bir geleneği başlatmak olduğunu vurgulan Davutoğlu, İzmir'de kısa süre önce açılan Başbakanlık Ofisi'nin bu buluşmayla ilk misafirlerini ağırladığını, bunun güzel bir başlangıç olmasını dilediğini ileterek şunları söyledi:

"İnşallah bu bir gelenek oluştursun. Her sene 8 Ekim’de, ama biraz soğuğa geliyor derseniz 9 Eylül’de, yani İzmir’in kurtuluş gününde ve kurtuluş günüyle birlikte bütün o Balkanları İzmir’e çeken mübadele de dahil olmak üzere 9 Eylül’de bir araya geliriz. Her sene Balkanlarda ne kadar soydaş ve akraba topluluk varsa hepsini İzmir’de toplarız. Bu da buradaki arkadaşlarımıza bizim talimatımız olur. İzmirliler size ev sahipliği yaparlar. Bu sefer siz oturuyorsunuz, gelecek sefer belki başkaları oturacak. Ama eski milletvekillerimizi de çağırırız. Dolayısıyla hem bu kültürel bağları korumak, hem bulunduğunuz ülkelerle ilişkileri en üst düzeye çıkarmak, hem de gelecek nesillere hiç bitmeyecek kardeşliğimizi aktarmak için sizleri İzmir’e davet ettik." 

Başbakan Ahmet Davutoğlu, İzmir'deki Başbakanlı Ofisi'ni uluslararası toplantıların yoğun olarak yapıldığı bir merkez haline getirmeyi düşündüklerini belirterek "Bazı yabancı misafirleri burada ağırlamayı planlıyorum, başbakanları, diğer heyetleri inşallah daha sık şekilde" dedi.