ŞÜKRÜ SERVER AYA BELGELERİYLE AÇIKLIYOR

(İKİNCİ BÖLÜM)

FANATİK ERMENİLERİN BİR YALANI DAHA…

ÇAĞDAŞ – KURNAZ HAYDUTLUK:  “SOYKIRIM SAÇMALIĞI”

Dün anlatılan “ABD SOYKIRIM MÜZESİ, THE WALLL STREET JOURNAL YALANLARI ve bazı belgelerin özetlenmesi:

Giriş: MANTIKSAL DÜŞÜNÜRSEK; dünya ve milletlerin, siyasetçilerin “varlığı kanıtlanmayan ve bu nedenle VAR OLMADIĞI kanıtlanan SOYKIRIM PALAVRASINA” insanların ve kurumların kafa yorması, zaman kaybetmesi eskilerin tarifiyle “abesle iştigal” aptalca bir eziyettir.

Örneğin “soykırım olmuştur” kanısında olanlar şunların cevabını verebilir mi?

1-Kim, kimi, nerede, ne zaman, niçin, nasıl ve hangi silahla öldürmüştür?

2- Olayın veya olayların belgesel kanıtlanması, tarafsız göz şahitleri ve “kanıt  cesetler” var mıdır?

3- Suç ve ceza kişiseldir, intikal edemez, devredilemez, paylaşılamaz.  Suçlu kimdir ve buna kimin yetkilendirdiği mahkeme,  “olaydan önce cari hukuk kuralları içinde” nerede, ne vakit karar vermiş ve alenen duyurmuştur?  

4- Bugünkü yasa ve hukuk kuralları ancak ilan tarihinden sonraki olaylara uygulanabilir!

5- Kişilerin, varlığı kanıtlanmamış ve uygulama yetkisiyle imkânı olmayan hususlarda düşünmeleri, tartışmaları, yekdiğerlerini karalamaları, husumet tohumlarını ekmeleri resmen APTALLIK değilse bir AKILLININ ortaya çıkıp bunu anlatması ve “Bin bir Gece Masallarındaki Kırk Haramilerin servetini paylaşamadıkları” için kavga nihayetinde sözü edilen hazine paylaşımıyla zengin olunacağının kanıtlaması gerekir!  (Not: Birinci Dünya savaşında ansiklopedik belgelerde toplam kayıp 20 milyon kadardır. Ülkelerin ölü-esir-yaralı ve kayıpları listeler haline görülebilir. Ancak hiçbir yerde ne Ermeni adını ne de böyle “astronomik” kayıp görebildim. Ansiklopedik kaynakların hepsi bu çok büyük kaybı (gerçek ise) bunu neden istatistiklerinde çok daha ufak sayıları alırken “milyonu” unuttular?)

Bu nedenle bazı şarlatanlar sizleri yoktan zengin edeceklerini vaat ederlerse ve sizden parasal veya bedensel katkıları “peşinen isterse” başarı şansınız “saadet zinciri” dersi gibi olacaktır.

BÜYÜK YALAN kitabının 1’ci bölümünde “TAŞNAK Vatanperverlik” sisteminin “vermezsen ölürsün”, “kimseye sorma-söyleme yoksa mahvolursun” yasalarından örnekler verilmiştir. Düne kadar yaklaşık 140 yıldır Ermeni Hınçak ve Taşnak Grupları en şahane performansları yapmış iken, Türklerden öyle bir “FETÖ ve İmam ağabeyler çıktı ki,  Taşnak ve Hınçakların kırılmaz sanılan eski rekorları bin misli kırıldı, seksen milyonun sosyal ve devlet yapısı, fanatik şarlatanlar tarafından yarım asırda düzelemeyecek kadar yıkıma uğratıldı. Demek ki, dürüstlük veya kötülükte kişinin inançları ve kutsal kitapları değil, karakteri ve onuru esastır.

Hukuksal ve insancıl yalın mantığı unutarak bir an için “şarlatanları ciddiye alacak olursak” bu defa rivayet edilen masalları ve saptırmaları değil, önemine göre “sahici belgeleri” dayanak olarak almaya mecburuz.  Bunca “soykırım lafına rağmen” şimdiye kadar kitlesel ve devlet emriyle yapılan katliamları teyit eden “tarafsız ve güvenilir veya hukuken değeri olan bir belge” gördünüz mü? Ben yirmi yıldır sahici tek bir güvenilir kanıt belge görmedim; Ermeni arşivleri ilelebet kapalı kalacaktır, zira kan lekesiz belgeleri yoktur. Bu nedenle, bütün dünya bir an için “böyle saçma iş olur mu?” diye soracağına, sokaktaki “katilleri asalım” çağmışlarını (cinayet yokken) tartışmaktadır. Soykırım mızıkacılarına sorun, mademki 1915’te 1.300.000 olan Türk Ermeni nüfusundan 1 veya 1,5 milyon Ermeni 1915’lerde öldüğüne göre, Paris Barış Konferansında verilen 26 Şubat 1919 tarihli resmi muhtıranızda, o gün itibariyle, Türkiye’de 1.403.000 Ermeni’nin (çoğalmış) yaşadığını yazmadınız mı?

Hitler’e atfedilen ve var olmadığı kesinlikle bilinen sözün Müze Duvarına konuşu,  Ermeni Lobisinin, Beyaz Saray’a kolayca eriştiğini ve “dürüst başkanları da ikna ederek yalanlarına göz yummalarını” sağladığına dair çok örnekler vardır. ANCA başkanı ve çete başı Murat Topalyan Beyaz Saray’a istediği vakit girebiliyordu; Clinton ile arasında sadece bir sandalye mesafe vardı!  Topalyan’ın   (ANCA = terör) çete başkanlığının ispatı bir saatlik NBC belgeseliyle internettedir.  Soykırım Müzesinin Ermeni lobisinin sıkı çalışması ile dize getirildiğinin ayrıntıları   “Hafızanın Muhafazası” (Preserving Memory) (ISBN 10: 0140245499)  kitabında inkâr edilemez tarzda anlatılmıştır.  Çok yer tutacağından ancak bazı sayfalardan ilginç cümleler kanıt- ipucu olarak verilmiştir.

s.229: Ermeni Milli Komite Başkanı Leo Serkisian komisyonun “bir şekilde bir yerde Ermeni soykırımını duyurması gerektiğini” söyledi.

Ss.230:  Haham Irving Greenberg, Ermeni  papaz  Vartan Hartunyan’ın Ermeni soykırım kurbanları için dua okumasını kabul etti... Konsey 1980’de tertip edildiği vakit Ermeniler Set Moomjian tarafından temsil ediliyordu. Bu saygın bir centilmendi ve ailesi de soykırımdan kurtulanlardan idi.

s.231: Moomjian Başkan Carter’in danışmanı, B. Milletler Temsilcisi ve İnsan Hakları Komite üyesi idi.   

Moomjian 28.5.1980 tarihli toplantıda soykırım kurbanlarının tanıtılması nedeniyle Ermeni Amerikalılar namına müzeye bir milyon Dolar bağış sözü verdi.  Ermeni soykırımı birçok yönden tartışmalı idiı; Türkler kısmen haklıydı ve ölümlerin jenositten olmadığı yönündeydi.  Mesela Hymann Bookbinder tartışmayı duymak istiyordu.  Chicago Üniversitesi Ortadoğu lisanları hocası Profesör Richard Chamberlain  “Ermeni adının” Türklere büyük haksızlık olacağını söyledi.

s.233: 18.8.1989 günkü toplantıda Ermeniler “Nazi Yükselişi ve Soykırım sonuçları” adıyla çevrilecek filimde yer almasına karar verildi. Bunda Hitler’in “kim Ermenileri hatırlıyor ki” sözü referans olarak kullanılacaktı. Savcı Robert Morgenthau’un babası Henry Morgenthau Jr.  Roosevelt kabinesinde maliye bakanıydı ve babasından duyduklarına dayanarak, Amerikalıların Ermeni soykırımına ilgi göstermeyişinden şikâyetçiydi. Franz Werfel’in yazdığı “Musa Dağında Kırk Gün” romanındaki Ermeni Savunması da takdir edilmiş ve programda etkisi olmuştu.

s.234:  Komite içindeki İsrailli akademisyen ve danışman Yehuda Bauer, tartışmalarda sessiz kalmıştı. Sonra şöyle konuştu: “Son iki yılda Kudüs’teki Türkiye Temsilcisi, Londra’daki Türk Elçiliği ve İstanbul’daki Yahudi Cemaatinin bu konudaki baskısı altında kaldım”. Bauer’in kanaatine göre diğer soykırımlar müzeye dâhil edilmezse, yalnız Yahudi Soykırımı tenkit edilebilirdi. Sonuçta 1980’de alınan karara uyularak Ermeni soykırımı büyük destekle müzenin konusuna alındı.

Kitabın başka sayfalarında ve notlarında, sonraki başkanların da (Reagan, Clinton v.b.)  meseleyi bildiği ve öyle idaresini uygun gördükleri kanıtlanmaktadır. Kitabın 312 sayfasındaki notlarda, Louisville Üniversitesi Tarih Profesörü Justin McCarthy’nin yazdığı mektupta “Ermeni meselesinin Soykırım Müzesinde yeri olmadığı” anılmaktadır.  Ermeni Amerikan Asamblesi  (AAA)  bu kez McCarthy’nin Türk Amerikan Asamblesinin adamı ve yandaş olduğunu ilan etti. Ermeni Soykırımını kabul etmeyen altmış dokuz Amerikalı akademisyen, 28.5.1985 tarihli (aşağıda) New York Times gazetesinde bir ilana imza koymuşlardı ve Ermeniler buna çok bozulmuştu. Fakat derhal karşı ataklarla, imza atanlar tehdit edildi, bazısı işlerinden oldu ve büyük çoğunluğu imzalarını geri çekerek özür diledi. Bütün bu soykırım kavgasının içinde Amerikalılar, Senato, Beyaz Saray, akademik zevat “Hitler ordusundaki 33.000 Ermeni’yi”, İsrailli Yahudiler de “Stanford Shaw’un otorite ve 15.000 Yahudi’nin Fransa’da ölüme yollanmalarının Türkler tarafından önlendiğini” unutmuşlar veya “elanunutturulmuşlardı. Kimsenin aklına, Ermenilerin 1920 ve Lozan’da sadece toprak istedikleri, 1970’lere kadar kimsenin niçin “soykırım lâfını etmediği” veya Nazi Ordusundaki en az 20.000 (eski asker) Ermeni’ye ne olduğunu sormak gelmedi. Sulhtan sonra (1946) Berlin Karaborsasına hâkim Taşnaklar, sonra iki bin kişilik muhacir kotasına ek özel davetiyelerle 1950-1960 arasında bu “zavallı muhacirleri” ABD, Kanada ve Güney Amerika ülkelerine belirli ücret tarifeleriyle sokmuşlardı. Yeni ülkelerine “lisan bilmedikleri için” intibak edemeyen bu zavallılara iş bulmak için Amerikan Ermenilerinden büyük bağışlar toplanarak, gözü pek Ermeni gençler Bekaa Vadisine “terör tahsiline” yollandı ve 1973 de başlayan Soykırım Cinayet Fırtınası 1985 Orly katliamına kadar dünyayı titretti. Bu cinayetlerle “dayanışma için bağış ve yeni bir ideal” yaratıldı. 

 1990‘larrda cinayetler durmuştu; TC yöneticileri “önemsenmeyen Ermeni diaspora birliği ve gücünün alanını” o gün de bugün de görmemiştir; görme ve anlama  kapasitelerini siz takdir edin! 

Washington Soykırım Müzesi, zaten “Hitler sözünden emin olmadığını” aşağıdaki belge ile 2002’de kanıtlamamış mıydı?

24.4.2002 mesaj- Tercüme:  Size söylediğim gibi, Müzedeki tarihçiler, Naziler kısmını ve Hitler alıntısının doğruluğunu araştırmaya devam etmektedirler. Bunun ne zaman bitebileceği konusunda size süre veremem fakat bitince... Haberdar edileceğinizden emin olabilirsiniz.

Şimdi neredeyse on yıldır internette açık kitaplarımdan, varlığı hiçbir şekilde ve kimse tarafından kanıtlanmamış SOYKIRIM sözünün nasıl bir YALAN olduğunu kanıtlardan görelim:

* Milletler Cemiyeti”– ( Genel Sek. Sir Eric Drummond’un 1 Mart 1920 tarihli sözlü notasından alıntı:)

<“Diğer yandan Türkiye’de azınlıklar sıklıkla baskı altındaydılar ve katliamlar merkezî Türk Hükümetinin tamamen kontrolü dışındaki başıbozuk çetelerce yapılmaktaydı.” >   (Bu beyan, tarih ve hukuk yönünden, Hükümetin her yerde görülen ve çeşitli çetelerce işlenen cinayetlerle hiçbir ilişiğinin olmadığını kanıtlar).

 “Milletler Cemiyeti Resmi Gazetesi”, 21.9.1929: Fridhjof Nansen demeci:           

< Bu mesele Cemiyetimiz tarafından ilk kez tartışıldığında, muhacirler için bir şeyler yapılmasını denemenin belki iyi olacağı kararına varılmıştı.  Bu kararın alınması için en azından iyi bir sebep vardı  ve asgari olarak birçok ülke ile alâkalıydı, zira savaş sırasında Ermeniler Küçük Asya’dan sürgün edilip Türkler tarafından çok kötü muamele gördükleri vakit, Müttefik Batılı Güçler Ermenilere şunları söylemişti:  “Türklere karşı bizimle beraber savaşırsanız ve savaş bizim için başarılı biterse,  size millî bir yurt, hürriyet ve istiklâl vermeyi vaat ediyoruz!”   Ermeniler Batılı Güçler için savaştı. İki yüz bin gönüllü hayatlarını Batılıların amacı için feda etti. Fakat ateşkes imzalanıp sulh yapıldığı vakit, Ermenilere yapılan vaat unutuldu.  Bu mecliste bir defa değil fakat üç farklı senede ittifakla alınan kararlarla Ermenilerin milli yurtlarına kavuşturulacağı temin edilmişti.” >  

* (Resimli kitap) Ottoman Army 1914-1918, ISBN 185532121 – David Nicole, Rafaelle Ruggeri                    

“1914 Ağustos’unda, Rus egemenliğindeki bölgedeki Ermeni dinî lider, Ermenilerin Ruslarla birlik olmalarının kutsal bir görev olduğunu ilan etti. Rus ordusu Osmanlı hududunu geçer geçmez, Ermeni gönüllüler şüphesiz beklemeden Müslüman sivil halkı öldürmeye başladı.  Aynı sırada, Osmanlı ordusundan firar eden Ermenilerden büyük bir sayı, Ruslar için gönüllü olarak kayıt olmuşlardı.      Bu hikâyenin geri tarafı karşılıklı katliamlarla Kürt, Ermeni, Türk ve Müslüman veya Hıristiyan olan Gürcülerin öldürülmesi ve yerlerinden edilmesiydi.  Ermenilere sempati besleyen Avrupalılar ile Amerikalıların tahminine göre 600.000 Ermeni ölmüştü.  Türk kaynakları bu kaybı 300.000 olarak verir ve en az o kadar Türk ve Müslüman’ın öldüğünü söyler. Bunların dışında, Rus İhtilali öncesinde Orta Asya’da yarım milyon Türk Rus ordularınca öldürülmüştür.” (BİLGİ: 600.000 başka kaynaklarla uyuşmaktadır, fakat bunun iki yüz bini ülkesine karşı savaşta, başka bir 200.000 de kendi 30 aylık devletleri idaresinde açlık ve hastalıktan ERMENİSTAN’DA ölmüştür. 

* Paris Sulh Konferansına verilen Ermenistan Talep Muhtırası“  26 Şubat 1919:

s.6: Ermeni gönüllüler cephelerin tümünde savaştı. Fransa’da, Yabancılar Lejyonundaki cesaretleriyle zaferlerle taçlandılar. Şimdi onların asıl sayısının ancak onda biri hayatta kaldı. Suriye ve Filistin’de savaştılar, Lübnan’da Fransız kumandası altında... Sonra Milli Delegasyonlarının çağrısına koştular... Kafkaslar’da, 150.000 Ermeni er Rus ordusuna bütün cephelerde hizmet verdi. General Nazarbekian’ın üstün kumandasında 50.000 erkek ve gönüllü savaştı... Bunlara ilâveten ateşkes ilânına kadar, Türklerin Filistin cephesinden Ermenistan cephesine asker yollamalarına sebep oldu ve bu suretle Müttefik Orduların Suriye zaferinde dolaylı katkıda bulundu.

s.7:  Ermenilerin sesi, ölü veya diri işitilmelidir. Ermenilerin, Ermenistan nüfusunun ekseriyetini oluşturmadığı doğrudur, fakat nüfus içinde en yüksek orandırlar. 1914’de Ermenistan’da, 943.000 Türk ve 482.000 Kürde karşı 1.400.000 Ermeni vardı.

 Yüzbaşı Niles & Sutherland”  Raporu, İstanbul 16.8.1919:                         

<En başlarda duyduğumuz hikâyelere çok inanmıştık! Fakat bütün şahitlerin ifadelerindeki tutarlılık ve onlara reva görülen eziyetler, onların Ermenilere karşı olan husumeti ve hepsinden çok bölgede gözlerimizle gördüğümüz kanıtlar, bizi olayların gerçek yüzünü görmeye ikna etti. Şöyle ki;  birincisi,  Ermeniler Müslümanları çok büyük sayılarda katletmiş ve bu sırada vahşetin bütün inceliklerini göstermişlerdir; ikincisi bütün kasaba ve köylerde yapılan hasarın büyük kısmını Ermeniler yapmıştır; Ruslar ve Ermeniler 1915 ten başlayarak ülkeyi oldukça uzun bir süre işgal etmişlerdi! >

General Harbord “ERMENİSTAN’A YOLLANAN HEYET RAPORU”  

(Rapor ABD Kongresinde, 13.4.1920’de onandı)

<...Şurasını da bilmekteyiz ki Ermeniler kurdukları yeni devlette, Ermeni kuvvetleri kumandanından aldıkları emirler gereğince Müslüman halkın dibini kazımaktadır.      Verdikleri emirleri kendi çıplak gözlerimizle gördük; öyle ki Erivan’daki Ermeniler Müslüman ırkını kana bulanmış bir vahşet dalgası ile yok etmektedir ve bu bizim hudutlarımıza kadar gelmiştir ve hududun karşı tarafındaki Müslümanlar kaçarak bu tarafa geçmektedir. Erivan Hükümeti diğer taraftan doğrudan tahriklere katkıda bulunmakta, örneğin hududun diğer yanından ateş edilmektedir.  >

ÇEŞİTLİ GAZETE KÜPÜRLERİNDEN:   (80  kadardan aldıklarım

The Washington Post1 Ağustos 1904:  TÜRK GARNİZONU ERMENİ İSYANCILARIN HÜCUMUNA UĞRADI...

Daily Kennebec Journal”–28 Mayıs 1914: Ermeni gönüllü sayısı 15.000’e çıkacak

 “The Washington Post” - 10 Ağustos 1914:  Bombalarla öldürüldüler – Türk Garnizonuna Ermeni İsyancılar Hücum Etti -  Katliamların intikamı... Sasun yöresindeki çarpışmalarda yüzlerce asker öldürüldü...

“Fort  Wayne Journal–6 Kasım 1914: Ermeniler Rus Ordusuna Katılıyor

The New York Times”- 7 Kasım 1914: Ermeniler Türklerle Savaşıyor -  Van muhasara altında – Diğerleri Türk Ordusunun Arkasında Operasyonda 

“Manitoba Free Press“–7 Kasım 1914: Türkiye aleyhine kampanya -   Rusların Türklere karşı savaşında Ermeniler Ruslara yardım ediyor.  Erzurum  140 mil güneyindeki Van şehri Ermenilerin muhasarası altında…

“The Ogden Standard”  -12 Kasım 1914:  Ermeniler Rusları Sevinçle Karşılıyor Beklenilen Türklerden kurtuluş günü   -  Halk fedakârlığa razı

Manitoba Morning Free Press”–13 Kasım 1914: Varşova’da TOPRAK ALTINDAN SİLAH-CEPHANE ÇIKARILIYOR – Ermeniler İsyanda – Gizlice Silâh Toplamışlar

“Elyria Evening Telegram” -  13 Kasım1914:  ERMENİLER RUSLARA KATILMAYA HAZIR – Petrograd’tan gelen habere göre Türk İdaresinden Kurtulmak İstiyorlar

“The Washington Post “ -  13 Kasım 1914: ERMENİLER RUSLARA KATILDI, 20.000’i ZEYTUN’DA TÜRKLERİ DAĞITTI  - Türklere Ruslardan Büyük Darbe – Büyük bir Ordu Batum Vadisini İşgal etmekte

Reno Evening Gazette” 7 Ocak 1915: ERMENİLER RUSLAR İÇİN SAVAŞIYOR Londra, 7 Ocak.  Reuters’in Petrograd muhabiri Tiflis’ten yolladığı mesajda,  Amerika’dan bir grup Ermeni gönüllünün buraya vardığını bildiriyor. “Gönüllüler büyük Kabul gördü”

ÖZETLERSEK: Böyle yüzlerce sayfa yabancı belge internette açıktır (Türk’lerden arayan-okuyan varsa)

(A)“tallarmeniantale”: 2000 öncesi çalışmaya başlayan bu sitede “ONBİNLERCE SAYFA BELGE” İngilizce Ermeni Yalanlarını ve Sahtekârlıklarını anlatmaktadır. Kurucu “Holdwater” adını kullanır!

(B) 2005 yılında çalışmaya başlayan ve yurtdışındaki üç Türk Ermeni’si gencin kurduğu DOĞRULUKÇU 

http://armenians-1915.blogspot.com/   şimdiye dek çıkan 3600 makale sayfası her halde 200.000’i geçer. Benim adımı üst menüde ve en alttaki isimlerde tıklarsanız orada yayınlanan kitap ve yaklaşık 500 makale her halde 15 – 20 bin sayfayı bulmuştur. Bu çok nazik ve önemli konuda da, “HAYDUT ERMENİLERE KARŞI MÜCADELEDE EN BÜYÜK YARDIMI TÜRK SİTE veya KURUMLARINDAN DEĞİL, “Artin Penik”, “Berç Türker”, “Agop Dilaçar” gibi tarihe geçmiş ve bugün aramızda yaşayan “binlerce dürüst Ermeni’den görmekteyim. Ülkemizde olur olmaz çoğu besili ve belki de doğruculardan sayıca fazla “yamuk, vs” Türk akademisyen, yazar bozar vardır. Yazık ki buradaki Türk Ermeni Cemaati içinde “elan dış güçlerden cesaretlenen ve tarihten ders almamış” şımarık bazı Ermeniler de vardır ve partiler aklı başında olanların yerine zıpır olanlara itibar ederler. Masaya oturup efendice tartışana rastlamadım. 

 Yurt dışındaki Ermeni Diaspora “dayanışma-himmet toplama” sistemi, aklı başında Türk vatandaşlarımız (ve din adamları) sayesinde henüz Türkiye’yi “sağılma makinesine bağlatamamışlardır fakat buradaki Ermeni Vakıf Malları her halde akıllarından çıkmamaktadır.”

 Burada evlerde kaçak çalışan en az 50.000 Ermeni ve çocuklarının her an geri yollanabileceği rizikosu da diasporaya dert değildir; Türk düşmanlığı her an, her yerde (konferans, turistik gezi vs)  bebeklikten tabuta kadar kin ve hamasetler aşılanmaktadır. Onların rafine haydutluk ağını çok takdir ediyordum fakat bizden öyle bir FETÖ ve “müminler şeamet çete ve katilleri çıktı ki, sevap için düşünmeden masum insanları yüzlerle, binlerle öldürmektedir”. Maalesef halka hizmet için yemin edenlerin içinde çok kimse yeminlerini ters yüz etmektedir. Ermeni tarihini ve cemiyetçiliğini okumamış olanlar, empati-sempati, futbol, gözyaşı vb ile diasporanın sarılacağını hayal edebilirler. Bugün Ermenistan’a “düşmanla yandaşlığı tercih ederek 1914’te almadıkları altı vilayeti hediye etseniz” size yüz senelik “kira borcunuz” için dava açabilirler.

İsmet İnönü’yü hatırlayalım: “Namus erbabı kimseler, namussuzlar kadar cesaret sahibi olmazlarsa...”  bu günleri ve yarınları AKIL ve ONUR noksanları ile yaşamak zorunda kalırız...