Türkiye, tarihinde ilk defa 1 Aralık 2014 – 30 Kasım 2015 tarihleri arasında G20’nin lideri oldu.  G20’de ülkelere bu fırsat 20 yılda bir geliyor. Bir daha böyle bir fırsatı yakalamamız için 20 yıl veya belki de daha fazla beklememiz lazım. 2 yıl önce 840 Milyar Dolar olan gayrı safi milli hasılamız, bu yıl büyük bir düşüş gösterdi. Türk Lirası’nın Dolar’a karşı 3 Liraya kadar değer kaybetmesi, Euro’nun neredeyse 3,40’ı görmesi GSMH ‘mızı oldukça küçülttü.
Türkiye ‘Mülteci Konferansı’ Yapmalı 
G20’lerden ilk toplantılardan biri olan Enerji Konferansı 1-3 Eylül tarihleri arasında İzmir’de yapıldı. Bu toplantıya ben de katıldım. İzlenimlerim doğrultusunda Türkiye’nin bu zirvede tamamıyla organizasyon yaptığı, restoran gezileri ayarladığı ve raporların bile İngilizlere ihale edildiğini gördüm. Bir adım daha ileri gidelim ve kaçan fırsata bakalım. Türkiye şu anda G20 ülkeleri arasında ülkesine 2 Milyon 200 bin Suriyeli mülteci almış bir ülke. G20 çerçevesinde iyi bir mülteci konferansı yapar, hem kendini diğer ülkelere kabul ettirir hem de Türkiye’de G20 ülkelerini daha fazla mülteci almaya yönlendirebilirdi. G20’in ilginç bir yanı bunun içinde bugüne kadar tek mülteci bile almayan bazı Müslüman ülkelerin de olması.
B20’de de Bir Atak Gösteremedik
Kaçan bir diğer fırsatta B20. İstanbul ve Ankara’da yapılan iş dünyasına yönelik konferanslarda Rıfat Hisarcıklıoğlu TOBB başkanı olarak her zaman olduğu gibi şovunu yaptı. Gazetelere Maraş Dondurması yerken çektirdiği fotoğraflarını dağıttı. Fakat toplantının içeriklerine baktığımız zaman elde edilmiş herhangi bir noktanın olmadığını görüyoruz. Esasında G20 toplantısında Türkiye TTIB çerçevesinde dünya ticaretinin %76’sını oluşturacak AB ve ABD arasındaki TTİB ticari bölgede yer alma konusunda belirli girişimlerde bulunabilirdi. Maalesef Türkiye bu konularda fazla bir atak yapamadı.
Türkiye Sesini Duyuramadı
Yine 7 Haziran seçimlerinden sonra artan terör hareketi de Türkiye’nin G20 üyelerine bir konferansla taşıyabileceği bir konuydu. Bir yanda PKK terörü bir yanda IŞİD terörü G20 de ciddi bir konferansla ele alınabilirdi. Belki gündem olarak küçük çapta da olsa bunu yapma olanağı var. Düşünün, İslami terör karşısında Paris bütün dünyayı ayağa kaldırmış ve Ahmet Davutoğlu ‘da dâhil olmak üzere bütün liderleri Paris’e getirmişti. Şimdi Türkiye’de her gün PKK,  5-6 insanımızı öldürüyor. Artık cenaze namazları bile gündemden düşmeye başladı. Fakat biz bunu uluslararası alana taşıyamıyoruz.
G20’nin asıl toplantısı 15-16 Kasım tarihleri arasında Antalya’da gerçekleştirildi. Oteller belli oldu. Bütün altyapı hazırlandı, 1 Kasım seçimlerinden sonra da 2 hafta içinde yeni bir hükümetin kurulamaması G20 toplantısına Türkiye’yi geçici bir seçim hükümeti ile katılmaya mecbur etti. Düşünün G20’nin diğeri 19 lideri acaba bizim Başbakanımıza nasıl baktılar? Ne açıdan ciddiye aldılar? Bunlar kaçan fırsatın son noktası oldu.
Tüm bu gelişmelere rağmen Türkiye G20 zirvesini Antalya’da kazasız belasız atlattı. Başarılı bir zirve gerçekleştirdi.
Paris’te Perşembe akşamı meydana gelen terör eylemi sonucunda 132 kişinin hayatını kaybetmesi sonucunda Hollande’ın bu zirveye katılamaması aniden İslami Terörü zirvenin gündemine oturttu. Mülteci konuları, mülteci sorunu ve terör ister istemez gündemin ilk sırasını işgal etti. Bu toplantılarda da yine Güler Sabancı, Esra Ekmekçi gibi şova yönelik katılımcıların yanında Türkiye Cumhurbaşkanı güzel bir açılış konuşması ve iyi bir basın toplantısı ile olayı bağladı. Fakat Paris’teki son terör olayı İslamofobiyi bundan sonra da dünyanın gündemine oturtacak. Bundan sonra Işid örgütünün yanında AB sınırları içerisinde yaşayan 21 milyon Müslüman ‘da büyük ölçüde etkilenecek.