TBMM

Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Bakanlığının 2015 yılı bütçesine ilişkin TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda yaptığı sunumun ardından milletvekillerinin sorularını yanıtladı.

Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun, dün Ocak ayında 15 bin öğretmen ataması yapılacağını açıkladığını hatırlatan Şimşek, önümüzdeki yıl yapılacak atamalardan aslan payını öğretmenlerin aldığını ifade etti. Şimşek, 2015'teki atamaların dağılımının ise yeni yılın başında Başbakan Davutoğlu'nun başkanlığında yapılacağını söyledi.

Kamudaki taşeron sistemine ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik'in başkanlığında bir çalışmanın devam ettiğini anlatan Şimşek, Maliye Bakanlığı olarak da bu çalışmaya katkı verdiklerini bildirdi.

Bakan Şimşek, yıl içerisinde yedek ödenekten aktarmalar konusundaki eleştiriler üzerine de şunları söyledi:

"Niye biz bunu kamuoyuyla başlangıç ödeneği üzerinden paylaşıyoruz da yıl sonu gerçekleşme performansı üzerinden paylaşmıyoruz? Bu, bütçenin bir yorumu fakat ben 2015'ten itibaren bu bütçe yorumunu dikkate almayacağım. Bundan sonra biz, gerçekleşme neyse onun üzerinden kamuoyuyla paylaşmamız lazım. Sayıştay ne diyorsa biz onu yapacağız. Sayıştay bir hususu eleştiriyor ve 2 yıl üst üste hemfikir değilsek, biz Sayıştay'a uyacağız. Sayıştay, 'Kanunda böyle olabilir ama bence şeffaflığın gereği, bunun böyle paylaşılması gerekir' diyor. Sayıştay burada doğru."

"Bütçe Kanunu'nun gereği bu"

Milletvekilleriyle, söz konusu konuya ilişkin kesinleşmiş olan 2013 yılı rakamlarını da paylaşan Şimşek, şunları kaydetti:

"Diyelim ki Aralık'ın son haftasına geldik, varsayalım ki TCDD'ye 5 milyar liralık ödenek verilmişti ve yine varsayalım ki bunlar bu rakamın 2 milyar lirasını harcamadılar. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı yıl içinde bize, 'Ben hedeflerimin ötesindeyim, karayollarında tüneller devam ediyor, şu kadar şantiyede işim devam ediyor. Şu an itibarıyla benim şurada kullanmadığım para var, bunu bana verin' dediği zaman, ben onu nasıl yapıyorum? Önce demiryollarının parasını yedeğe alıyorum, Bütçe Kanunu'nun gereği bu. Sonra yedekten bunu tekrar aktarıyorum. Böyle olunca da yedek, inanılmaz şişmiş oluyor. Bunu bilmenizde fayda var."

Personel giderlerinde de aynı şeyin görüldüğünü dile getiren Şimşek, yedeğe aktarılan miktarın 35 milyar lira, toplam yedek ödeneğin ise 35,9 milyar lira olduğunu ifade etti. Bu rakamların detaylarını da paylaşan Şimşek, "Bugün bir çoğunuz eleştirdiniz, gelin bu sistemi değiştirelim. 'Bu tür aktarmalar, yedeğe aktaramadan yapılır' diyelim, yapalım. Bakın, sanki bir yerden bir şey kaçırmışız gibi... Bütün bu yedek ödeneğe aktarımların tamamı Sayışta'a veriliyor, kesin hesapta açıklanıyor, Sayıştay'ın denetimine açık. Dolayısıyla burada herhangi bir kayıtdışı, hukuka, kanuna aykırı bir işlem yok" diye konuştu.

"Tüm giderler bütçenin içinde ve Sayıştay'ın denetimine tabi"

Bütçe Kanunu'nda yer alan özel hesaplara ilişkin eleştirilere de cevap veren Şimşek, tüm bu giderlerin bütçenin içinde ve Sayıştay denetimine tabi olduğunu söyledi.

Konuya ilişkin rakamları da açıklayan Şimşek, Avrupa Birliği Bakanlığı'nın, AB iletişim stratejisi, öngörülmeyen faaliyetleri için kendilerinden 2,8 milyon lira istediğini ifade etti. Türkiye'nin, yurt dışındaki bu türden çabalarını desteklemek için yapılacak harcamaların Kamu İhale Kanunu'na sokulmasıyla, yapılacak işin işlevselliğini yitireceğini dile getiren Şimşek, Avrupa'da bu türden ufak tefek rakamların tamamının kamu ihale rejiminin dışında olduğunu kaydetti.

Dışişleri Bakanlığı'nın, yıl içinde zaman zaman yurt dışında öngörülmeyen toplantılar yaptığını anlatan Şimşek, şöyle devam etti:

"Bunun için Dışişleri Bakanlığı'na bizim, 2015 tasarısında 2 milyon 650 bn lira para vermemizi eğer siz uygun bulmuyorsanız, Komisyonun takdirine bırakıyorum. Bu rakamların hepsi açık. 2014 yılında Avrupa Birliği Bakanlığı'na hiç verilmemiş. Yine 2014'ün 25 Kasım'ına kadar Dışişleri Bakanlığı'nın bu çerçevede harcadığı toplam para 2 milyon 150 bin lira. Devam ediyorum, AFAD... Siz de takdir edersiniz ki, şu anda yurt dışından gelen çok sayıda misafirimiz var. Uluslararası bir çok sorun yaşanıyor ve AFAD'ın müdahalesi gerekiyor. Bu çerçevede bizden 5 milyon 250 bin lira ilave para istenmiş. Bunu uygun görmüyorsanız, çıkaralım."

Konuya ilişkin Kalkınma Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı'na ilişkini rakamları da paylaşan Şimşek, "Son olarak Türk Tarih Kurumu, yakın dönem tarih araştırmaları için bizden bin lira istemiş, özü bu. Şu anda 2015 için konulan para bin lira" dedi.

"Mükellef sayısında azalma olduğu iddiası doğru değil"

Mükellef sayılarıyla ilgili soruları yanıtlayan Şimşek, resen terkin edilen mükelleflerin olduğunu söyledi. Bu işleme 2005 yılında başladıklarını hatırlatan Şimşek, o yıldan bu yana resen terkin edilen gelir vergisi mükellefi sayısının 294 bin 617 olduğunu söyledi. Şimşek, bu husus dikkate alındığında, 2005 yılına oranla mükellef sayının 407 binden fazla arttığını kaydetti.

Kurumlar vergisine ilişkin rakamları veren Şimşek, "2005 yılında faal gibi görünen mükellef sayımız 593 bin 166 ama bu dönemde 315 bin 825 de mükellef terkini yapılmış. Bunu dikkate alırsanız, aslında kurumlar vergisi mükellef sayısındaki değişim, 2005 yılından bu yana 396 bin 85 kişi. Dolayısıyla mükellef sayısında azalma olduğu iddiası doğru bir iddia değildir" diye konuştu.

Taşıtlardaki tasarruf

Taşıtlardaki tasarruf konusuna da değinen Şimşek, rakam ne kadar küçük olursa olsun kamu vicdanında rahatlama sağlamaları gerektiğini vurguladı. Buradaki eleştirileri dikkate aldıklarını ve araç kiralamaları konusunda yeni düzenlemeler yaptıklarını anlatan Şimşek, bu düzenlemelerle taşıt kiralama bedellerine sınırlamalar getirdiklerini ifade etti.

"Şu anda gelip, şikayet ediyorlar biliyor musunuz? 'Biz buna sığdıramıyoruz' diye ama sığdıracaksınız" diyen Şimşek, çok açık ve net bir düzenleme yaptıklarını ve Maliye Bakanlığı'na bu konuda verilen bedel artırma yetkisini kullanmayacağını söyledi.

Bunun yeterli olmadığını dile getiren Şimşek, Taşıt Kanunu Tasarısı'nın Başbakanlık'ta olduğunu bildirdi.

Kamudaki taşıt sayılarına ilişkin eleştiriler üzerine de Şimşek, bunların yüzde 58'inin emniyet ve güvenlik birimlerine ait olduğunu söyledi. 2015 yılında alınacak araçların büyük bir kısmının ise kamunun ihtiyaç duyduğu ambulans veya arazide kullanılanlar gibi araçlar olduğunu ifade etti.

Elektrik dağıtım şirketlerinin tahsilatlarına ilişkin bir soru üzerine Şimşek, şunları söyledi:

"Özel sektör dağıtım şirketleri, elektriğin vatandaşa ulaştırılması ve tahsilatı noktasında aslında bir aracılık yapıyor. Devlet daha önce bu dağıtım ve tahsilatta etkin olmadığı için, dağıtım şirketlerinin işletme hakkını özel sektöre devretmiş. Özel sektörün topladığı elektrik paraları, özel sektör firmasına gitmiyor. Sadece yüzde 3,49'u. Yani topladığı her 100 liralık elektrik parasının sadece 3 lira 49 kuruşu şirkette kalıyor, geri kalanın tamamı kim elektriği üretiyorsa, devletse devlet, özelse özel, o şebekeye kim elektrik veriyorsa ona gidiyor. Hatta biz bu firmalara hedef vermişiz. Örnek olarak söylüyorum; Bu sene kayıp kaçak oranı yüzde 20. Önümüzdeki 5 veya 10 yıl içinde siz bunu yüzde 10'un altına indireceksiniz. İndirmediği zaman o farkı kendi cebinden ödemek zorunda."

Özelleştirme uygulamalarının 61,2 milyar dolar olduğunu, gelmeyenler dışında gelirlerin 51,8 milyar dolar olduğuna işaret eden Şimşek, bunun 35,4 milyar dolarının doğrudan doğruya Hazineye gönderildiğini, 10,9 milyar dolarının özelleştirme kapsamında olan şirketlere sermaye ve borç transferi olarak aktarıldığını, geriye kalan 4 milyar doların da ilgili kuruluşlara iletildiğini bildirdi.  

Şimşek, vergi konusundaki eleştirileri yanıtlarken şöyle konuştu:

"Türkiye'de toplam vergi yükü milli gelire oran olarak yüzde 27,7. Bunun içinde sosyal güvenlik primleri, belediyelerin topladığı vergiler, merkezi yönetimin topladığı vergiler var. Gelir ve kazanç üzerinden alınan vergilerin milli gelire oranı yüzde 6, sosyal güvenlik primlerinin mille gelire oranı yüzde 7,5, mülkiyet üzerinden alınan vergilerin oranı yüzde 1,2, mal ve hizmet üzerinden alınan vergilerin oranı yüzde 12,5, diğer bütün vergilerin gayri safi milli hasılaya yüzde 0,5.

OECD'de dolaylı vergilerin toplam vergi gelirindeki payı 2012 yılı rakamlarıyla yüzde 32,8. Türkiye'de yüzde 45. Türkiye'de yüksek. Yüksek eleştirisini kabul ediyorum. Niye yüksek? Dolaylı vergilerin çok yüksek olmasından ziyade dolaysız vergilerin nispeten düşük olmasından kaynaklanıyor.

OECD ülkelerinde dolaylı vergilerin milli gelire oranı yüzde 11,1. AB 28 üyesinin tamamında dolaylı vergilerin milli gelire oranı yüzde 13,3. Türkiye'de toplam dolaylı vergi gelirlerinin milli gelire oranı yüzde 12,5. Türkiye, AB ortalaması ile OECD ortalaması arasında bir yerde. OECD'ye göre biraz yüksek, AB'ye göre düşük. Dolaysız vergilerin gayri safi yurtiçi hasılaya oranı OECD ülkeleri ortalamasında yüzde 23,4, AB ortalamasında yüzde 26,1, Türkiye'de yüzde 15,2. Sorunun nerede olduğunu görüyoruz.

Benden anglosakson ülkelerindeki standartları istiyorsunuz değil mi? Ben de alasını istiyorum ve takdir ediyorum, saygı duyuyorum, teşekkür ediyorum. O zaman anglosakson ülkelerindeki gibi müeyyideleri getirip, düzenlemeleri yapalım."

Memur ve memur emeklisi maaşları

Kamu görevlilerinin 2014 yılına ilişkin mali ve sosyal haklarının toplu sözleşmeyle belirlendiğine işaret eden Şimşek, toplu sözleşmeye yüzde 0,7'lik önceki 6 ayın enflasyon zammına ilave olarak brüt 175 liralık artış sağlandığını söyledi. Şimşek, 800 binin üzerindeki öğretmene ilave 150 lira artış sağlandığını, bazı hizmet kollarına ilişkin mali ve sosyal haklarda iyileştirmeler yapıldığını dile getirdi.

Şimşek, "Toplu sözleşmeyle 2014'te en düşük memur maaşı yüzde 8,3 arttı. Bu enflasyonun bir miktar altında. Merkez Bankası enflasyon 8,9 olur diyor, biz Orta Vadeli Programa 9,4 diye koyduk. Sonuçta bir miktar altında olabilir. Bu toplam memurlar için böyle ama öğretmenlere ilave seyyanen bir artış var, 4/C'lilere 350 liralık seyyanen bir artış var. Bunu dikkate almadan 2014'ü değerlendiremeyiz" dedi.

Memur ve memur emekli artışlarına ilişkin örnekler veren Şimşek, "Memur ve emeklileri arasında reel olarak maaşı artmayan bir tek kesim vardır. AK Parti hükümetleri döneminde en yüksek memur maaşı, bu müsteşara denk geliyor. Yüzde 7,2 azalmıştır. En düşük memur maaşı ise reel olarak yüzde 83 artmıştır. Milli gelirdeki reel artış bu düzeyde değildir. Ortalama memur maaşındaki reel artış yüzde 45,1'dir. Bir tek reel olarak azalan en yüksek memur maaşıdır" şeklinde konuştu.

Kamu çalışanlarının durumunu imkanlar ölçüsünde iyileştirmeyi amaçladıklarını ifade eden Şimşek, bütçe ve sosyal güvenlikten ödenen ücretlerin toplamının 2015 yılı için 290 milyar lira olarak öngörüldüğüne dikkati çekti. Şimşek, "Bunu yatırımlarla karşılaştıralım. Merkezi yönetimde yatırımlara yönelik ayrılan kaynak muhtemelen 50 milyar lira civarında olacak. Neredeyse 6 katını maaşa harcıyoruz. Bu dengeyi gözetmemiz lazım. Tabi ki daha çok öğretmen, sağlıkçı alacağız ama bazı alanlarda da AB ortalamasını geçtik oralarda da eleman almamamız lazım" dedi.

"Rahat bir nefes ortamı oluşmadı"

OECD ülkeleri arasında son dönemde gelir dağılımını iyileştiren çok nadir ülkelerden birinin Türkiye olduğunu vurgulayan Şimşek, "Gelinen nokta yeterli midir, değildir. Servet dağılımında bir bozukluk var mıdır, vardır. Buna ilişkin çaba göstermemiz lazım" değerlendirmesinde bulundu.

Son yılların "zor yıllar" olduğunu dile getiren Şimşek, bu nedenle yatırım miktarları konusunda ihtiyatlı hareket edildiğini söyledi. Şimşek, "Ben 2007 yılında Türkiye'ye geldim, geldiğimden beri rahat bir nefes ortamı oluşmadı. 2008'in başından itibaren küresel kriz en sert şeklide etkisini göstermeye başladı. O bitti AB krizi başladı. Tam bu bitti Ortadoğu'daki çalkantılar, bu bitti başka şeyler" diye konuştu.  

Şimşek, belediyelere geçen yıl ayrılan 526 milyon lira ödeneğin 590 milyon liraya çıkarıldığını bildirdi. Belediyelere yardım kapsamında 2015 yılı için 31,8 milyon lira ayrıldığını dile getiren Şimşek, bu yıl belediyelere yapılan yardım tutarının ise şu an itibariyle 11,4 milyon lira olduğunu ve parti ayrım yapılmaksızın zor durumda kalan belediyelerin bu olanaktan yararlandırıldığını söyledi.

Devletin özel sektör dinamizmini kullanarak bir takım projeleri hayata geçirmesini, vatandaşın cebinden bir kuruş çıkartmadan bazı projelerin yapılmasını doğru bulduğunu ifade eden Şimşek, ekim ayı itibarıyla 183 adet ve toplam 101,9 milyar dolar tutarında kamu-özel işbirliği projesi bulunduğunu bildirdi.

"Peyzajla ilgili detaylara vakıf değiliz"

 Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın yapımına yönelik sorulara karşılık Şimşek, "Ne kadar ithalat yapıldı hiçbir fikrim yok. Bütçesi geldiğinde sorulsaydı, hiçbir fikrim yok. Ağaç konusunda hiçbir fikrim yok. Bunlar yazılıp, çizilen birtakım iddialardır. İlgili merciye sorarsınız oradan cevap alırsınız. Maliye Bakanlığı olarak peyzajla ilgili detaylara vakıf değiliz" dedi.

Siyasi partilere yönelik olarak genel seçim yılı olan 2015 için bütçeye 531,1 milyon lira ödenek konulduğu bilgisini veren Şimşek, "Gruplara Hazine yardımı yapılmaması itirazını saygıyla karşılıyorum. Şahsen bu konuda bir düzenleme yapılabilir. Geçmişte bunu istismara yönelik grup oluşturmalar vesaire nedeniyle kaldırılmış" diye konuştu.

Şimşek'in sunumunun ardından komisyonun muhalefet partisi üyeleri tarafından kamuya 40 bin öğretmen alınmasına yönelik önerge verildi. Şimşek, önergeye ilişkin, kamuya personel alımının yapılacak çalışmayla şekilleneceğini dile getirerek, Milli Eğitim Bakanlığı ile öğretmen ihtiyacını görüşmeden böyle bir karar verilemeyeceğini söyledi. Yapılan oylamada önerge reddedildi.

Komisyon görüşmelerinin ardından Maliye Bakanlığının 2015 yılı bütçesi kabul edildi.