Eşlerin Birbirinden Beklentileri...

Çocuklarını büyütme sorumluluğunu paylaşma. Özellikle günümüzde erkekler çocuklarını büyütme sorumluluğunu hanımlarına bırakmış durumdalar. Bu son derece uygunsuz bir durum. Erkeğin de kadın kadar çocuğuyla ilgilenmesi lazım. Çünkü çocuklar anne ve babalarına bakarak, onların hareket ve davranışlarını kendilerine benzetmeye çalışarak büyürler.

Erkek çocuk için baba bir örnektir, kız çocuk için anne bir örnektir. Ama bu demek değildir ki kız çocuk için babaya, erkek çocuk için anneye ihtiyaç yok. Bu şekilde karşı cinsi tanırlar ve karşı cinsiyetlerin birbirlerine karşı davranışlarını öğrenirler. Bu yüzden anne ve baba çocuklarını eğitme sorumluluğunu muhakkak paylaşmalıdır.

Günümüzde erkekler sabah çocukları uyanmadan, onları görmeden işlerine gidiyorlar. Akşam geldiklerinde de genelde çocuklar uyumuş oluyor. Hafta sonlarını ise yine bir takım toplantılarda veya kahvelerde, şurada burada geçiriyorlar. Çocuk adetâ babasız bir ortamda, kadınların içinde büyüyor.

Çekirdek aile sebebiyle aile büyükleri de yok artık. Kibrit kutusu gibi bir apartman dairesinde yaşanıyor ve çocuklar baba görmeden büyüyorlar. Bir süre sonra ilkokula gidiyor çocuk; ilkokul öğretmenleri de genelde kadın oluyor, örnek alabileceği bir erkek görmeden büyüyor çocuk.

Günümüz ailesi, bu önemli görevini yerine getirmede çeşitli zorluklarla karşılaşmaktadır. Her şeyden önce yapısında önemli değişmeler meydana gelmiş, sayı bakımından daralmış ve birçok yardımcı yan unsurunu kaybetmiş bulunuyor. Buna paralel olarak sanayinin getirdiği birçok ekonomik, kültürel, siyasi sebepler, çocuk doğurma ve onun yetiştirilmesi meselesini tartışılır hale getirmiştir.

Bugün idealize edilen insan tipi, başkalarını düşünen, onlar için fedakarlık yapan bir insan olmaktan ziyade, kendini düşünen, çok kazanan, iyi harcayan, rahat ve konforlu bir hayat süren, kısaca kendisi için mücadele veren, ferdiyetine düşkün ihtiraslı bir tiptir. Çocuk doğurma ve onun eğitimi bütün bu durumlarda fedakarlık yapmayı gerektirir. Bu fedakarlığı göze almak kolay bir iş değildir. Onun için gelişmiş sanayi ülkelerinde hızlı bir nüfus azalması, buna paralel olarak da kreş ve ana okulu eğitimi kurumlaşmaya başlıyor.

Çocuk olduktan sonra eşim değişti

Genelde sık sık duymuşsunuzdur; “Bizim evliliğimizde pek problem yoktu, ama çocuk olduktan sonra onun yüzünden gereksiz yere kavga ediyoruz.” Oysa, sadece çocuk yüzünden problem çıkmaz. Eşler arasında zaten iletişim problemleri, kişilik çatışmaları vardır. Çocuk olduktan sonra bunlar biraz daha artmıştır. Hanımlar çocuk olduktan sonra kendilerine bakmıyorlar, eşiyle özel zaman geçiremiyorlar.

Ev hanımları çocukları yüzünden kendilerine özel zaman ayıramadığından şikâyetçi. Tabii ki sonunda ne oluyor? Evin hanımı hep aynı monoton yaşamaktan bunalıyor ve kendini mutsuz hissediyor. Bu konuda evin erkeğine büyük görev düşüyor. Çok sık olmasa da haftanın belli günü çocuk bakımında eşine yardımcı olmalıdır. Eşi de böylece az da olsa kendine özel zaman ayırır ve biraz olsun rahatlar. Böylece eşine ve çocuklarına karşı daha sabırlı ve anlayışlı davranır.

Ayrıca, çocukları olan çiftlerin yapması gereken çok önemli bir uygulama var: Karı-koca sakin bir zamanda çocuklarının kendilerini ortak olarak rahatsız eden davranışlarını bir kâğıda yazarlar ve bu olumsuz davranışlar karşısında nasıl davranmaları gerektiğine beraber karar verirlerse, bu onlar için çok iyi olur. En azından çocuklarına karşı ortak davranırlar ve aralarında bu yüzden problem çıkmaz.

Çocuğun söyleyemediği duygu ve düşünceleri...

Çocukların büyüklerin bilmeleri gereken duygu ve düşüncelerinden bazıları... İşte çocuklardan büyüklere...

* Belirli bir büyüme ve değişme içerisindeyim. Sizin çocuğunuz olsam da sizden ayrı bir kişilik geliştiriyorum. Beni tanımaya ve anlamaya çalışın. Bana ayak uydurmakta güçlük çekebilirsiniz. Oyunda, arkadaşlıkta ve uğraşlarımda, özgürlük tanıyın. Beni her yerde ve her işimde, koruyup kollamayın. Davranışlarımın sonuçlarını kendim görürsem daha iyi öğrenirim ve öğrendiklerim daha kalıcı olur.

* Büyümeyi çok istiyorsam da ara sıra yaşımdan küçük davranmaktan kendimi alıkoyamıyorum. Bunu küçümsemeyin. Ama siz de beni şımartmayın. Hep çocuk kalmak isterim sonra.

* Her istediğimi elde edemeyeceğimi biliyorum. Ancak siz verince de almadan edemiyorum.

* Bana yerli yersiz söz vermeyin. Sözünüzü tutamayınca sizlere olan güvenim azalıyor. Bana kesin ve kararlı davranmaktan çekinmeyin. Yoldan saptığımı görünce beni sınırlayın.

* Koyduğunuz kurallar ve yasakların hepsini beğendiğimi söyleyemem. Ancak hiç kısıtlanmayınca, ne yapacağımı şaşırıyorum. Söz ve davranışlarınızda tutarsız olduğunuzu görünce hem bocalıyor, hem de bundan yararlanmadan edemiyorum.

* Beni dinleyin, öğrenmeye en açık olduğum anlar, soru sorduğum anlardır. Açıklamalarınız kısa ve özlü olsun, öğütlerinizden çok davranışlarınızdan etkileniyorum ben.

* Çok konuşup çok bağırmayın. Yüksek sesli sözlerinizi pek duymam. Yumuşak ve kesin sözler bende daha iyi bir iz bırakır. 

* “Ben senin yaşındayken” diye başlayan sözleri hep kulak ardına atarım. Küçük yanılgılarımı, büyük suç imiş gibi başıma kakmayın. Bana yanılma payı bırakın.

* Beni korkutup sindirerek, suçluluk duygusu aşılayarak uslandırmaya çalışmayın. Yaramazlıklarım için beni kötü çocukmuşum gibi yargılamayın. 

* Yanlış davranışlarımın üzerinde durup düzeltin. Ceza vermeden önce beni dinleyin.

* Suçumu aşmadığı müddetçe cezama katlanabilirim. Beni yeteneklerimin üzerindeki bir işi yapmam için zorlamayın. Ama başarabileceğim işleri yapmam için bana destek olun. 

* Başardığım işlerde beni övmeniz, kendime olan güvenimi artıracaktır.

* Bana güvendiğinizi belli edin. Beni başkaları ile kıyaslarsanız, ümitsizliğe kapılabilirim.

* Benden yaşımın üzerinde bir olgunluk beklemeyin. Bütün kuralları birden öğretmeye kalkmayın. Bana süre tanıyın. Yüzde yüz dürüst davranmadığımı görünce korkmayın.

* Beni köşeye sıkıştırırsanız, yalana sığınmak zorunda kalırım. Sizi çok bunaltsam bile, soğukkanlılığınızı kaybetmeyin. Kızgınlığınızı haklı görebilirim. Ama beni aşağılamayın. Hele başkalarının yanında onurumu kırmayın. Unutmayın ki, ben de sizi başkalarının yanında küçük düşürebilirim.

* Bana haksızlık ettiğinizi anlayınca bunu açıklamaktan çekinmeyin, özür dilemeniz, size olan sevgimi azaltmaz. Aksine beni size daha çok yakınlaştırır. Biliyorum, ara sıra sizi üzüyor, belki de düş kırıklığına uğratıyorum.

* Bana verdikleriniz yanında istediklerinizin çok olmadığını da biliyorum. Yukarıdaki isteklerimi unutsanız bile şunu unutmayın: Beni ben olarak seveceğinize olan inancım sarsılmasın.

* Benden örnek çocuk olmamı istemezseniz, ben de sizden “kusursuz anne”, “kusursuz baba” olmanızı beklemem. Sevecen ve anlayışlı olmanız bana yeter.

* Sizin çocuğunuz olarak doğmak elimde değil ama, seçme hakkım olsa, yine de sizin çocuğunuz olarak doğmak isterdim. 

Sevgilerle çocuğunuz.”