Yanlış Suriye Politikaları sonucu her yer Suriyeli doldu. Anlayamadığım nokta şu, bir zamanlar bu İktidar mensupları Esad’la aile toplantıları, düğünler, birlikte tatil yaparlar, ortak Bakanlar Kurulu toplanır, netice itibariyle can ciğer kuzu sarması iken, ne oldu da böyle birden bire düşman oldular. Hani diyeceğim Suriye’de ve dünyanın başka yerlerinde bunlar demokratik rejimin ve hürriyetlerin savunucusu oldular. Daha doğru dürüst demokratik rejim ve özgürlükler ve de basın hürriyeti, düşündüklerini ifade etmek hürriyeti Türkiye’de mevcut değil, nerde kaldı ki başka yerlerde demokrasi havariliğine soyunuyorsun!
Suriye’den gelen 2 milyona yakın insanlar aç, susuz, yalın ayak, kucaklarında çocuklar yollarda arabalara hücum edip, dileniyorlar… Para vermeyen arabaları vuruyorlar. Bu perişan insanları gördükçe, insanlık adına utanıyorum. Ben utanıyorum da, acaba onları bu hale getirenler utanıyor mu? Sadece konu Suriyeli dilencilerde değil. Yollarda, ellerinde fırça zorla araba camlarını silmek isteyen, uyuşturucu madde bağımlısı, her an suç işlemeye hazır yaratıklar var. Dünyanın hiçbir yerinde caddelerde, yollarda dilencileri veya onu bunu satanları göremezsiniz. Yeni İstanbul Valisi bu işlerle uğraşmalıdır, önlemelidir, sadece bize değil, turistlere de ayıp olmaktadır.
Kadıköy’de Uzun Çayır diye bir yer var. Boğaziçi Köprüsünden gelen yolun iki tarafı neredeyse 3 aydır kapalıdır. Tek şerit veriliyor. Aslında orada bir problem yoktu, yandaş müteahhitleri zengin etmek ve rant sağlamak için bu işin icat edildiğini sanıyorum. İnşaat bir türlü bitmiyor. Onlarca Suriyeli dilenci dileniyor. Aynı şekilde, Kartal sahil yolunda yıllardır hiçbir gücün kaldıramadığı kumcuların önünde bitmek bilmeyen başka bir yol inşaatı trafiği felç ediyor. Ne yaptıkları da belli değil. Tamam! Eğer yol inşaatına ihtiyaç varsa alternatif yolları önce sağlarsın, trafiği engellemezsin ve bu inşaatları yaparsın. Şimdi birileri çıkmış Kanal İstanbul’u tekrar yapacağım, diyor. Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Aksaray, A330 Özel Donanımlı Cumhurbaşkanı Uçağı ve kendisi adına yapıldığı ifade edilen Çamlıca’daki Caminin maliyeti bu ülkeye 1 milyar doları buluyor. Buna Kanal İstanbul’u da katarsanız en az 4 milyar dolardır. Türkiye’de yeni rantabilitesi yüksek, katma değer yaratan, ileri teknoloji getiren istihdam sağlayan, verimli yatırımlara ihtiyaç varken, milletin kesesinden bu harcamalar israftır.
İstanbul’da insanlar bir yerden bir yere 2-3 saatte gidiyorlar. İstanbul’da 30 Mart yerel seçimlerinden bu yana trafiği ve ulaşımı rahatlatmak için, taş üzerine taş konulmadı. Ülkenin okula, sağlık tesislerine, sosyal hizmet ve sosyal güvenliğe, Doğu ve Güney Doğu’da iş ve aş yaratacak yatırımlara ihtiyacı varken, bu israf niye? Siz 65 yaşını geçmiş, muhtaç vatandaşlara devlet tarafından verilen aylığın ne kadar komik ölçülerde kaldığını biliyor musunuz? Eski bir Milletvekili olarak mahalle halkının bana ilettiği bir hususu daha ilgililerin gündemine getirmek isterim.
Selamiçeşme’de, Meteoroloji Bahçesinin yeşillikleri mahvedildi ve buraya her biri 50 katlı, 4 adet iğrenç beton yığını dikildi. Bu tahribattan kurtarılan alana Kadıköy Belediyesi güzel bir demokrasi parkı yaptı. (Ben bu parkın adının Erdal İnönü Parkı olmasını önermiştim) Bu parkın arkasında ufak bir park yeri daha vardır. Halk buraya da bina yapılmasından endişelidir. İlgililerden rica ediyorum, buranın da yeni parka katılması ve insanların nefes alacağı bu yeşil alanların çoğaltılması elzemdir. 17 Ağustos deprem gecesi, şimdi binalar yapılan Meteoroloji Bahçesine sığınmıştık. Hiç olmazsa yapılacak yeni park alanı, Allah korusun eğer bir deprem olursa, halkın toplanma yeri olarak kullanılabilir. Kadıköy halkı bunu ısrarla beklemektedir.