Her seneki gibi, bu yıl da 8 Mart ‘Kadınlar günü’ kutlandı. Zaman zaman dile getirmişimdir. Bir kez daha vurgulayayım. Bu gibi günlere çok kulak asan biri değilim. Bu işlerin ticari dalgalanmalardan başka bir şey olmadığı düşüncesindeyim.

Lakin; evrensel anlamda düşünüldüğünde kadının dünyanın tartışmasız en önemli unsurlarından olduğu tartışılmaz bir gerçek.

Neyse gelelim sadede…

8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde Okan Üniversitesi, Spor Yöneticiliği Bölüm Başkanı Doç. Dr. Lale Orta moderatörlüğünde “Futbol ve Kadın” paneli düzenlendi. Avrupa’ya transfer olan ilk bayan futbolcu Bilgin Defterli, spor yorumcusu Pınar Bekbölet ve spor yazarı Sema Tuğçe Dikici, Türkiye'nin ilk FİFA kokartlı bayan hakemi Orta’nın soruları çerçevesinde futbol dünyasında kadını konuştu.

12 yıldır Almanya’da bayanlar liginde futbol oynayan Bilgin Defterli, kendine örnek bir futbolcu olmayı hedef olarak belirlediğini söylerken bunu başarmaktan da gurur duyduğunu söyledi. Defterli önümüzdeki yıllarda Türkiye Bayan Futbol Takımı’nın başına geçmek isteğini belirtti ve “Bayan futbolcular, bayanlar antrenörlerle daha rahat çalışıyor. Erkek antrenörün söylediği bir şey nedeniyle ağlayabilen bayan futbolcu hemcinsinin uyarısına çok fazla içerlemiyor” dedi.

Spor yorumcusu Pınar Bekbölet büyük bir şirkette pazarlama yöneticisiyken spor medyasına girerek hayallerini gerçekleştirdiğini belirtti ve “Popüler bir yorumcu olmak yerine saygın bir yorumcu olmayı tercih ettim. Kendinizle ilgili algıyı yine kendiniz yaratırsınız” dedi.

Doç. Dr. Lale Orta, Bekbölet’in “Kendinizle ilgili algıyı yine kendiniz yaratırsınız” fikrine katıldığını anlatırken kendisine yıllar önce bir bankadan reklam teklifi geldiğini söyleyerek “Bugüne kadar çektiğim en güzel kart, bu kart” repliğim olacaktı. Kabul etmedim. Bir yere gelmek için bu işi kullandığım düşünülmesin istedim” dedi.

Spor yazarı Sema Tuğçe Dikici ise panelde şöyle konuştu: “Spor yazarlığına başladığımda ofsaytı bilip bilmediğimi soruyorlardı. Oysa bir kadın detaylara erkeklerden daha çok hakimdir. Türk futbolunda ise önyargı çok hakim. Futbola erkeklerin oynayacağı, izleyeceği, yazacağı bir olgu olarak bakılıyor. Futbol oynayan kadına ‘Erkek Fatma’ lakabı takılıyor. Cinsiyetçi yaklaşım kol geziyor. Zaten, hakeme ve futbolcuya küfürler de hep bayan üzerinden“.

Lale hoca kadın ve çocuk seyirciye oynatılan maçlar hakkında yaptığı araştırmayı paylaşırken “Kadın ve çocuk seyircili sekiz maçı ve diğer ayaklarını olan maçları inceledim.  O sekiz maç diğer sekiz maçla kıyaslandığında gördüm ki kadın-çocuk seyircili maçlarda on sarı kart daha az gösterilmiş. Bu şu anlama geliyor. Tribünde kadın ve çocuk olması futbolcunun üzerindeki baskıyı azaltıyor. Sarı kart azsa daha fazla sportmenlik, daha az faul var demektir. Bu, tribündeki kadınların maça etkisi hakkında önemli bir gösterge”.

Tüm bunlardan da anlaşılacağı üzere, futbolun içindeki kadın unsuru da duyduğu rahatsızlığı dile getiriyor.