SAVARONA:
Benim yazılarımı izleyenler bilirler. Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün yatı konusunda fevkalade hassasım. Bu konuda birçok yazılar yazdım. TBMM’deyken Kültür Bakanı ile görüştüm. En son yazdığım bir yazıda, Sn. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e hitap ettim ve Savarona’ya sahip çıkmasını istedim. 
Değerli Arkadaşım Sn. Gül, büyük bir hassasiyetle konunun önemine binaen talimat verdi ve o tarihlerdeki Başbakan Sn. Erdoğan ve Kültür Bakanı’nın delaletleri ile Savarona İşadamı Kahraman Sadıkoğlu’ndan alınarak, devlete, devlet büyüklerine ve özel konuklara ağırlama görevi ile tahsis edildi. Bakım ve tefrişi yeniden yapıldı. 
Bu vesile ile şu hususu ifade edeyim, 1980 öncesi terör olayları neticesinde Marmara, Ege gemileri gibi Savarona’da yakılmış ve tahrip edilerek bir köşede akıbetini beklemeye başlamıştı. Belki de bazı vicdansızlar Savarona’yı jilet yapacaklardı. İşte bu sırada, işadamı Sn. Sadıkoğlu çıkmış ve gemiyi alarak, aslına uygun biçimde yeniden restore etmiş ve milyonlarca dolar harcamıştır. Neticede Savarona’yı kurtarmıştır. Ancak, bir işadamının bu gemiyi uzun süre elinde tutması, masraf yapması rasyonel değildi. Ayrıca, Atatürk’ün emanetinden de para kazanmak etik olmazdı. Bu nedenle Savarona yüce bir emanet olarak, Türk Devletine tevdi edilmiştir. 
Son olarak Cumhurbaşkanı Sn. Erdoğan Türkmenistan Devlet Başkanını, İstanbul’da Savarona yatında ağırlamıştır. Bu vesile ile kendilerine teşekkür ediyorum. Savarona’da bu tür ağırlama ve toplantıların devam etmesini temenni ediyorum. 
MÜZAYEDELER: 
Müzayedeleri hiçbir zaman anlamadım ve desteklemedim. Zaman zaman yapıldığına şahit oluyorum. Tarihi eserler, haraç mezat satılıyor. Kim daha çok para verirse, bu eserlere sahip oluyor ve evine götürüyor. Oysa satılan parçalara bakıyorum, Bizans, Roma ve en önemlisi Osmanlı Türk İmparatorluğu dönemine ait bize miras kalan nadide eserler. Bunların paralı, nüfuslu kişilerin şahsi malları olmalarını anlamıyorum. Bu tarihi eserler toplumun malı olmalıdır. Bu eserler Türk milletinin ortak değerleri olarak müzayedelerde değil, müzelerde tüm halkın görüşüne açık olmalıdır. Tablolar, resimler, kılıçlar, vazolar, Çini sobalar, biblolar, mücevherler vesaire vesaire bana göre Kültür Bakanlığı tarafından toplanmalı, gerekirse satın alınmalı ve yukarıda ifade ettiğim gibi müzelerde sergilenmelidir.