Saygıdeğer okuyucularım sizlerle son zamanlarda fazlası ile ilgilendiğim ve bilgi edindiğim günah konusuna dair bir yazımı paylaşmak istiyorum... Öncelikle tanımını yapmak ile söze başlamak en doğru olacak... Evet...
Günah; cezayı gerektiren amel, dine aykırı iş ve Allah'ın emirlerine uymayan hareket manasına gelir.
Günah işlemek şüphesiz insanın doğuşunda vardır. Doğduğumuzdan bu yana, özellikle geleneksel toplum yapısı içerisinde, hem dinle ilişkimizi sağlamak, hem de toplumsal kuralların içimize işlemesi için değişik kanallarla anlatılan mitolojilerin başında “ilk günah ve cennetten kovulma” gelmektedir.
Kutsal Kitaplarda ezeli ve ebedi olarak tanımlanan Tanrının, aynı zamanda her şeyin yaratıcısı olduğu vurgulanır. Semavi dinlerin hepsi, nüanslar dışında aynı yaratılış mitolojisine inanırlar. Buna göre, tanrı dünyayı hiç yoktan ve altı günlük bir sürede yaratmıştır. Altıncı gün en son olarak da insanı yaratmıştır. Tevrat’ta iki yerde insan yaratılışı anlatılmaktadır. Birincisinde tanrının kendi suretinde erkek ve dişi olarak yarattığı anlatılırken İkincisinde Adem’in ve Havva’nın yaratılışı anlatılmıştır.

Sevgili okuyucularım bu konu çok detaylı olduğu için ben asıl konuya dönmek istiyorum.

Kulun işlediği günahlardan sonra, kendisini alemlerin Rabbine affettirmesinin en güzel yolu ise tevbe olmuştur. İnsan her an hata yapmaya, günah işlemeye, zaafa düşmeye açık bir nefse sahiptir. Ayrıca kendisini sürekli olarak Allah'a isyana sürüklemeye, vesvese vermeye çalışan şeytan gibi bir de düşmanı vardır. Ancak insana hatalarını telafi etmek için bir yol gösterilmiştir: Tevbe etmek...
Rabbimiz Hicr Suresi'nde "Haber ver kullarıma; şüphesiz Ben, Ben bağışlayanım, esirgeyenim." (Hicr Suresi, 49) şeklinde buyurmaktadır. Nisa Suresi'nde ise Allah'ın affediciliği şöyle bildirilmektedir:

Kim kötülük işler veya nefsine zulmedip sonra Allah'tan bağışlanma dilerse Allah'ı bağışlayıcı ve merhamet edici olarak bulur. (Nisa Suresi, 110)
İmanın şartlarıyla ilgili büyük günahlar, iman esaslarının uzantısı durumundaki yanlış ve bozuk inançlardır:
1. Allah'a şirk koşmak.
2. Falcılara, kahinlere, sihirbazlara, gaipten (gaybden) haber verdiklerini iddia edenlere inanmak ve kapılmak.
3. Dininden dönüp mürted olmak.
4. Allah' tan başkasına yemin etmek.
5. Kur'an-ı Kerim'i ezberleyip unutmak; okumasını öğrendikten sonra unutmak.
6. Dünyaya muhabbet etmek/bağlanmak.Dünya muhabbetine düşüp âhireti unutmak, dinî vazifeleri terk etmek.
7. Hz. Peygambere yalan/hilaf (gerçek dışı) söz isnad etmek, onun söylemediği bir sözü söylemek.
8. Hz. Peygamber'imiz (s.a.v.) ashabına/sahabeye dil uzatmak/kötü söz söylemek ve onlara sövmek.
9. Mukaddesata küfretmek, bunları alaya almak.
Değerli okuyucularım siz de muhakkkak bilgi sahibisiniz ve de ilgilisiniz. Daha detaylı bilgi edinmek isterseniz bu konuda kaynak olacak birçok yayıevinin kitapları da mevcut.
Asıl konuya gelmek istiyorum. Çok yakın zamanda İstanbul Tüyap’taki 35. Kitap Fuarı’nı ziyaret ettim. Evet, birçok konusunda duayen yazar-şair arkadaşım kitaplarını imzalayarak bana hediye ettiler. Standları dolaşırken bir yayınevinin standındaki kocaman bir broşür dikkatimi çekti. Standta broşürdeki kitabı hemen ilk sırada gördüm. Evet evet dikkat çekmeyecek gibi değildi. Bugünlerde bu konularda araştırma yapan bir kişi olarak bu kitap bana inanılmaz kaynak olacaktır diyerek hemen şöyle bir göz gezdirdim ve satın aldım. Kitabı okudukça aaaaa... oldum. Şimdi size kitabın adını, yazarını ve yayınevini yazıyorum. Tevrat, İncil ve Kur’an’da PEYGAMBERLERİN 200 GÜNAHI... Berfin Yayınevi’nden çıkan bu kitabın Yazarı Sırrı Ataman...

Çok değerli okuyucularım kitabın içeriğinde inanılmaz dinlere ait günahlar var akıllara durgunluk bilgi niteliğinde. Tabii ki bilgi edinmek isterseniz ulaşacağınız kaynak ismi, yazarı ve yayınevini belirtmiştim...

Sözün kısası ve satırlarıma son verirken; insanoğlunun yaradılışından bugüne kadar sadece sizler ya da bizler günahkar olmadık. Yüce yaradan affedicidir...
Hatta siz değerli okuyucularımın da bildiği Kadir Gecesi duası vardır. İşte...

"Allahümme inneke afuvvun, tuhibbu'l-afve fa'fu annî...
Türkçe meali: (Allahım! Sen affedicisin, affı seversin, beni affet") Tirmizî, Da'avât 89, (3508)
Sağlık, mutluluk ve doğruluktan şaşmadığımız yaradanın affına sığındığımız günler dileğimle...
Saygı ve sevgi ile kalınız...