Birinci bölümde, ‘Sosyal Medya’nın ne olduğunu, işlevini, insanlar üzerindeki etkilerini dile getiren uzman görüşlerine yer vermiştim.

İkinci bölümde ise, bir taraftan bu silahı kullanamamanın getirdiği felaketleri ele alırken, bir taraftan da psikolojik harp teşkilatının hayata geçirilmesiyle, aynı kurumun işlevine son verilmesinin arasındaki derin uçurumu görmenize vesile olacağım.

Türk milleti olarak ne yazık ki mizacımıza uymayan ve entrikalarla yapılan bu savaşın içine bir türlü nüfus edemedik!.Nedenleri çoktur ancak önemli bir tespiti dile getirerek konuya açıklık getireyim!.

“ 20 yüzyılın sonlarında bu savaş yönteminin önemini ve üzerine yoğun şekilde gidilmesinin gerektiğini dile getiren genelkurmay başkanlarından bir kısmı hala hayattadır.

Savaşın (psikolojik savaş/Asimetrik harp) tehdit ve tehlikesini idrak eden komuta heyeti; asrın vazgeçilmez savaşını bilmeden , kadro ve teşkilatlarını kurup işlerliğini/uygulamalarını görmeden kazanılamayacağını bilerek dönemin iktidarlarına gerekli önerilerde bulunmuşlardır.

Ordu/ millet el ele; hem kontrol edilmesi güç, hem de ağır psikolojik ve nörolojik etkileri olan bu silahın (sosyal medya) imkan ve kabiliyetleri masaya yatırılıp üzerinde yoğun çalışmalar yapılmıştır. . Bu sayede Psikolojik Harp Dairesine bağlı birimlerin süratle kurulmasına önayak olunmuş, ülkemizin en hassas bölgelerinde faaliyetlerini, tüm iç ve dış engellemelere rağmen sürdürmeyi başarmışlardır!. Bu sayede insanımızın ruhsal ve sinirsel yapısını altüst eden psikolojik yıkımların kısmen de olsa başarıyla püskürtmesine vesile olunmuştur.

Çalışmalara hız verilerek 1983 yılında Milli Güvenlik Kurulu (MGK) genel sekreterliği bünyesinde kurulan, görev yaptığı 21 yıl boyunca da Türkiye'ye uygulanan psikolojik harekata karşı, aynı türden psikolojik harekatla cevap veren “Karşı Toplumla İlişkiler Başkanlığı” kurulmuştu. Psikolojik harekat birimini de içinde bulunduran bu teşkilat 2004 yılında hükümetin AB uyum yasaları çerçevesinde aldığı bir kararla (!) söndürülmüştür!..

Önemsenmesi gereken bu kurumun teşkil edilmesinde naçizane emeği olan bir asker olarak , söndürülmesi (!) karşısında “Ne yazık ki (!), ne hikmetse demekten kendimi alamıyorum, yapılanlara bir türlü akıl erdiremiyorum, yüreğim acıyor inanın!”

****

Entrikalardan nefeslenen/beslenen bu savaş nasıl mı kazanılır? İnsanlık üzerinde yaptığı etkilere, ancak bilinçli tepkiler verilerek tabii ki!..Önemsenmelidir , Unutulmamalı ve Unutturulmamalıdır!..

Medyanın insan üzerindeki etkilerine, söndürülen kurumun altında yatan tehlikelere bir nebze açıklık getirdikten sonra, şimdi de günümüz savaşı hakkında bazı gerçek bilgileri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bir yazımda http://morayfevzi.blogspot.com.tr/ asrın savaşını ( Psikolojik Harp) açıklarken, hedef olarak insanın seçildiğini, o hedefe ulaşabilmek için az masraflı ve fakat son derece etkili olan propagandanın silah olarak kullanıldığını belirtmiştim. .

Kısacası silah olarak medya organlarını maksadına ve günümüz savaşına uygun kullanan ülkeler, Milli Güç Unsurları (MGU) itibarıyla değerlendirildiğinde güçsüz bile olsalar , uygulama zafiyeti çektiğimiz bu savaşı masa başında kazanma imkanını yakalarlar!..

Yanı başımızdaki komşularımızdan, - açıklarımızı kollamak maksadıyla etrafımızda fink atan düşmanlarımızdan demek daha doğru bir ifade olur- genelde Milli Güçlü Unsurları itibarıyla daha üstün olmamıza rağmen 1974 Kıbrıs Barış Harekatında askerimizin kazandığı savaşı neden masa başında kaybettiğimize cevap bulmamız içindir bu cümleler!... 2 bölüm