ANKARA - Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Birkaç gün önce özellikle Rusya'daki dalgalanma sebebiyle gelişmekte olan ekonomilerin finansal yapıları ve genel dengeleri itibarıyla ortaya çıkan konjonktürde de görüldüğü gibi rasyonel, soğukkanlı kriz yönetimi mantığıyla bu krizi piyasalara hissettirmeden yönetebilme kabiliyeti açısından büyük bir sınavdan sürekli geçiyoruz" dedi.

Davutoğlu, ''Güçlü ve Dengeli Büyüme için Yapısal Dönüşüm'' başlığıyla Onuncu Kalkınma Planı kapsamında öncelikli dönüşüm programlarına ilişkin ikinci basın toplantısını düzenledi.

Öncelikli Dönüşüm Programları'nın çok büyük ilgi gördüğünü ve kendilerinde de heyecan uyandırdığını ifade eden Davutoğlu, Yapısal Dönüşüm Programları'nın özellikle kriz dönemlerinde orta ve uzun vadeli ekonomik dönüşümleri ortaya koyabilmek ve ülkelerin perspektiflerini, reformlarını belirleyebilmek açısından önemli endikasyonlar niteliği taşıdığını belirtti.

Davutoğlu, ilk 9 programı açıkladıktan sonra G20 toplantısına katılan Türkiye'nin, yapısal dönüşüm programını açıklayan iki ülkeden biri olduğunu, diğer ülkenin Meksika olduğunu bildirerek, şöyle dedi:

"Özellikle petrol fiyatları ve dünya piyasalarında son dönemdeki yaşanan çalkantılar da göz önüne alındığında Türkiye'nin öngörülebilir, şeffaf ve hesap verilebilir bir perspektifle, kararlı bir orta ve uzun vadeli bir yapısal dönüşüm programı açıklamaya devam etmesi her şeyden önce ekonomi yönetimimizin istikrar konusundaki kararlılığını gösteren açık bir tutumdur. Bu açıdan piyasalarımızın, iş dünyamızın, kamu yönetimimizin bu yapısal dönüşüm programlarının doğasına, mantığına intibak etmeleri, bu çerçevede gerekli adımları atmaları Türkiye'nin orta ve uzun vadeli ekonomik istikrarı bakımından büyük önem taşıyor."

 AK Parti hükümetlerinin 2002 yılından bu yana reform hükümetleri olduklarını dile getiren Davutoğlu, daha olaylar gelişmeden ön alıcı şekilde tedbirleri aldıklarını, olaylar gelişmeden olabilecek krizleri yönetebilmek için kararlı ve iletişim, etkileşim ve koordinasyon içinde tepki verdiklerini ifade etti.

"Hükümetimiz 2023'e kadar ve daha ötesini görecek perspektifle politikalarını yönetiyor"

Davutoğlu, 62. hükümetin kurulmasının ardından içeride ve dışarıda birçok farklı yaklaşımlar sergilendiğini belirterek, "(Acaba 62. hükümet 8 aylık bir seçim hükümeti mi olacak, acaba ekonomi yönetimi bu 8 aya ayarlı bir takım popülist politikalara mı yönelecek?) gibi sorularla Türk ekonomisine güveni sarsmaya çalışan çevreler çıktı ama herhalde 3 ayı geçen performansımız, hem iç hem dış piyasalar açık bir şekilde gösterdi ki hükümetimiz hiçbir şekilde 8 aylık kısa bir perspektifle değil, aksine 2023'e kadar ve daha ötesini görecek orta ve uzun vadeli perspektifle politikalarını yönetiyor" dedi.

Bugünlerde  bütçe görüşmelerinin devam ettiğini, bazı bakanların basın toplantısı sırasında bu görüşmeler nedeniyle ayrılacağını bildiren Davutoğlu, şunları kaydetti:

"Bütçe konuşmamda da zikrettiğim gibi kamu maliyesi, bütçe yapılandırılması ve finansal sistemin istikrarı konularındaki ilkeli tutumumuz şimdiye kadar olduğu gibi bundan sonra da devam edecek. 62. hükümetin programında açık şekilde ortaya koyduğumuz bu perspektif, Orta Vadeli Programı açıklarken de net bir şekilde ifade edildi ve 2015 bütçesi de bunu tamamlayıcı unsurlarla kamuoyumuza arz edildi. Gerek 62. hükümet programı, gerek Orta Vadeli Program, gerek bütçe açıklaması, gerekse şimdi daha önce açıkladığımız yapısal dönüşüm programları, her şeyden önce bütün ekonomi politikamızda birkaç önemli unsuru öne çıkartıyor. Bir, bütüncül bir bakış. Reel sektör, finans sektörü, makroekonimik yapılar, bürokrasi-özel sektör ilişkisi, sosyal ve insan odaklı ekonomik yapılanma. Bütün bunlar bütüncül perspektifle alınıyor. Bu bütüncül perspektifi hiçbir zaman kaybetmeyeceğiz. Resmin tümünü gören, resmin tümünü analiz eden, bu resme göre en doğru kararları, en doğru zamanda alan bir yaklaşımı bundan sonra da sürdürmeye devam edeceğiz."

"Uygulamaları 3-4 aylık periyotlarla paylaşacağız"

Bu bütüncül perspektifin yanı sıra tamamlayıcılık ilişkisi, öngörülebilirlik, geleceğe dönük olarak bu öngörülebilirlik yaklaşımının spesifik somut alanlara indirgenmesinin önemli bir boyut taşıdığına işaret eden Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz kendi mecramızda ve kendi orta ve uzun vadeli reform perspektifimizde devam ederken ortaya çıkabilecek muhtemel krizler ki işte birkaç gün önce özellikle Rusya'daki dalgalanma sebebiyle gelişmekte olan ekonomilerin finansal yapıları ve genel dengeleri itibarıyla ortaya çıkan konjonktürde de görüldüğü gibi rasyonel, soğukkanlı kriz yönetimi mantığıyla bu krizi piyasalara hissettirmeden yönetebilme kabiliyeti açısından büyük bir sınavdan sürekli geçiyoruz. Aslında 2008'den bu yana bütün dünya ekonomileri kriz yönetimiyle meşgul, anlık, konjonktürel kriz yönetimleriyle. Türkiye ekonomisi bir taraftan krizi yönetiyor, krizden etkilenmeden ekonomik performansını sergiliyor, bir taraftan da uzun vadeli perspektiflerle yapısal dönüşümlerini sürdürüyor. Dolayısıyla bu yapısal dönüşüm programlarının hesap verilebilirlik, yani ilan ettiğimiz eylemlerin uygulamalarını da 3-4 aylık aylık periyotlarla sizlerle paylaşacağız. Muhtemelen bu çalışmalar tamamlandığı zaman mart, nisan gibi uygulama sonuçlarını da sizlerle paylaşma imkanı bulabileceğiz."

"Petroldeki düşüş ekonomimize olumlu etki yapacak"

Davutoğlu, "Petrol fiyatlarındaki 60 dolara geri dönüş ülke ekonomimize olumlu etki yapacaktır. Bu olumlu etkiyi, petrol fiyatlarındaki düşüşü tüketicimize, vatandaşımıza yansıtıyoruz, pompa fiyatlarında çok ciddi düşmeler oldu. Ama kesinlikle petrol fiyatlarının düşüşünden kaynaklanan bir gevşeme, disiplinden kopuş söz konusu olmayacak" ifadelerini kullandı.

"Türkiye ekonomisi 20 çeyrektir aralıksız büyüyor"

Türkiye ekonomisinin 20 çeyrektir aralıksız büyüdüğüne dikkati çeken Davutoğlu, son büyüme rakamlarının beklentinin altında gelmesine rağmen dünya ekonomileri ortalamasının çok üstünde olduğunu ifade etti.

Büyümenin sadece talep artışına bağlı değil, ihracat ve üretim boyutlu olmasının önemine dikkati çeken Davutoğlu, "İhracata dayalı nitelikli büyüme kompozisyonu, büyümenin sürdürülebilir niteliği açısından önemli bir işarettir" ifadesini kullandı.

Davutoğlu, öngörülebilirlik niteliğinin şu anda dünyanın en fazla önem verdiği husus olduğunu, Türkiye'nin siyasi istikrarla desteklenmiş öngörülebilirlik kapasitesini sürdürdüğünü söyledi. 

Bütçe görüşmelerinde kamu maliyesinde istikrar konusu üzerinde durduklarını belirten Davutoğlu, 2002 yılında yüzde 11,5 olan merkezi yönetim bütçe açığının GSYH'ye oranının, 2013'te yüzde 1,2 seviyesine gerilediğini ve bu düşüşün denk bütçeye doğru seyir açısından önemli parametrelerden olduğunu kaydetti.

Davutoğlu,  2002'de yüzde 38 olan dış ticaret hacminin GSYH'ye oranının, 2013'te yüzde 49,1'e yükselmesinin Türkiye ekonomisin genel performansı açısından ciddi gösterge olduğunu dile getirdi.

AB tanımlı genel yönetim borç stokunun milli gelire oranının da yaklaşık 40 puan gerileyerek yüzde 70'lerden yüzde 36,3 seviyelerine gerilediğini anımsatan Davutoğlu, bunun Avrupa standartları açısından önemli olduğunu vurguladı. Bu kapsamda, ekonomi yönetimindeki iç uyumun ve tek parti yönetiminin getirdiği istikrarın etkili olduğunu belirten Davutoğlu, kamu-özel sektör ilişkisinin her zamankinden daha etkin yürütüldüğünü ifade etti.

"Petrol fiyatlarındaki düşüş ülke ekonomisine olumlu etki yapacak"

Yapısal dönüşüm programlarında özel sektörün lokomotif rol oynadığına işaret eden Davutoğlu, şunları kaydetti.

"Bir kaç gün önceden başlayan bazı petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş ve muhtemel etkileri sürekli göz önüne alıyoruz. AK Parti iktidarlarının hemen öncesinde petrol fiyatları 20 dolar civarındaydı. Bu yüksek oranlı kalkınma, petrol fiyatlarının 150 dolarlara çıktığı bir konjonktürde gerçekleştirildi. Petrol fiyatlarındaki 60 dolara geri dönüş ülke ekonomimize olumlu etki yapacaktır. Bu olumlu etkiyi, petrol fiyatlarındaki düşüşü tüketicimize, vatandaşımıza yansıtıyoruz, pompa fiyatlarında çok ciddi düşmeler oldu ama kesinlikle petrol fiyatlarının düşüşünden kaynaklanan bir gevşeme, disiplinden kopuş söz konusu olmayacak. Türk ekonomisi petrol fiyatlarında ileride olabilecek her türlü iniş çıkışa intibak edebilmek için ilkeli, kararlı tutumunu sürdürecek."

Başbakan Davutoğlu, 2015 yılı için petrol fiyatlarının hangi düzeylerde olacağını göz önüne alarak alternatif modellemelerle olabilecek herhangi bir iniş çıkışa anında refleks verebilmek için yoğun çaba sarf ettiklerini dile getirdi.

Rusya gibi petrol üreticisi ülkelerde yaşanan krizlerin gelişmekte olan ülkeleri aynı anda etkilediğini ifade eden Davutoğlu, "İki, üç gün içinde yaşadıklarımız bunun göstergesi. Bir tarafta üretim fiyatlarında ve cari açıkta düşüş anlamında olumlu etki görüyorsunuz, diğer tarafta uluslararası piyasalarda ortaya çıkan çalkantılar finansal sonuçlar doğurabiliyor" diye konuştu. Davutoğlu, bu dalgalanmaların muhtemel etkilerini çok erken vakitte gördüklerini ve özellikle Hazine, Merkez Bankası ve enerji şirketleri arasında imzalanan protokolle enerji ödemelerinin Merkez Bankası'nın Hazine'ye transferi yoluyla yapılacak olmasının piyasalardaki dalgalanmalara karşı alınan etkin bir tedbir olduğunu söyledi.

Piyasaların bir kaç gün öncesine göre çok daha istikrarlı düzeye geldiğini belirten Davutoğlu, "Bu konuda kimse tedirgin olmamalı. Bu perspektifi sürdürmeye kararlıyız. Orta ve uzun vadede yapısal dönüşümleri öne çıkaran bir yaklaşım sergileyeceğiz ama aynı zamanda yeni ve etkin politikalarla bu yapısal dönüşüm programının ülkemizin genel istikrarını takviye edici mahiyette devam etmesine önem vereceğiz" değerlendirmesinde bulundu.

"Verimliliğin artırılmasına özel önem vereceğiz"

Davutoğlu, ekonominin en temel meselelerinden birisinin verimlilik düzeyinin düşüklüğü olduğunu, bu anlamda programlarda verimliliğin artırılmasına özel önem vereceklerini söyledi.

Açıklayacağı 8 programa yönelik bilgi veren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Birincisi; üretimde verimliliğin artırılması programı. İkincisi; yurt içi tasarrufların artırılması ve israfın önlenmesi programı. Üçüncüsü; İstanbul uluslararası finans merkezi programı. Dördüncüsü; kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi programı. Beşincisi; kamu gelirlerinin kalitesinin artırılması programı. Altıncısı; iş ve yatırım ortamının geliştirilmesi programı. Yedincisi; istatistiki bilgi altyapısını geliştirme programı. Sekizincisi; kayıt dışı ekonominin azaltılması programı. Kayıt dışı ekonominin azaltılması programını ayrı ve bağımsız bir çalışma, reform paketi olarak ele alacağız."

Üretimde verimliliğin artırılması programına ilişkin bilgi veren Davutoğlu, "10. Kalkınma Planı döneminde verimlilik odaklı bir yaklaşımla rekabet gücünü artırarak cari açık sorununu yaşamadan yüksek istikrarlı büyümeyi hedeflemekteyiz. Bu programda, verimlilik algısını geliştirmeyi, üretim süreçlerini iyileştirmeyi, katma değeri artırmayı amaçlıyoruz" diye konuştu.

Bu çerçevede sanayi sektöründe toplam faktör verimliliğinin büyümeye katkısını yüzde 20'nin üzerinde tutmaya kararlı olduklarını dile getiren Davutoğlu, bu başlık altında 59 eylem planladıklarını bildirdi.

Programın içerdiği öncelikli eylemler hakkında bilgi veren Davutoğlu, işletmelerin iyi örneklerle buluşturulması yoluyla, deneyim aktarımını sağlayacak ve işletmeler arasında etkileşim düzeyini yükselteceklerini söyledi.

"KOBİ'lerin kurumsallaşmasına önem vereceğiz"

Verimlilik alanında sistematik gelişmeleri kaydeden KOBİ'lerimizin devlet  desteklerinden öncelikli ve avantajlı olarak yer almasını sağlayacaklarını belirten Davutoğlu, KOBİ'lerin kurumsallaşmasına büyük önem vereceklerini ifade etti.

Bu kapsamda, destek programları oluşturacaklarını ve mevcut destekleri gözden geçireceklerini belirten Davutoğlu, "G-20 dönem başkanlığı sürecimizde de KOBİ'leri sürekli gündemde tutacağız ve dünya ölçeğinde KOBİ'lere verilen desteği artırarak istihdama dönük önemli katkı sağlamaya çalışacağız" dedi.

Sanayi bölgelerinin teknolojik donanımlarını ve teknoloji geliştirme kapasitelerini güçlendireceklerini, bu çerçevede destek sağlayacaklarını bildiren Davutoğlu, "İmalat sanayisinde endüstriyel otomasyon uygulamalarını yaygınlaştıracağız. İmalat sanayisinde kaynak verimliliği potansiyelini belirleyeceğiz. Kaynak verimliliği üretim uygulamalarını yaygınlaştıracağız" diye konuştu.

Küçük ölçekli işletmelere yönelik ürün tasarımını, çeşitlendirilmesini ve markalaşmalarını destekleyecek ve bu konularda eğitim faaliyetleri düzenleyeceklerini vurgulayan Davutoğlu, KOBİ'lerin finansman erişimini kolaylaştıracaklarını bildirdi.

"Türk malı imajı iyileştirilecek"

Türk malı markası ve imajının iyileştirilmesi için faaliyet yürüteceklerini bildiren Davutoğlu, "Dış pazarlardaki dağıtım kanallarına doğrudan erişim amacıyla özellikle yüksek teknolojili sektörlerde faaliyet gösteren yabancı şirket ve markaların satın alınmasını destekleyeceğiz. Son dönemdeki bu satın alımlardaki artış, Türk sanayisinin uluslararasılaşması ve etkisini göstermesi açısından büyük önem taşıyor" dedi.

İkinci program olan yurt içi tasarrufların artırılması ve israfın önlenmesi hakkında bilgi veren Davutoğlu, şunları söyledi:

"Bu program çerçevesinde, yüksek ve istikrarlı büyüme dinamiği sağlamak üzere en güvenilir ve kalıcı finansman kaynağı olan yurt içi tasarrufları artırmayı, artan yurt içi tasarrufları üretken yatırımlara yönlendirmeyi ve israfı azaltmayı amaçlıyoruz. Aslında iktisat bizde israfın karşılığı olarak kullanılan bir kavramdır. Sadece ekonomi anlamında değil. Bu anlamda, iktisatlı bir ekonomik altyapıyı kurmaya kararlıyız. 2013 yılında yüzde 13,4 olan yurt içi tasarruf oranını program dönemi sonunda yüzde 19'a çıkarmaya kararlıyız.

Bu başlık altında 74 eylemin yer aldığını bildiren Davutoğlu, programın içerdiği eylemler hakkında şu bilgiyi verdi:

"Gayrımenkullerin elden çıkarılmasına değer artış kazançlarının vergilendirilmesine yönelik uygulamaları gözden geçireceğiz. Bu anlamda, Türkiye'de gayrimenkul artışlarının bir tasarruf aracı olarak kullanılmasına büyük önem vereceğiz.

Taşınmaz alımlarının finansmanında kullandırılan kredilere ilişkin vergi istisna muafiyetlerini sosyal ve ekonomik amaçlı dikkate alarak gözden geçireceğiz.

İmalat sanayisinde kapasite ve verimlilik artışı sağlamak amacıyla, makine ve teçhizat yatırımlarının finansmanında banka ve sigorta muameleleri vergisi istisnası getireceğiz. Bu son derece önemli bir husus. Bu istisnalar imalat sanayisinde kapasite ve verimlilik artışı sağlamayı amaçlıyoruz.

Uluslararası yükümlülükleri gözeterek, lüks veya ithalat yoğunluğu yüksek tüketim mallarını tespit edecek ve caydırıcı vergilendirme yapacağız. İçeride teknoloji yoğun sanayilere destek verirken, dışarıdan gelecek lüks tüketim mallarına dönük olarak da caydırıcı vergilendirmeler yapacağız.

Uzun vadeli tasarrufları teşvik etmek üzere özel amaçlı tasarruf mekanizmaları geliştireceğiz. Altın bankacılığını geliştirecek ve destekleyeceğiz. Finansal istikrar gözetilerek, ihtiyaç duyulan alanlarda kredi düzenlemelerine ilişkin çalışmalara devam edeceğiz. Bireysel emeklilik siteminde kesinti oranlarını uluslararası düzeylere yaklaştıracağız. Hayat sigortalarının ve uzun süreli özel sağlık sigortalarının geliştirilmesi için politika seçeneklerini de değerlendiriyoruz. Bunları devreye sokacağız."

İsrafın fazla olduğu mal gruplarını tespit edeceklerini ifade eden Davutoğlu, israfın önlenmesine yönelik bilinçlendirme faaliyetleri yürüteceklerini, kamuoyuna yönelik genel bir tasarruf çağrısı kampanyası düzenleyeceklerini bildirdi.

Üçüncü program olan İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Programı hakkında bilgi veren Davutoğlu, şöyle konuştu:

"Bu programla, İstanbul'un uluslararası rekabet gücüne sahip finans merkezine dönüşmesi için reel sektörün ihtiyacını karşılayacak her türlü finansal aracın ihraç edilebildiği güçlü bir fiziki, beşeri ve teknolojik altyapıya sahip, etkin bir biçimde denetlenen şeffaf bir piyasanın oluşmasını amaçlıyoruz. Program dönemi sonunda İstanbul'un dünyada ilk aşamada 25 küresel finans merkezi içinde yer almasını, daha sonra bu skalada yerini yükseltmeyi, Türkiye'nin finansal gelişmişlik açısından ilk 30 ülke içerisinde yer almasını ve finansal hizmetler sektörünün gayrisafi yurt içi hasıla içindeki payının yüzde 6'ya yükseltilmesini hedefliyoruz."

"İhtisas mahkemeleri kuracağız"

Programda 104 eylemin yer aldığını ifade eden Davutoğlu, programın içerdiği ana başlıklar hakkında şunları kaydetti:

"İstanbul Finans Merkezi tanıtım ve iletişim faaliyetlerini yürütmek üzere özel sektörün daha fazla katkı sağlayacağı bir idari yapı oluşturacağız. Organize piyasalarda işlem görev türev araçlarının çeşitliliğini artıracağız. Finansal araçlar ile bunların dayanak varlıklarına ilişkin vergi uygulamalarını gözden geçireceğiz. Farklı finans kurumları arasında haksız rekabete yol açan vergi uygulamalarını kesinlikle ortadan kaldıracağız. Yasası çıkan İstanbul Tahkim Merkezini en kısa sürede kuracağız. Finans alanında ihtisas mahkemeleri kurarak, bu alandaki hukuki garantileri ve finansal sistemin istikrarı konusunda çok sağlam bir hukuki zemin oluşturacağız.

İstanbul Finans Merkezi kümelenme bölgelerinde raylı sistemler başta olmak üzere ulaşım imkanlarını ve iletişim altyapısını geliştireceğiz. Finans piyasalarında gereksinim duyulan bilişim teknoloji ürünlerini geliştirmek üzere Teknoloji Geliştirme Merkezi kuracağız. Hem kamuda, hem özel sektörde finans alanında uluslararası geçerliliği olan sertifikaya sahip uzman sayısını artıracağız."

Kamu sermayeli katılım bankası kuracaklarını ve katılım bankacılığını destekleyeceklerini bildiren Davutoğlu, "Faizsiz finans alanında koordinasyon sağlayacak bir mekanizma oluşturacak, bu alana uygun etik ilkeleri ve kurumsal yöntem ilkelerini belirleyeceğiz. Ayrıca, ürün ve hizmet çeşitliliğini artıracağız" dedi.

Kamu harcamalarının rasyonelleştirilmesi programı hakkında da bilgi veren Davutoğlu, bu çerçevede verimsiz harcamaları tasfiye edeceklerini bildirdi.

Davutoğlu, kamu faiz dışı harcama büyüklüğünü belirli bir seviyede tutacaklarını ifade ederek, bu kapsamında harcamaların yerindeliğini ve kalitesini artırmayı hedeflediklerini söyledi.

Program çerçevesinde 77 eylem bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, şöyle devam etti:

"Son dönemde Türkiye sosyal yardımlar konusunda dünyanın en öncü ülkeleri arasında yer almıştır. Sosyal yardımlarda suistimalleri engellemek ve hak eden herkese ulaşabilmek amacıyla bunlardan faydalanacak kişileri, daha objektif ölçütlere göre belirleyeceğiz. Bu alanda hizmet veren kamu kurumlarının veri tabanlarının entegrasyonunu tamamlayacağız. Sosyal yardım yapan kamu kurumlarımız, tek bir veritabanı ile bu yardımlardan istifade eden yardımları tek tek görebilecek, buna göre talepleri değerlendirebilecek.

Tarımsal desteklerin ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini değerlendireceğiz. Desteklemelerde etkinliği sağlarken, doğal kaynakların sürdürülebilir kullanımını ve gıda güvenliğini gözeteceğiz."

"Çerçeve kanun hazırlayacağız"

Kamu özel sektör işbirliği uygulamalarına ilişkin çerçeve kanun hazırlayacaklarını bildiren Davutoğlu, kamu kurumlarının ihtiyaçlarının ortak alım yöntemiyle tedariğini yaygınlaştıracaklarını belirtti.

Yüksek öğretim kurumlarına yapılan ödenek tahsisini daha rasyonel hale getireceklerini ifade eden Davutoğlu, "Kamuda taşıt edinim ve kullanımında yerindelik ve etkinliğin sağlanmasına yönelik tedbirler alacağız. Bu konuda oluşabilecek israfı ortadan kaldıracak ek yeni bir yaklaşım sergileyeceğiz" diye konuştu.

Davutoğlu, saydamlığın artırılması ve rekabetin sağlanması amacıyla bütün ihale sonuçlarının yayımlanma süreçlerini iyileştireceklerini bildirdi.

Kamuda hizmet binası ediniminde uygulanacak esasları belirleyeceklerini vurgulayan Davutoğlu, "Özellikle kiralama yoluyla ortaya çıkan ihtiyaçların karşılanmasında uzun perspektifli hizmet binaları yapımı konusunu da ele alacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Davutoğlu, akılcı ilaç kullanımını yaygınlaştıracaklarını, koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerini geliştireceklerini belirterek, "Koruyucu ve önleyici sağlık hizmetlerinde yapacağımız her 1 dolarlık yatırım muhtemelen daha sonraki tedavide harcayacağımız 10 dolarlık israfı ortadan kaldıracak sonuçlar doğurur" dedi.

Lüks tüketime caydırıcı vergilendirme

Başbakan Ahmet Davutoğlu, "Uluslararası yükümlülükleri gözeterek lüks ve/veya ithalat yoğunluğu yüksek malları tespit edecek ve caydırıcı vergilendirme yapacağız. İçeride teknoloji yoğun, verimliliği artan sanayilere destek verirken dışardan gelecek lüks tüketim mallarına yönelik caydırıcı vergilendirmeler yapacağız" şeklinde konuştu.

Toplantıya, Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Fikri Işık, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, Gümrük ve Ticaret Bakanı Nurettin Canikli,  Kalkınma Bakanı Cevdet Yılmaz, Maliye Bakanı Mehmet Şimşek katıldı.