2016 Futbol sezonu, Beşiktaş’ın şampiyonluğu ile sonuçlandı. Bu başarıda en büyük pay, teknik direktör Sn. Şenol Güneş’e aittir. Şenol Güneş, herşeyden önce bir öğretmendir. Bu kutsal meslek, onun  karakterine  yansımıştır. Ciddi, disiplinli, karakter sahibi, nazik, efendi, seviyesini daima muhafaza etmiş bir teknik adamdır. Milli takımın, dünya üçüncüsü olması onuru kendisine aittir. Bu başarıda, ikinci  pay, Başkan Sn. Fikret Orman ve yönetim kuruluna aittir. Orman yönetimi, Beşiktaş’a dünya ölçülerinde, modern bir stadyum kazandırmıştır. Ben, her vesile ile ifade ettim. Şehrin göbeğinde, hem de Dolmabahçe Sarayı’nın sit alanında, tarihi doku içinde,  böyle bir stad inşasına izin verilmemeliydi. Bunun hesabını, izin veren makamlara sormak gerekir. Değerli kulübümüz BJK’ye, münasip bir yerde, mükemmel bir stad yapılmalı, bu alanda yeşil park olarak, halkımızın  kullanımına  açılmalıydı. Sn. Fikret Orman, Beşiktaş’a stad kazandıran başkan olarak tarihe geçecektir. Beşiktaş’ı, tebrik ediyor, Avrupa Şampiyonlar liginde başarılar diliyorum. Maalesef, Fenerbahçe, bu yıl başarılı olamamış, Galatasaray’ı devamlı yenme geleneği sona ermiştir. Fenerbahçeliler, bu başarısızlığı, teknik direktöre, oyunculara değil, yönetime  bağlamalıdır. Başarısızlık durumunda, teknik  direktörlerin değil, asıl sorumlular olan yönetimlerin, görevden ayrılması ananesi yerleşmelidir. Asıl üzüntüm, düşen takımlaradır. Eskişehir, Sivas, Mersin, ligde olması gereken takımlardır. Ben, Türkiye liginin mümkün mertebe, şehirlere yayılmasından yanayım. Başta, İzmir olmak üzere, Van’dan, Erzurum’dan, Malatya’dan, Diyarbakır, Şanlıurfa’dan, Kahramanmaraş’tan , Kars’tan, Elazığ’dan, özetle, tüm bölgelerden takımlar olmalıdır. Bu nedenle, İstanbul’dan neden beş takım, vardır anlamıyorum. İstanbul Belediye takımının (Başakşehir), Ankara Belediye takımının (Osmanli Spor), süper ligde işleri yoktur. Aynı şekilde, Kasımpaşa da olmamalıdır. Ne yazık ki, bu takımlar düşmediği gibi, Avrupa  kupalarına da katılacaklar, Türkiye’ye olumlu katkıda bulunamayacaklardır. Adana ve Karabük’ün yükselmesini, sevinçle karşıladım. Elazığ’ın çıkmasını isterdim. Adana’dan  Demirspor’un veya, Antalya’dan Alanya’nın olması yanlıştır. Her ilden, bir takım olmalıydı. Mamafih, süper lige çıkan, Alanya’yı da tebrik ediyorum. İzmir’den bir takımın süper  ligde olmaması eksikliktir. Altay’dan sonra, KSK de  düşmüştür, Karşıyaka  benim de  futbol oynadığım takımdı, yazık olmuştur. Fevkalade  üzgünüm. Bu iki güzide takımın, tekrar süper lige dönmeleri, fevkalade zordur. İzmir’in yapacağı, tüm güçlerini birleştirerek, İzmir Gücü (İzmir United) adı altında bir takım  kurarak, güçlü biçimde, süper ligte yer almasıdır. Akıl, mantık, bunu icap ettiriyor. Bu yıla  damgasını  vuran husus, modern, yeni stadların hizmete  girmesidir. Bu hususu, olumlu buluyorum. Karşı olduğum konu, stadyumlara verilen, Atatürk Stadyum’u  isminin peyderpey kaldırılması, bilmem ne arena, bisküvi, telefon vb. gibi saçma sapan adların konulmasıdır. Değinmek istediğim, diğer bir husus ta, stad sahipliği konusunda ki, medyanın bilgisizliğidir. Bak kardeşim, birçok tesis gibi  stadlar da, Milli Emlakın, hazinenin malıdır. Belli bir süre için, 29-49  yıllığına bedel karşılığı  kulüplere  kiralanmıştır. Devlet istediği an bunları geri alabilir. Bazen, söylüyorlar, “Efendim, Galatasaray Ali Sami Yen’i vermiş, vermemeliymiş.” Yahu, kimin malını kime veriyorsun? 2016 sezonunun ardından, benim için en önemli husus, 2016 Fransa Avrupa futbol şampiyonasıdır. Milli Takımımız, bir mucizeye imza atmış, doğrudan katılma hakkını kazanmıştır. Ancak, asıl mücadele, şimdi başlıyor. Milli takım, 2008’de olduğu gibi, Türkiye’yi, sevince garketmelidir. Bunu istiyoruz, özellikle Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar çerçevesinde, buna ihtiyaç vardır. Ancak, İngiltere karşısında oynadığımız gibi oynarsak, sonuç hüzün olur. Gene, şerefli mağlubiyetler edebiyatı  başladı. Bu kaleciyle, bu santraforla, nasıl başarılı oluruz? Gel de Semih Şentürk’ü arama, eğer, Semih, Bahçeşehir gibi bir takıma gitmeseydi, böyle yok olmaz, milli takıma çok faydalı olurdu. Herşeye rağmen, değerli teknik direktör, Terim’den, çok şey bekliyoruz. 
NOT
Ne yazık ki, Türkiye’de yetişen futbolcularımız, Avrupa liglerinde yoklar. Bunun bir istisnası, Arda Turan’dır. Avrupa’nın en zor liglerinden olan, La  Liga’da oynadı ve Barselona’ya transfer oldu. Bir dünya kulübü olan  Barselone’da oynamak, fevkalade zordur. Çok çalışmalı, süre almalıdır. Öğrendiğime göre, Arda, İspanya’da en başarısız 11’e seçilmiş. Ancak, biz, kendisini, yılın futbolcusu seçmişiz. Arda’nın sık sık istanbul’a  gelmesi, yok Opet, yok deri tanıtım gibi, futbol dışı olaylarla meşgul olması, paparazziler, magazin basının diline düşmesini, doğru bulmuyorum. Arda’nın, çok çalışarak, takıma girmesi gerekir. Formda bir Arda, milli takıma da büyük katkı sağlayacaktır. 
Diğer bir husus ta, hakemimiz, Cüneyt Çakır’ın başarılarıdır. Spor basını, nedendir bilinmez, Çakır’ı devamlı  eleştirmekte, akıl vermektedir. O, atıp, tutanların, akıl verenlerin geçmişte, ne olduklarını, neler yaptıklarını, biliriz.