Futbolcusu, teknik adamı, yöneticisi, başkanı kazanılan maçlardan sonra güler yüzlerle kameralar karşısında methiye düzmeye bayılıyorlar. Kaybedilen maçlardan sonra ise, hakeme ve medyaya ver ayarı…
Oh be, ne güzel iş vallahi. Kazandın mı kerameti senden, kaybettin mi at başkasının önüne…
Tüm bunları neden yazıyorum biliyor musunuz? Her yönüyle çok sevip beğendiğim, Şenol Güneş hocanın Lig TV’ye ve Maraton programına atfen söylediği laflar bana bunları yazdıran etken oldu.
Şansal Büyüka’nın sunup, Tümer Metin ve Metin Tekin’in yorumculuk yaptığı programa salladı Şenol hoca. Neymiş efendim, Beşiktaş Gençlerbirliği maçında Lig TV Beşiktaş aleyhine olan pozisyonları gösterirken, nedense Siyah Beyazlı takımın lehine olanları göstermiyormuş.
Özür dileyerek, bu fikrin ‘deli saçması’ olduğunu söylemek zorundayım. Çünkü, aynı insanlardan yani Lig TV program ekibinden Galatasaray ve Fenerbahçe de hoşnut değil. Hemen hemen aynı gerekçelerle onlar da ekibin kendilerine düşman olduğu görüşünde. Yani ne İsa’ya, ne de Musa’ya yaranamamış durumdalar. Doğrusunu söylemek gerekirse, kimseye yaranmak gibi bir misyonları da yok aslında. Şansal Büyüka gibi mesleğin duayenleri arasındaki bir isim için, bu söylemlerin çok fazla önemli olmaması gerek diye düşünüyorum.
Yalnızca bu mu? Tabi ki değil, bir de ayarı kaçmış hakem eleştirilerinden geçilmiyor. Tek tek detaylarına inmek istemiyorum. Ancak gerçekten ölçüsü ve amacı olmayan eleştiriler yapılıyor. Kaldı ki bu eleştirileri yapanlarda sanırım hafıza sorunu var. Çünkü, o eleştirdikleri hakemler bir şekilde, ‘kıyak’ yapmakla suçlandıkları takımları, kelimenin tam karşılığı ‘yakmış’ da isimler. Yani tam bir kısır döngü…
Bu arada, dikkatlerden kaçmayan bir önemli tespitin de altını çizmek gerek. Bakın bu tür kısır tartışmalar genellikle görüntü yayınlamayan kanallarda oluyor. Bir başka deyişle, ağırlıklı olarak, ‘geyik muhabbeti’ yapılan programlarda oluyor bu işler.
İlginçtir, futbol yorumculuğu yapma şansını, eski bir hakem olmaları nedeniyle elde etmiş isimlerin bile farklı düşünceler içindeler. Bir hakem eskisinin, “Penaltı” dediğine, bir diğeri, “Hayır penaltı değil” diyebiliyor. Birisi için, kesinlikle kart gösterilmesi gereken durum, bir diğerinin kriterlerine göre kartla uzak yakın ilgisi olmayan gerek duyulmayan bir pozisyon olarak değerlendiriliyor.
Anlayacağınız, hakem kökenli futbol yorumcularının bile fikir birliği sağlayamadığı pozisyonlar için hakemleri asıyoruz. Ondan sonra da, “Türk futbolu neden daha ileri gitmiyor” diye de ahkam kesiyoruz…
Kalın sağlıcakla.