Finlandiya'nın Ankara Büyükelçisi Paivi Kairamo'nun ev sahipliğinde, ülkesinin bağımsızlığının 100. yıldönümü dolayısıyla Ankara Hilton Hotel'de resepsiyon düzenlendi. Resepsiyona, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz'ın yanı sıra çok sayıda diplomatik misyon ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Yazı: SEVİL İREVANLI – M. KEMAL SALLI

Fotoğraflar: M. KEMAL SALLI

Finlandiya’yı bizler “Beyaz Zambaklar Ülkesi” olarak tanırız. Grigory Petrov, “Beyaz Zambaklar Ülkesi” adlı kitabında, bataklıklar ülkesi olan Finlandiya’nın eğitim ve kültür atılımıyla nasıl “Beyaz Zambaklar Ülkesi” ne dönüştüğünün hikayesini destansı bir dille anlatır.  

1866’da Rusya’da,Petersburg’ta doğan Grigory Petrov, uzun yıllar din eğitimi aldıktan sonra Rusya’nın en ünlü papazlarından biri olmuştu. 1908 yılında kiliseyi eleştirmesi nedeniyle aforoz edildi ve kendin tamamen yazarlığa verdi. 1917 Ekim Devvrimi sonrasında İstanbul’a göçen Petrol bir süre Gelibolu’da yaşadıktan sonra Yugoslavya’ya gitti ve eserlerinin büyük bir bölümünü orada yazdı ve orada ünlendi. 

Gregory Petrov, “Beyaz Zambaklar Ülkesi”nde, çok olumsuz koşullara rağmen, Fin halkını eğitim ve kültür yoluyla aydınlatmaya ve ülkesinin sorunlarına bu yolla çözüm üretmeye and içmiş bir avuç aydının önderliğinde, onlara inanmış her kesimden her yaşta insanın elele vermeleriyle gerçekleştirdikleri mucizeyi anlatır.

“Beyaz Zambaklar Ülkesi” 1923 yılında yayınlandı. Büyük beğeni toplayan, heyecan uyandıran kitap kısa zamanda pekçok yabancı dile çevrildi. Türkçe’ye çevrilen kitap, Atatürk’ün önermesiyle, askeri okullarda yıllarca yardımcı ders kitabı olarak okutuldu. 

“Beyaz Zambaklar Ülkesi”nin bu kadar ilgi görmesinin nedeni, yaşanan bir dünya savaşı sonrasında umutsuzluğa kapılan milyonlarca insanda uyandırdığı yarınlara yönelik başarı heyecanıydı. 

Gregory Petrov, aldığı eğitimin yanı sıra, çok başarılı bir gözlemciydi. Çeşitli ülkelere, çeşitli kültür coğrafyalarına yaptığı gezilerde yaptığı gözlemlere ve tuttuğu notlara dayanarak yazdığı “Beyaz Zambaklar Ülkesi”nde, pekçok alanda yeteri kadar gelişememiş, fakir kalmış bir ülkenin, başta eğitim olmak üzere,  çeşitli alanlarda yaptığı yenilikler sayesinde gelişmesini, ulusal kültürüne kavuşmasını etkileyici bir dille anlatmıştır. 


FİNLANDİYA 100 YAŞINDA

Finlandiya'nın Ankara Büyükelçisi Paivi Kairamo'nun ev sahipliğinde, ülkesinin bağımsızlığının 100. yıldönümü dolayısıyla Ankara Hilton Hotel'de resepsiyon düzenlendi. Resepsiyona, Milli Eğitim Bakanı Yılmaz'ın yanı sıra çok sayıda diplomatik misyon ve sivil toplum kuruluşu temsilcileri katıldı.

Finlandiya’nın Ankara Büyükelçisi H.E. Ms. Paivi Kairamo da, törende yaptığı konuşmada bu konuya da değinerek şöyle dedi:

“Şaşırtıcı bir şekilde Türkiye’de birçok kişi Finlandiya’yı ‘Beyaz Zambaklar Ülkesi’ kitabı sayesinde tanımaktadır. Bu noktada, kitabın yazarı olan Rus sosyal eylemci ve rahip Grigory Petrov’un gerçek bir kurguyu harmanlayarak küçük ve az gelişmş bir ülkenin, yani Finlandiya’nın yükselişini ve toplumsal gelişimini eğitim ve medeniyet üzerine inşa eden bir ülkeye dönüşmesini felsefi olarak betimlediğini belirtmem gerekir. Bununla birlikte yazarın doğru bir vizyona sahip olduğunu da –yani bireylerin eğitilmesinin tüm ülkenin refahını ve esenliğini artıracağı düşüncesi- su götürmez bir gerçektir.”

Finlandiya ve Türkiye’nin sıkı ve son derece iyi ilişkilerden örülü bir geçmişe sahip olduğunu, Finlandiya’nın Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne dahil edilmesinde her zaman destekçi olduğunu belirten Büyükelçi Kairamo, bir tarihi ve kültürel gerçeği de dile getirerek şunları söyledi:

“Ülkeleriizi ve halklarımızı biraraya getiren diğer unsurlar arasında dillerimizdeki ortak özellikleri ve Doğu ile Batı arasındaki konumlarımızı sayabiliriz.” 

“Ülkelerimiz arasındaki sıkı ilişkiler ticaret alanında da geçerlidir. 1940 yılında, Ankara’da bir elçiliğimiz kurulmadan çok önce, henüz 1930’lu yıllarda, Finlandiya’nın Türkiye’de ticari temsilciliği bulunmaktaydı. Günümüzde Türkiye ile Finlandiya arasındaki ticaret hacmi bir milyar avroyu aşmaktadır. Finlandiya açısından Türkiye, ticaretin geliştirilmesi açısndan öncelikli ülkeler arasındadır. Türkiye, ileri teknoloji, tasarım, enerji verimliliği, sağlık teknolojileri, yüksek performanslı yapılar ve akıllı mobilite gibi çok çeşitli alanlarda Fin şirketlerinin ilgisini çeken potansiyel bir Pazar olarak görülmektedir. Türkiye ayrıca, birçok Fin şirketi için, bölgesel bir merkez niteliği taşımaktadır.”  

Fin-Ugor dil gruplaması üzerinden akraba sayıldığımız Finlandiya’yı bizler yeteri kadar tanımıyoruz. Fakat, Finlandiya denilince, “Beyaz Zambaklar Ülkesi”nde yaşayan sıcak kanlı insanları kendimize hiç de yabancı hissetmiyoruz. 

MİLL EĞİTİM BAKANI YILMAZ: “BİRLİKTE ÇALIŞMALIYIZ”

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, törende yaptığı konuşmada, Finlandiya'nın 100. bağımsızlık yıl dönümünü kutlayarak, Osmanlı Devleti'nin 1917 yılında Finlandiya'nın bağımsızlığını tanıyan ilk ülkelerden olduğuna işaret etti. Bakan Yılmaz, Türkiye ve Finlandiya arasındaki 1 milyar avroluk ticaret hacminin iki ülkenin gerçek potansiyelini yansıtmaktan çok uzak olduğunu belirterek, "Ticaret hacimini artırmak için her iki tarafın da birlikte çalışıp gayret göstermesi gerekir. (…) Türkiye ve Finlandiya'nın, ülkelerini tüm zorluk ve yokluklara rağmen direnç ve azimle inşa etmeleri, iki ülke halklarının birbirlerine karşı takdir duygularını pekiştirmiştir” dedi.

100. Yaşını kutlamakta olan Finlandiyalı kardeşlerimize her zaman mutlu ve başarılı olmalarını diliyoruz. 

FİNLANDİYA’NIN BAĞIMSIZLIK MÜCADELESİ

1809 da Finlandiya Rusya’dan ayrıldı ve özerkliğine kavuştu. 19.  Yüzyıl’ın sonlarında büyük bir eyalet olan Finlandiya resmen devlet içinde devlet halini aldı.

Finlandiya’da bağımsız ve kendi anayasası olan bir devlet kurmak için de Fin halkı olağanüstü bir mücadeleye girişmişti. Finlandiya’nın Rusya’ya karşı, açıkça, bağımsızlık kavgasına girdiği devir Çar II.  Nikola zamanına rastlar (1894-1917). 1917’de Çarlık Rusya’sının devrilmesi üzerine, Fin Parlamentosu kuruldu ve Finlandiya 6 Aralık 1917’de bağımsızlığını ilan etti. Finlandiya’nın bağımsızlığını 12 Şubat 1918 ilk olarak tanıyan Türkiye/Osmanlı İmparatorluğu oldu. 

9 Ekim 1924’te Varşova’da imzalan antlaşmada: Türkiye Cumhuriyeti ile Finlandiya Cumhuriyeti arasında ebedi bir dostluğun devam edeceği kabul edilmiş ve diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Türkiye’nin ilk elçisi olan Haydar Bey de o zamanki Stockholm büyük elçiliğinde görev almıştır. 

İkinci Dünya Savaşı’nın başladığı ilk günlerde, Ruslar  yeniden Finlandiya’da askeri üsler sağlamak amacıyla baskı yapmaya başladılar. Ancak Finliler bu istekleri kabul etmediler. Bunun üzerine, 29  Aralık 1939’da Rusya Finlandiya ile ilişkilerini keserek, Finlandiya  topraklarını yeniden işgal etti. Rusların bu işgalcilik hareketlerini  önlemek için Milli Birlik Kabinesi, Mannerheim’a ülkenin savunulması görevini verdi.

Büyük asker ve tanınmış devlet adamı Mareşal rütbesine yükselmiş Mannerheim (1867-1951) Rus İhtilali sırasında Kızıl Ordu ve Bolşevik  hareketlerine karşı koyan ve İkinci Dünya Savaşı’nda istilacılara  karşı ülkesini koruyan kudretli yetenekli bir askerdi. 

Fin halkının sevgisini takdirini kazanan Mannerheim, daha sonra  Finlandiya Cumhurbaşkanı da seçilmiştir.

Bir yıldan fazla bir zaman Ruslarla kahramanca savaşan Finlandiya, 12 Mart 1940’da, Doğu Karelia’yı Ruslara terk eden bir mütarekeyi imzalamak zorunda kaldı. Almanya’nın Rusya’ya taarruzundan sonra ise 25 Haziran 1941’de Rusya’ya karşı, tekrar silaha sarıldı. İkinci

Dünya Savaşı’nın kaçınılmaz şartları içerisinde Ruslarla ikinci mütarekeyi imzalayan Finlandiya hükümeti, 1940’daki toprak bütünlüğünü koruyabilmek amacıyla, Rusya’ya üç yüz milyon dolar harp tazminatı ödemek şartı ile yükümlü sayıldı. 53.000 km’lik bir alanı da 1947’de kaybetti.

Finlandiya 1947 senesinden beri artık bağımsız ve huzur içinde yaşamaktadır