Dünyada İslam ülkeleri arasında tek demokratik ve hukuk devleti Türkiye idi. 

Artık demokrasinin olmadığı, hukukun rafa kalktığı, terörle anılan bombalı araçların sokaklarda kol gezdiği, her gün gelen şehit haberleri, yıkılan yakılan evler, mahalleler ile Suriye sokaklarını andıran iç savaş görüntüleri, her türlü terör örgütlerinin, eğitim kamplarının ve hücre evlerinin olduğu, sabah evden çıkınca eve dönme ihtimalinizin nerdeyse yarı yarıya olduğu, güvenlik güçlerinin sabah evden çıkarken eşleriyle helalleştiği bir ülke olduk, teşekkürler ANKARA, başardınız tebrikler. 

Bu kadar olumsuzluğa rağmen hala başarıdan söz etmek, bombacıların kimlik bilgilerine ulaşılmış da, ulaşsan ne olur ulaşmasan ne olur. Giden canlar geri gelmeyecek, sönen ocaklar artık eskisi gibi yanmayacak. Öksüz ve yetim kalan çocuklar artık anne ve babasını bir daha göremeyecek, hayatlarının sonuna kadar hep bir tarafları eksik kalacak olduktan sonra sen teröristin kimliğini bulsan ne yazar.

Cemaatle çıktılar yola sonra bir baktılar ki yol arkadaşları tehlikeli, meğer paralelmiş, aldatıldık dediler. PKK ile devam edilen yolculuğun sonunda gelinen nokta kan ve gözyaşı, bomba ve al bayraklı tabutlarda şehitler gelmeye başlayınca, efendim bizim iyi niyetimizi suistimal ettiler dediler. 

Olur mu hiç beyler? Dünyanın neresinde görülmüş eli kanlı teröriste iyi niyetli davranmak, bırakın saflığı bunun adı düpedüz işbirliğidir. Yasalarda da cezası açık bir şekilde yazmaktadır. 

Olsun efendim millet bizi seçti, biz milli iradeyiz, mahkemede ne oluyor tanımıyoruz. Yasa koyucu biziz. Hatırlatmakta fayda var sanırım, göreve gelirken anayasaya sadakat üzerine ve Türk milletinin bütünlüğünü korumak üzere göreve başlamadan önce ant içtiniz. Demek ki neymiş millet size yetki verirken anayasaya uymak şartıyla sınırlı yetki vermiş. Eğer aksi davranmanız halinde mahkemelerin devreye geçeceğini bu hakkı bilerek bu yetkiyi almaktasınız halktan. 

Terör sorunu tarihte olmadığı kadar tavan yapmış bulunmaktadır, milletin bekası tehdit altındadır. Zayıflayan bir Türkiye’yi ne tehlikeler beklediği ortadadır. Allah göstermesin kenarda bekleyen dış güçler ve içerideki işbirlikçileri ayağımızın sendeleyeceği günü dört gözle beklemektedir.

Sıfır terörden geldiğimiz yer şehit cenazesi namazı kılmadığımız tek bir Allah’ın günü yok nerdeyse. Ekonomi, işsizlik, yolsuzluk, cinayetler, kaçakçılık, hırsızlık, gasp, soygun, kan ve gözyaşlarını arasında gündeme bile girememektedir. Bu kadar olumsuzluklar içerisinde nedir peki gündem diye sorarsanız milletin gündemi bellidir. 

Beyefendilerin gündemi ise anayasa ve başkanlık. Varsa yoksa 330 nasıl bulunur, referanduma nasıl gideriz, Türklüğün olmadığı anayasanın temel hak ve hürriyetlerini nasıl kırparız, başkanlık olursa uçarız, akşam başkanlık gelirse sabaha tüm sorunlar bitecekmiş sihirli değnek muamelesi görüyor başkanlık. 

Efendim neden korkuyorsunuz başkanlıktan? Halka soralım, halka gidelim iyi de halka neyi soracaksınız? Parlamenter sistem tıkanmış. Tıkanan sistem mi yoksa siz mi? 90 yıldır tıkır tıkır yürüyen sistem ne oldu da tıkandı? Benzini bitmiş araba gibi yolda mı kaldık ne oldu?