BG Komutanı:

• Sizi çok iyi anlıyorum. Sara o yılbaşı balosundan sonra sizden hiç bahsetmedi ama onun size karşı olan duygularını, Genel Komutan dâhil hepimiz anlamıştık. Temennim bir an önce kavuşup, sonsuza değin mutlu olmanızdır.

Sarp:

• Size sarılabilir miyim komutan? Dedikten sonra ona minnetle sarıldı.

Sizin bu iyiliğinizi hiç unutmayacağım, sağ olun… Diyerek hazır ola geçti, ona yürekten bir selam verdi. Yaşadığı bu an; onun yeniden hayata dönüşünün ilk günüydü…

Adeta uçarak, koşar adımlarla Metin’in yanına geldiğinde sevinçle onun boynuna sarıldı. Öylesine mutluydu ki:

‘’Metin kardeşim, Metiiinnnn onun nerede olduğunu öğrendim. Bir de mektup yazmış bak işte mutluluğum buradaaa’’ diye bir taraftan bağırıyor, Bir taraftan da Metin’e sarılmış onu fırıldak gibi havada çeviriyordu. Süklüm püklüm Sarp gitmiş, o dev adam yeniden geri gelmişti.

Metin soluk soluğa kalan Sarp’ın elinden güçlükle kurtulmuş; ‘’Dur be komutan anlatsana neler oldu içeride’’ diyebilmişti.

Sarp, bir solukta BG komutanının yanında yaşadığı her şeyi anlattı. Sara’nın Cenevre’de BM karargâhında olduğunu öğrendiğini, elinde sımsıkı tuttuğu mektubu da göstererek; ‘’bak ondan haber de var’’ dedi.

Metin; ‘’Vay be komutanım! Bu nasıl bir şey böyle? Sanki burada sana ait olan ne varsa, senin buraya gelmeni istedi! Ben böyle bir şey ne duydum ne de gördüm? Sevginin, gerçek aşkın gücü budur işte’’ diyerek Sarp’ı kutladı.

Sarp:

• Haydi, bakalım kardeşim, şimdi ver elini Girne. Yaşadığım bu güzel haberleri birlikte kutlayacağız. Bu gece rakı-balık tüm mezeler benden…

Girne’ye doğru hareket ettiler…

Sarp, Sara’nın yazdığı mektubu bir türlü açamıyor, mektubu kalbinin üstüne koymuş, elinde öylece sımsıkı tutuyordu…

Metin; ‘’Mektubunu okumayacak mısın komutanım? Diye sorduğunda ona cevaben; ‘’Şimdi değil Metin, şimdi değil, gece yarısı olduğunda’’ diyebilmişti!

Girne’ye geldiklerinde gün batmış,  güneşin son ışıltıları, kızıl bir renge bürünmüştü. Ama özellikle Girne Yat Limanını çevreleyen kale surlarının denize yansımaları, limanda salınan teknelerin denize düşen gölgeleriyle bütünleşmiş, limanda yaşanan nice aşklara örtü olmuş gibiydi.

Sarp ile Sara’nın aşkı da bu aşklardan birisi, belki de en büyüğü idi. Ama bu aşk burada Girne yat limanında gecenin gölgesinde kalmamalı, sonsuza değin dolu, dizgin yaşanmalıydı.Sarp, bir kez daha yemin etti. Sara’sını mutlaka bulacak, kalan ömrünü onunla geçirecekti. Limanda oynaşan yakamozlar, Sarp’ı onaylarcasına ışıldadılar. Gecenin pırıltısı yüreğine düşmüş, içi ferahlamıştı. Allah’a şükretti. Sara’sını görmese de ondan gelen bir haber vardı…

O gece Metin’le Sarp; son bir kez daha yemek yediler. Arkalarında bıraktıkları onca yaşanmışlığı, dostluğu, kardeşliği konuştular.

Son kadehlerini tokuşturduklarında, gece sona ermiş günün ilk ışıkları yeniden geri gelmişti.

‘’Yaşanan her ne varsa helal olsun. Kan kardeşliğimizin şerefine’’ dediler. En kısa zamanda tekrar görüşmek üzere yemin ederek, birbirlerine sıkı, sıkı sarılıp veda ettiler… Zaman çok çabuk geçmiş, Sarp’ın Kıbrıs’tan ayrılacağı gün gelip çatmıştı! Bu sabah 07.30 da Ankara’ya kalkacak uçak ile yeni görev yerine hareket edecekti…   Sarp, erkenden geldiği Lefkoşa-Ercan havaalanından ayrılmadan önce son bir kez daha çevresine baktı!

Bu adada yaşadıklarını ömrü boyunca hatırlayacak, hiç unutmayacaktı. Şimdi önünde yepyeni bir yol vardı. Bu yolun sonunda Sara’sına kavuşabilecek miydi? Ya da bu yolun sonu hiç mi gelmeyecekti?Cebinden gece yarısı okuduğu Sara’nın mektubu çıkardı. Mektubun her satırını ezberlemiş, belleğine kazımıştı. Son satırlarını bir kez daha okudu:

“Seni ömrümce bekleyeceğim Sarp’ım. Biliyorum ki, bir gün yine kavuşacağız. Belki bu dünyada belki de öbür dünyada. Ama bil ki sadece seni sevdim, ömrüm yettiği sürece seni seveceğim aşkım.’’  Sarp; ‘’Ben de seni ömrümce bekleyeceğim, yalnızca seni seveceğim aşkım’’ diye mırıldandı…

Bu esnada Sarp’ı Türkiye’ye götürecek uçağın hareket saati gelmiş, yolcuların uçağa binmeleri için son anons da yapılmıştı.

Sarp, aklında biriken yüzlerce soru, yüreğinde giderek büyüyen ayrılık acısıyla birlikte uçağın merdivenlerinden ağır, ağır çıktı. Yerine oturdu.

Yan gözle yanındaki boş koltuğa baktı! Bu koltukta canından çok sevdiği Sara’nın olmasını öylesine çok isterdi ki…

Devamı yarın