Suriye’de yeni  bir düzen kurulurken, Esad rejiminin kendi ülkesiyle ilgili düşünceleri kadar Rusya, ABD, Türkiye, İran ve diğer devletler ile etnik ve mezhepsel grupların da hesaplarını gözardı etmemek lazım. Terör örgütleri üzerinden yürütülen vekalet savaşında, Türkiye’nin ÖSO unsurlarıyla birlkte yürüttüğü El-Bab Operasyonunun başarıya ulaşması, bundan sonra ne olacağını da düşündürüyor.

Eski Bağdat Büyükelçimiz Ünal Çeviköz, El Bab’da zaferden sonra çekilmemizi savunurken, 900 kllometrelik kara sınırımızdan yapılan saldırılar nedeniyle IŞİD’i bölgeden uzaklaştırmak, PYD’nin güneyimizde oluşturmaya çalıştığı koridoru engellemek amacıyla yaptığı Fırat Kalkanı operasyonu haklı ve yerindedir.

Ağır kayıplara yol açma ihtimali bulunan Rakka’nın IŞİD’ten kurtarılması planlanırken, PKK’nın Suriye’deki uzantısı olup, ABD tarafından ağır silahlarla donatılan YPG’nin (PYD) harekata katılmasına Türkiye şiddetle karşı... Rusya ve ABD, terörist olarak görmedikleri PYD/YPG  ile ilişkilerini sürdürmekte ve önümüzdeki süreçte yapılacak operasyonlarda kara gücü olarak kullanmayı değerlendirmektedirler.

Türkiye’nin Suriye denklemindeki siyasi ağırlığının ne kadar olduğu ABD Başkanı Trump’ın kararına göre belli olacak. Önümüzdeki süreçte Ortadoğunun binbir entrika, hile ve şeytani hesaplarıyla, küresel güçlerin çıkar amaçlı stratejileri arasında tuzağa düşmemek lazım. Rusya ve İran’ın  desteği ile ayakta kalan Suriye rejimi, bundan sonra onların çizgisinden ayrılamayacaktır. ABD ve müttefikleri de bu gerçeği gözönünde bulundurmak ve Rusya, Türkiye ve İran’la işbirliği yapmadan bölgede etkin olamayacaklarını bilmek zorundadırlar.

Türkiye, TSK birliklerinin, Amerikan askerleri ve Suriyeli Arap milisleriyle hareket etmesi ve YPG’yi dışlamasını ve 25 mil derinliğindeki bir bölgedeki güvenlikli bölgeler kurulmasını baştan beri istiyor.

Washington Post’un haberine göre, Türkiye’nin El Bab’ın ardından Menbiç’e girmek istemesiyle ilgili ya da PYD güçlerinin bulunduğu Telabyad’ı alarak sınırdan doğrudan Rakka’ya gitme planları hakkında bir bilgi yok. PYD ile işbirliğinden vazgeçileceğine dair de bir işaret yok ancak daha önce desteklenen “Ilımlı” muhaliflerin vanalarının kapatıldığı, CIA’nin “eğit-donat” programının da bitirildiği söyleniyor.(1)

El Bab’ın ardından Türkiye’nin Menbiç’e yönelmesi haklı ve doğru bir düşünce olsa da ABD’nin Rakka Operasyonunu aksatacağı için sıkıntı yaratabilir.

ABD merkezli düşünce kuruluşu Rand Corporation yayınladığı 3.ncü raporunda, “Sahadaki askeri değişimin, Astana zirvesinin ve muhtemel Rakka harekatının daha önce yayımladıkları iki raporu desteklediğini savunarak, Suriye için “Bosna” modelini gündeme getirmiş.(2)

Diplomasi cephesinde ise Türkiye, Rusya ve İran’ın öncülük ettiği Astana zirvelerinin en önemli yanı “ ABD’nin dışlanması ve Türkiye’nin artık Washington ile çalışmaması” olarak tasvir edildi. Yaşanan süreçlerden sonra Türkiye’nin rejim değişikliği talebinden vazgeçtiği ve S. Arabistan’ın Yemen sorunu ile meşgul olduğu hatırlatılırken ABD’nin Suriye müzakerelerinde rol alarak özerklik için harekete geçeceği duyuruldu.(3)

Bu arada İran’la  ilişkiler gerilirken, Körfez ülkeleri ile geliştirilmeye çalışılmakta. Irak’ın kuzeyindeki Bölgesel Yönetimin Lideri Barzani, “Çok yakında bağımsızlık ilan edeceğiz” demekte...

Rusya, Türkiye ve İran, Moskova’da imzaladıkları mutabakatta, Suriye’nin toprak bütünlüğünün garantörü olmuşken, Kürtler, bağımsızlık talepleriyle oluşacak problem nedeniyle Türk askeri karşısında  ve  Sunni-Arap bölgede hakimiyet kurmalarının zor olacağını ve yanlış yapmamak gerektiğini düşünmek zorundadırlar.

K  A  Y  N  A  K............................:

(1)    Soli Özel..........Habertürk gazetesi, 24.02.2017

(2)    Aydınlık gazetesi, haber, 23.02.2017

(3)           “              “               “