Gelincik tarlaları dünya üzerinde bir insanın görebileceği muhteşem ve eşsiz güzellikteki belki de en güzel manzaralardan biridir... Gözlerinizi kapatırsınız… Rüzgar’ı yüzünüzde, saçlarınızda hissedersiniz…Nefesinizi tutarak dalgalanan gelinciklerin dansını izlersiniz… Bu anda yaşadığınız duyguyu kelimelerle tarif etmek zordur. Hayranlık, efsunlanma ile karışık duygular arasında böylesi bir güzellikten gözlerinizi ayıramazsınız…
Bir rüyadır gelincik tarlalarını izlemek. Sadece uzaktan bakmak değil, içinde olmak istersiniz. Kırmızının kainatta daha güzel, daha kusursuz daha cezbedici başka hiçbir tonu yoktur.
Bahar sonu, yaz başı gibi zamanlarda beklemediğiniz bir anda karşınıza çıkıverir. Tabiatın mağrur, narin, gururlu kızıdır. Gelincikleri dalından koparıp  veremezsin sevdiğine keza bu bir cinayet olur. Çünkü yaprakları dağılır ve kopar o vakit gelinciğin. Sahip olamazsın ona. Köklerinden ayırıp, saksıda yetiştirebileceğin bir  çiçek değildir. Onu sevdiğine hediye edemezsin ancak sevdiğinle el ele verip onları seyre dalabilir ve o anda o tarlaları izlemekten başka hiçbir şeyi aklına getiremezsin… Bir Mayıs sonu kuş uçmaz kervan geçmez bir dağ yolunda ilerlerken uzaktan çağırır seni gelinciklerin nazlı dansı…
Doğanın en sert Rüzgarlarına dayanır gelincik tarlaları asidirler, zayıf ve kırılgan görünürler ancak çok kuvvetlidirler. Masumiyetin timsali en sevdiğim çiçektir. Gururludur gelincikler. Hoyratça koparırsan onu sana güzelliğini göstermez can verirler. Toprağına sadıktır gelincik. Ondan ayrı yaşayamaz ona ihanet etmez. Sahip olamaz hiçbir şey ona, toprağından başka… 
Gelinciklerle ilgili olarak birçok efsane anlatılır. Britanyalılara göre; Çiçeğin kırmızı taç yaprakları savaş alanında dökülen kanı; ortadaki sarı ve siyah bölümü ise savaşın kötülüğünü ve üzüntüyü simgeler. Çiçeğin  sapının yeşili insanların ülkelerini özgür kılmak için can verdiği savaş alanlarını ve ormanları; sapın kendisi ise şehitlerin cesaretini anlatmaktadır. Gelincikler "yaşam ve bağımsızlık" veya "bağımsız yaşamak" demektir. 1. Dünya Savaşı sırasında Gelibolu yarımadasındaki binlerce ölümün hemen ardından Gelibolu yarımadası gelincik tarlasına dönmüştür. Buralarda gelincik çiçeklerine Kan Çiçekleri derler. 
Çünkü denilen odur ki "Açan her bir gelincik, kan çiçeğidir’’. Şehit askerlerimizin her biri gelincik olmuştur…
Ruhları şad olsun! 
7 Ağustos Pazar günü İstanbul Yeni kapıda düzenlenen Demokrasi ve Şehitler Mitingine diğer kentlerimizin meydanlarından da destek geldi.
Milyonların kalbi İstanbul Yenikapı da attı.
Tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları ve siyasi arenanın baş aktörleri Cumhurbaşkanıyla, Başbakanıyla, Genel kurmay başkanıyla, ana muhalefet partisi liderleri sayın Bahçeli ve Sayın Kılıçdaroğlunun da  katılımıyla , başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ve Azerbaycan olmak üzere tüm kardeş ülkelerinde verdiği destekle, Türkiye dünyaya birlik, beraberlik, cesaret, inanç ve dünya demokrasi tarihinde emsali çok az görülebilecek bir beraberliğin örneğini gösterdi. Türk bayraklarının dalgalandığı meydanlarda tüm dünyaya adeta tabiatın kusursuz güzelliği olan Gelincik tarlalarının  görsel şölenini sunuldu… Pazar günü Yenikapı’da alabildiğine uzanan Gelincik tarlaları gibi toprağına bağlı, gururlu, eşsiz efsunlu, büyüleyici bir güzellik yaşandı… 
Bir ülke düşünün ki; Bir gece Büyük Millet Meclisi bombalanıyor.
O gece halk ölümü göze alarak tanka, topa, tüfeğe meydan okuyor. Olası bir facianın, iç savaşın, rejim değişikliğinin eşiğinden dönülüyor. Halk meydanları ele geçiriyor, tüm liderler, sivil toplum örgütleri, her dinden, farklı görüşten cemiyetlere mensup tüm insanlar kitleler halinde  tek bir amaç için ortak bir düşüncede buluşuyor.
“Darbeye Hayır!”
Demokratik, bağımsız, parlamenter sistemin, milletin iradesinin egemen olduğu ve Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyetin devamı için, Barış için, gelecek için… Ancak dış devletlerin liderlerince hala tam bir destek ve yeterince karşılık  bulmuş değil maalesef ; Ne 15 Temmuz vakası, ne de; 7 Ağustos tarihi mitingi. Çünkü öylesine güzel ki gelincik tarlaları, öylesine farklı ve öylesine güçlü ki; destek olmak ve  görmek istemiyorlar sanıyorum…
 Anladığım bir şey var ki; Biz, bu ülkenin ikliminde yetişmiş, havasını solumuş, suyunu içmiş, “Çılgın Türkler’’ kimselere benzemiyoruz. Sanırım bizim en büyük gücümüz de bu. Vatan için sınır tanımayan çılgınlıklar yapabiliyoruz ve onun varlığını tehdit altında gördüğümüz anlarda tanımlanamaz anlaşılamaz birlik olma duygumuzla çok şaşırtıyoruz… “Birlikte gerçekten çok güzeliz Türkiye’’…O kadar benzersiz ve o kadar gurur verici bir tabloydu ki o güzel gelincik tarlaları; insan zihniyle üretilmiş her kelime ,her cümle, her şiir o güzelliği betimlemekte yetersiz kalacaktır….
Edip Cansever’in; Gelinciklerinden birkaç dizeyle haftaya görüşünceye değin,
Sevgi ve sağlıkla…
“gerçekte bir sevinç, bir mutluluk yok değildir yüreklerimizde
sevgiler umutlar yok değildir
öyleyse neden çabuk küseriz birbirimize
çabuk öfkeleniriz
durup, durup böyle hüzünlenmemiz neden
anlamıyoruz da ondan mı yoksa
bir bütün olduğunu mutluluğun
umudun bir bütün olduğunu
seziyor muyuz yalnızca
baktıkça gelincik tarlalarına uzaktan
öyle bir arada güzel
yaşamanın lezzetini….