“Siz hiç özlediniz mi?” diye sorsam çoğunuzun cevabı aynı olur herhalde: ‘’ Özlemeyen insan olur mu hiç? ‘’ Bu konuşma kiminizin yarasına tuz basacak, kiminizin hayatına bir tutam da olsa farkındalık katacak… Belki de umurunda olmayacak bazılarının. Duygularını silmiş ve geri dönüşüm kutusunu boşaltmış insanların…

Ben ise fısıldayacağım yüreğimdekileri yüreğinize...  Özlem… Sevgi ve güvenin arasına sıkışıp kalmış o acı duygu. İnsanı günden güne kemirir, çürütür. Zordur katlanması. Her yürek taşıyamaz, kaldıramaz yükünü, ağır gelir... O yüzden her insanın harcı değildir ayrılık, hasret, özlemek. Sizce de öyle değil mi? Şu ana kadar söylediklerimden eminim ki çoğunuzun kafasından sevgiliye özlem geçti. Yanılıyorsunuz.

Ben ‘’GÜVENİ’’ özlüyorum! Gözüm kapalı güvenmeyi! Tanıdığım, güvendiğim insanların maskelerinin düştüğünde aslında gerçek olmadıklarını görmek istemiyorum. Arık hepimiz şüpheyle yaklaşmıyor muyuz insanlara? ‘’Acaba beni üzer mi? Bana yalan söyler mi? Acaba gerçekten göründüğü gibi mi? ‘’ diye. Korkar olduk dost olmaya, dost kalmaya…

Can dostum, kardeşim dediğiniz, adına ‘’DOSTUM’’ diye şarkılar yazdığınız milyonların dilinde pelesenk olan, herkesin hayran kaldığı ve çeyrek asırdır dost kalabildiğiniz, asla bu dostluğa yanlış yapmaz, kıyamaz dediğiniz, sizi tek anlayan kişinin o olduğuna yürekten inandığınız insanın size hayal kırıklığı yaşatması. Bizi kimse ayıramaz, koparamaz dediğiniz.  İyi ve kötü gününde hep yanında olduğunuz, güvenip, değer verdiğiniz. Hatta telefonda sesi iyi gelmiyor diye, bir an bile tereddüt etmeden kilometrelerce yolu aşarak ona koşup Can yoldaşı olmaya gittiğiniz, belki de ‘’Cennetliktir’’ diye o kadar emin olduğunuz ve canınız kadar sevdiğiniz Can dostunuz, onun iyiliğini istediğiniz, doğruyu söylediğiniz, yapmacık olmadığınız için sizi yeni tanıdığı birileri için satarsa yıkılırsınız.

Peki, ne yapacağız? Şimdi bunu soruyorsunuzdur bana. ‘’İnsanları nasıl değiştirebiliriz? ‘’ Ya da ‘’ Hangi birini değiştirebiliriz?’’ İşte sorun tam da burada. İnsanlar, insanlar, insanlar.!

 Hep ‘’BAŞKALARI.’’  Başkalarını değiştirmeyi düşünüyoruz. Sorunu başkalarında buluyoruz. Bu yüzdendir belki bunun hıncını başkalarından alıyoruz. Belki de intikam duygusunu tam da burada tadıyoruz. Ne olur kendimizi değiştirmeyi düşünsek. Biz sanıyoruz ki, kendimiz sütten çıkmış ak kaşığız. Sanıyoruz ki, hiç güven kaybetmiyoruz. Kalp kırmıyoruz. Yanılıyoruz. Biz de kalp kırıyoruz. İşte tam da burada güven kaybediyoruz. ‘’ İnsanların bize açtığı yüreğe çalım atarak. ‘’ Güven denilince akla sadece ‘’ ihanet, yalan, aldatma’’ geliyor. Oysa en büyük güven değil midir insanın tüm içtenliği ile kalbini açtığı dostluğu? İnsan samimiyetine güvendiği insana yaslamaz mı sırtını? Artık kendine gel! Kırma kimseyi ki kırmasınlar seni…

Ne demiş Mevlana: ‘’ İnsanlar başkalarının kusurlarını görmek hususunda keskin gözlere sahip kartallara benzerler. Kendi kusurlarını görmekte ise başını kuma gömen deve kuşuna…

Hasret Dilek DELİER

DOSTUM

Bir şarkı yazmak istedim, içinde dostluk olsun
Birden sen geldin aklıma, can dostum
Bu şarkıda seni ne çok özlediğimi
Anlatmak istedim sana bir kere olsun
Bir sen kaldın bana, sakın bırakma
Al yollarına hisset yanında
Dostum, dostum, dostum, can dostum

Burada her şey sahte dostum gülümsemeler bile
Burda her şey sahte dostum sevmeler bile

Şimdi yanımda olamasan da
Seni yaşamamı engelleyemez hiçbir şey asla
Şu anda çok uzakta olsan da
Sen aslında benimlesin yanı başımda
Sarıl yine bana al yollarına
Hisset yanında ağla gözyaşımda
Dostum, dostum, dostum, can dostum

Burda her şey sahte dostum gülümsemeler bile
Burda her şey sahte dostum sevmeler bile