Yaşadıklarımız, geri de bıraktıklarımız ve yaşıyor olduklarımız, hepsi alamet, tümü yaşamsal gerçeklerimiz. Kıyamet ise ilahi dinlerde ki bir son tanımı. Alamet ve kıyamet kavramları üzerine fazlaca söz etmem, ayrıntılı bilgi için bilgi kaynakları olabildiğince fazla, okumak gerek. Yaşadığımız alamet, sonun da kıyamet ise “KINAMA” nedir ? İnsan kendi doğru ve uygulamaları harici her olup biteni kınayıp kenara mı çekilmeli. Bir olay ya da uygulamayı “KINAMAK” için, tüm dünya insanlarının hemfikir olduğu “adap-ı mahşaret” kurallarına mı bakmalı.
 
Son çeyrek yüzyıl da, iletişim kurma hallerimizde bir gelişme, çeşitlilik ve eklenmeler oldu, farkındasınızdır. İletişim kurmada ki verimlilik ve yeterlilik hallerimiz tartışmaya açık olsa dahi, imkan ve olasılıklar olabildiğince artmıştır. Bireysel algımız da güçlenmeyi artırabilirsek deneyim elde etmek için bireysel zarar ve kayıplara uğramadan dahi yaşanmışlıklardan kendi payımızı çıkartabilir, dersimizi alırız. Böylesi güzel olasılıkları görmek ve algılamak yerine, kendimce saptadığım bir yanılgı halini, yanlış yansımaları dillendirme, kaleme dökme gayretindeyim. “KINAMA” hepimizin kendi doğrularına ters ve aykırı bulduğu her durum için kınama yapması, ayıplaması, yanlış bulması ne kadar doğru. Her insanın yaratılışından itibaren en, boy, kilo ve görsellik durumları belirgindir. Kişinin dünyaya gözleri açmasıyla birlikte ailesi, coğrafyası, akrabasal bağları, sosyal ve ekonomik hali de belirgindir. Kişi belirli bir yaşa ulaşıp hayat sorumluluklarından pay alıncaya dek belirgin şartları kabul etmek zorundadır. İlerleyen yaşların da hayatın içine müdahil olması ile bazı şartları değiştirme mücadelesi için de olabilir ya da hiç değiştirme mücadelesine girmeden hayatını olduğu şartlarıyla yaşar gider.
 
Genel ve en yukarıdan yaptığım tanım ve açıklamaları daha anlaşılabilir hale getirmek isterim. Kişi su bulmakta zorlandığı bir coğrafya da dünyaya gelmiş ise susuzluk çeken insanı kınama şansı hiçbir insan da olmamalı. Kişi zengin bir ülke de ve optimum seviyenin çok üzerin de olan zengin bir ailenin çocuğu olarak var edilmişse, yine zenginliği ve pozitif sahip olduğu güç ve imkanlarla kınanmamalı.
Kınama insanların bir başka insan için kanun, kural ve etik dışılık hallerin de başvurulacak bir yöntem olmalı. Kınama sistem koyucuların ve sistem işleticilerin de başvurabileceği bir yöntem değildir. Kınama insanın diğer bir insana, ahlak dışı, kanun ve kuralları belirlenmemiş durum ve haller de, kişinin fiziki saldırı ve benzeri yöntemler yerine hayata sundukları bir ayıplama şeklidir. Kınama büyükten küçüğe olmaz, uygulanmaz, etik sayılmaz. Kınamanın makul şekli kural dışı tutum ve davranışlar halin de, kanun ve prosedürlerle belirlenmemiş haller de kullanılan bir yöntemdir. Ülkemde hayvan hakları yoktur, sahibi olduğu hayvana tasmasını bağlamış, sürükleme halinde olanı kınayabilirsiniz. Kanun dışılık, kural tanımazlık durumu ile kınama uygulamaları iç içe akıl ve bilgi ile belirginleştirilip, net hale getirilebilir. Kaza kınanmaz, tedbirsizlik kınanır, hastalık kınanmaz, sunulan önlem ve uygulamaları hayatına almayan ve destek olmayanlar kınanır. Deprem mağdurları kınanmaz, önleyici tedbirlere başvurmayan kurul ve kurumlar kınanır. Televizyon yayınları, gazete haberleri, dergi yazıları, ajans son dakika bilgileri kınanmaz, prim veren, var olmaları için görmezden gelen “bu kadardan bir şey olmaz” diyen zihniyet kınanır. Sonunun kıyamet olduğuna inandığımız hayatımız da, yaşamımız için de ki alametleri, var olan her durumu kaynak ve sebepleri ile görmeye ve değerlendirmeye başlar isek, doğru olanı keşfetme yolundayız demektir.