Demokrasimizin olmazsa olması seçimler ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olsun, milletimizin takdiri her şeyin üzerindedir. Siyasi istikrar, ekonomik istikrarın sağlanması ve ülkemizin huzuru için önemli bir gerekliliktir.
Türkiye'de siyaset hiçbir zaman liyakat, ehliyet, marifet, lider, kadro, plan, program, proje yarışına girmedi. Bu muhalefet anlayışı, bu liderlerle, bu kadrolarla ve bu mantıkla ancak bu kadar olur. Bir parti kurulduğu günden beri biri Cumhurbaşkanlığı olmak üzere mahalli ve genel seçim ile referandum olmak üzere 11 seçim üst üste kazanıp iktidara gelebiliyor ve iktidarda kalabiliyorsa orada siyasi muhalefetin varlığından akıl ve izan ölçüleri içerisinde söz etmek mümkün değildir. Sayın Devlet Bahçeli ve Sayın Kemal Kılıçdaroğlu olmasaydı belki'de Ak Parti bu kadar da kolay seçim kazanamazdı. Bu şekilde 100 seçim olsa yine muhalefetin hüsranı ile sonuçlanır. 7 Haziran sonrası CHP-MHP-HDP koalisyon kurabilirdi. % 55'lik bir blok vardı, Kılıçdaroğlu bunu %60 olarak ifade ettiyse de doğrusu %55'dir. Devlet Bahçeliye Başbakanlık teklif edildi kabul etmedi oysa HDP’ de dışarıdan destek vermeyi kabul etmişti, ikinci nokta ise meclis başkanlığı seçiminde yine CHP-MHP-HDP anlaşarak meclis başkanı seçebilirlerdi, Cumhurbaşkanlık seçiminde destekledikleri çatı aday Ekmelettin İhsanoğlu konusunda anlaşabilirlerdi, üçüncüsü ise; Ankara da tarihimizdeki en büyük terör saldırısı oldu yine muhalefet partileri birbiri ile görüşmüyor, kamuoyunun karşısına geçip millete biz Türkiye'nin iki köklü partisi olarak hazırız, milletimiz rahat olsun, ülkeyi sahipsiz bırakmayız diyemediler, MHP'nin bu tutumu CHP'yi de olumsuz etkiledi, millet umudunu muhalefetten kesti ve tekrar tek başına iktidar isteğini güçlü bir şekilde ortaya koydu ve Ak Partiyi güçlü bir şekilde yeniden iktidar yaptı.
 Anketlerde bu kadar yanılmanın da Ak Parti'nin bu kadar oy artırmasının en önemli sebebi; siyaset üstü destek olarak, özellikle muhtarlar, aşiretler, tarikatlar, cemaatler, STK'lar, kanaat önderleri ve sendikaların büyük desteği olmuştur.
Sayın Cumhurbaşkanı kimsenin yapmadığını yaparak siyaset üstü farklı bir destek almıştır. Muhtarların Cumhurbaşkanı tarafından külliye'ye davet edilmesi, Ak Partiye siyaset üstü büyük bir sinerji oluşturmuştur. Muhtarların muhatap alınması, değer görmesi, onure edilmesi, ilçe başkanı, il başkanı, belediye başkanı, kaymakam, vali, milletvekili ve bakanların kendilerine vermediği değeri Cumhurbaşkanının vermesi, muhtarlara büyük bir moral ve neticesinde siyaset üstü bir sinerji oluşturmuştur. Bu davetler çok etkili oldu, ilk başlarda pek önem arz etmedi ama geçen zaman içerisinde büyük etki yaptı. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru, en küçük ve en etkili mahalli yönetici olan muhtarların kendi kitleleri var ve bu kitleler bu davetlerden olumlu etkilendiler. Doğu ve güney doğudaki aşiretlerin ikna edilmesi sadece doğu değil batıdaki Kürt seçmenin oyunu almaya olumlu etki etmiştir. Terörle mücadele halkımızdan destek gördü, çözüm sürecini PKK ve HDP sabote etti ve bedelini ödedi. Terörle mücadele kararlılıkla sürdürülmelidir. Esnaf ve iş adamlarının istikrar beklentisi, vaat ve aday listelerinin olumlu etkisi, muhalefetin alternatif olamaması ve kabul edilemez talepleri, iktidar kurmayı engellemeleri, MHP'nin uzlaşmaz tavrı gibi hepsinin etkisi var ama en önemlisi muhtarların ikna ve onure edilmesi Ak Parti'nin kazanmasında en büyük etkendir.

Bu sonuçların ardından muhalefet partilerinin tepeden tırnağa yenilenmesi ve demokratikleşmesi önemli ve gereklidir. Plan, program, proje, ilkeler ve doktrinlerden ziyade, eş dost, ahbap çavuş ilişkileri ile çaycı, şoför, koruma ve hizmetçilerinizi delege yazarak kongre kazanabilirsiniz ama asla seçim kazanamazsınız, bu mantığınızı değiştirin, önce zihniyet devrimini kafa da gerçekleştirmelisiniz. İktidarında geçmişte yaptığı hatalarından ders alarak verilen bu son krediyi çok iyi kullanmalı, bu sonsuz bir kredi değil ama son bir kredidir ve iyi değerlendirilmelidir. % 50 oy alındı, her şey çok iyi, sorunlar düzeldi anlamına gelmez, demokratikleşme yolunda reformlara devam etmeli ve hoşgörü ile bütün kesimleri kucaklaması gerekir. Ekonomik adımlara devam edilmeli ama insan odaklı yatırımlara daha fazla ağırlık verilmeli. Ülkemizin istikrarı için hayati önem arz eden bir konu da 7 Haziran sonrasında unutulan başkanlık sisteminin gerekliliğidir. Gelecekte farklı partilerden seçimle gelen Cumhurbaşkanı ve Başbakan arasında kriz çıkması ve ülkeyi kaosa sürüklemesi muhaldir, 2001 krizi öncesinde bu sorunları çok ciddi bir şekilde yaşadık, farklı parti değilde ayni parti bile olsa yine her'an bir kriz yaşanabilir bu nedenle başkanlık sistemi gerekli ve çok önemlidir. Yeni anaysa sürecinde başkanlık konusunu bütün partilerin uzlaşarak ve bu konuyu milli bir mesele olarak değerlendirmeleri ve desteklemeleri bu ülkeye yapacakları en büyük hizmet olacaktır. Önemle vurgulamak istediğim bir konuda, Türk Dünyasının Başbuğluğunu ve İslam Aleminin Halifeliğini Türkiye Cumhuriyeti Devlet Başkanının alması gerektiğidir, tarihin ve medeniyetimizin bize yüklediği misyon budur, bu sıfatları biz kullanmazsak bile kullanacak ülkeler olacaktır, bu konu da hazırlıklarını yapmaktadırlar, elimizi çabuk tutmalıyız.
Milli ve yerli hassasiyetlere sahip bir stratejist ve analist olarak; gelecekte devlet, millet, iktidar ve muhalefet olarak çok ciddi sorunlar yaşayacağız, siyaset üstü bir bakışla iktidar ve muhalefet işbirliği içerisinde el ele vererek bu sorunları şimdiden çözmeye başlamalıyız.