Afrika’da yaşayan Hadza kabilesi, Tanzanya’nın vahşi bölgelerinde hala varlığını sürdüren son avcı toplayıcı topluluk. Pigmelerle akraba olduğu sanılan kabilenin 1000 üyesi, Serengeti ve Eyasi Gölü’nün çevresindeki mağaralarda, 10 bin yıl önceki şartlarla yaşamaya devam ediyor. 

Dünyanın kaybolan dilleri açısından önem arz eden kendilerine has ritmik bir dilleri var. 

Dünyada varlığını sürdüren en eski dili konuştukları düşünülüyor. Başkalarıyla konuşmayan kabile, dış dünya ile de iletişim kurmuyor.

Hadzalar, çevrelerindeki kimseyle çatışmaya girmiyor. Bulaşıcı hastalıklara da yakalanmıyor topladıkları bitkilerle kendi kendilerini tedavi ediyorlar.

Nüfusları, avcılık ve toplayıcılıkla geçinebilecek toplam insan sayısını asla geçmiyor. Yedikleri bitki ile bir çocuktan fazlasını yapmıyorlar. Yaşadıkları alan dar ve şartlar kısıtlı olduğu için nüfuslarını kontrol altında tutuyorlar.

Alışverişleri sadece yakınlarındaki demirci kabilelerle takas yapıyorlar. Et karşılığında kullandıkları okların ucuna demir ve bıçak gibi aletler alıyorlar. Değiş-tokuş için en çok sandaletlerini kullanıyorlar. 

Kendi elleriyle yaptıkları yay ve okları ile avcı-toplayıcı olmalarına rağmen sahip oldukları tek şey üzerindeki giysiler. Yaşadıkları yörede bulunmayan bir ağacın özsuyundan elde edilen zehir sürülmüş, demir uçlu av okları ile büyük küçük hayvanları avlıyor. Avlanacak canlı kalmadığında başka bölgeye göç ediyorlar.

Erkekleri günlerini babun, kuş, antilop ve bufalo avlayarak geçirirken kadınlar günlük işleri arasında bitki topluyor, sandalet örüyorlar. Hadza insanları hem pişmiş hem de çiğ olarak yenilebilen lif açısından zengin bitki köklerini topluyor. Yani, Hadza insanları her zaman kökleri pişirmiyor.

Bölgedeki aslan nüfusunun azalması üzerine Hadzaların elinden aslanları kurtarmak isteyen  HYPERLINK "http://www.haberler.com/hukumet/" \o "hükümet Haberleri" hükümetin dağıttığı sığırları besliyorlar.