Türkiye ile AB arasındaki uzun yıllara dayanan ilişkilere değinen Grassi, AB'nin, 10 yıldır Türkiye'yi dolandırdığını, oyaladığını savundu.

Fabio Grassi, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra AB'nin, Türkiye ile bozulan ilişkilerini bir an önce düzeltme yoluna gitmesi gerektiğini ifade ederek, "AB, bir an önce Türkiye'ye karşı ciddi ve sağlıklı bir tavır almak zorunda. Özellikle darbeden sonra Türkiye ile AB arasında ilişkiler çok kötü durumda ama AB ve Türkiye bir çıkış yolu bulmak zorunda." diye konuştu.

AB'nin, Türkiye ile bozulan ilişkilerini düzeltmek için Kıbrıs seçeneğini değerlendirmesi gerektiğine dikkati çeken Grassi, Kıbrıs sorununda olumlu gelişmelerin Türkiye ile AB'yi yakınlaştıracağını kaydetti.

Grassi, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Sanırım Kıbrıs meselesi AB ve Türkiye'yi yakınlaştıracak. Ben şahsen Kıbrıs sorunuyla ilgili olumlu gelişmelerin olacağına inanıyorum. Evet, Kıbrıs'ta bir çözüm kapıda ve bu da tarafları rahatlatacak. Ondan sonra Türkiye ile AB yeniden masaya oturabilir."

"Güçlü anayasa sorunları çözecek"

Türkiye'de çözüm bekleyen birçok sorunun yeni anayasa oluşturulmaması nedeniyle tıkandığını aktaran Grassi, "7 yıldır üzerinde çalışılan anayasaya hala geçilmemiş olması çok ciddi bir sorun. Türkiye bir an önce yeni anayasasını oluşturmak zorunda. Çünkü güçlü bir anayasa, Türkiye'de kambur haline gelmiş birçok sorunu çözecektir." ifadelerini kullandı.

"Başkanlık sistemine geçilmeli"

Türkolog Fabio Grassi, Türkiye'de cumhurbaşkanını halkın seçmesinin başkanlık sistemine geçişte önemli bir etken olduğunu dile getirerek, başkanlık sistemini, "Türkiye'nin acilen çözmesi gereken diğer bir sorunu" olarak niteledi.

Grassi, "Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, halkın oyuyla seçildi. Siyasi bir sorumluluğu var. Türkiye'de şu anda sistem başkanlık sistemine uygun işliyor. Başkanlık sistemi önündeki engeller kalkmalı." yorumunu yaptı. 

 "Avrupa hasta hem de çok hasta"

Londra Diplomasi Akademisi Onursal Başkanı Prof. Joseph Mifsud ise Batı'nın FETÖ'nün darbe girişimi karşısındaki sessiz duruşunu eleştirdi.

Mifsud, "Batı, darbe karşısında bekledi. Olayın nasıl bir seyir alacağını merak ediyordu adeta. 15 Temmuz darbesi, Batı'nın 'demokrasi testi' oldu aslında. Demokrasiyi ve oy hakkını kutsayan Batı dünyası, Türkiye'de demokrasi için mücadele eden insanları ve iktidarı görmezden geldi." dedi.

Avrupa'nın kendi standartlarına uymayan ülkelere karşı tavrını "hastalıklı bir tavır" şeklinde anlatan Joseph Mifsud, şu ifadeleri kullandı:

"AB'nin darbe sonrası yorumlarına baktığımızda şunu çok rahat söyleyebiliyorum. Avrupa hasta, hem de son derece hasta. Ve biz bu son derece hasta insana aspirin veriyoruz. Aspirin ağrımızı yok etmez, hastalığımızı da iyileştirmez. Avrupa hasta. Peki neden? Çünkü, her zaman diğer ülkeleri kendi standartlarına göre yargılamaya çalışıyor. Örneğin Cumhurbaşkanı Erdoğan'a 'İslamcı', 'diktatör' demek gibi... Avrupa eğer sevmediği bir hükümet varsa ki, bu demokratik bir hükümet olsa dahi tüm silahlarını ateş alıyor."