Geçtiğimiz hafta kaleme  aldığım "Doktor Civanım" isimli yazıma bir arkadaşım şöyle bir yorum yapmıştı. 

Türkiye'de hastane problemi yok.

Asık suratlı doktor problemi var.

Hastaya açıklama yapmaktan aciz,

Soru sormaya korkulan.

Hastayı tersleyen.

Adam yerine koymayan doktor var.

Doktorlarımızı eleştirmeyi azıcık abarttık mı, ne dersiniz?

O zaman bu hafta şöyle bir şey yapalım.

Olaylara bir de doktorların gözüyle bakalım ve azıcıkta kendimizde hata arayalım. 

Olur mu? Olur, olur!

Hadi bakalım!

Öncelikle şuraya genel hasta profilimizi çizelim.

Ben dahil bir çok hasta,

Kesinlikle hasta olduğunu kabul etmez. 

Geçiştirir.

Direnir.

Nane-limondan başlar. 

Her türlü yöntemi dener.

Komşunun kullanmadığı.

Başkasına iyi gelen, ya da eskiden kalan. "koca karı" ilaçlarına başvurur.

Ağrıları dayanılmaz hale gelir.

Sıra beklemek istemez. 

Mesainin bitmesini bekler. 

Gece acile gider.

İşlemi kısa sürsün.

Bir iğne, iki ilaç.

Ya da bir serum ile kurtulmak ister. 

Doktor bakar. İlgilenir. 

Hasta memnuniyetsiz. 

Kaçırdığı zamanın acısını doktordan çıkarır.

Sağlık görevlisinden çıkarır. 

Hastane çalışanına posta koyar. 

Hasta yakını da öyle.

Yüksek sesle konuşur. Yetmez saldırır. 

Örnekleri çok.

Buradan bakalım doktorlara.

Çürük elmaları bir kenara bırakalım. 

Tüm çabaya, emeğe, fedakarlığa karşı bunları hak etmiyorlar.

Diyelim ki çürük elmaya rastladınız. 

Onun da yasal yolu var. 

Şimdi de asık suratlı doktor meselesini ele alalım.

Hastaların düşüncesi.

Doktor ayırımcılık yapıyor.

İşine gelene cevap veriyor. 

Yanlış!

Peki gerçekte ne oluyor?

Hastamız var. Haklı  olarak endişeliyiz.

Doktor'un önünü kesip soruyoruz.

Hastanın durumu nasıl?

Elimden geleni yaptım. 

Düzelecek mi?

Ben görevimi yaptım. Diğer doktorlara teslim ettim.

Cevaplar bizi tatmin etmiyor. 

Biz  duygusalız. İllaki soruyoruz.

Hatta aynı soruyu birkaç defa soruyoruz. 

Ne soracağımızı bilmiyoruz. 

Gereksiz sorularla doktor'un üç veya beş  dakikasını çalıyoruz. 

Öncesinde Birkaç akraba gidiyor. Onlarda aynı soruları soruyor. Herkes birbirinden habersiz.Onlara da birer dakika ayırsa. On dakika. Bu doktorun bir hastaya  ayıracak kaç dakikası var? Kimin umurunda Bize vakit ayırsın yeter. 

Başka doktor geliyor. 

Hastaya bakıyor. Kısa ve öz şekilde  durumu anlatıyor. Biz kalabalık oluyoruz. Arada saçma sorular soruyoruz. Ne anlattığını anlamıyoruz. 

Yeniden anlatıyor. Sonra gidiyor. 

Durumu ikinci kez anlattı ya, bunu gözümüz tutuyor. Onun servisindeki herkes  arkasından konuşuyor. 

Çok iyi doktor. 

Biz doktorlara bu şekilde not veririz. 

Mesleki bilgileri konusunda en ufak bir fikrimiz yok. Çünkü o bilgiler bizde yok. 

Bize nasıl davrandıysa, o kadar iyi doktor. 

Çok uzattım yine. Hemen toparlayayım. 

Evet  ülkemizde hastane problemi var. Ve evet Doktor sayısı yetersizliğide var. Bir de hasta ve hasta yakını problemi var. 

Soğuk algınlığını zatürreye kadar götüren. Hastaneye bir kapıdan girip, öbür kapıdan çıkmak isteyen hasta. 

Evde anasına, babasına bakmayan  ama hastaneye düşünce  doktora saldıran  hasta yakını var. 

Velhasıl Kelam. Her iki tarafta kendince haklı diyor ve bu konuyu burada kapatıyorum. 

Allah kimseyi hastaneye düşürmesin.

Eksikliğini de göstermesin.

Kalın sağlıcakla.