BURSA

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, kömür madeni ocaklarında "yaşam odası" bulunması gerektiğini söylemesine ilişkin, "Şimdi siz, ana muhalefet olarak neyi tavsiye ediyorsunuz? 'İşçiler, yer altında boğulmayla gazlarla baş başa kalsın' diyorsunuz. Bu tam bir bilgisizlik örneğidir" dedi.

Çelik, İnegöl Sosyal Güvenlik Merkezi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin olumlu bir seyir içindeyken geçen hafta 10 kişinin hayatını kaybettiği asansör kazası ve Manisa'nın Soma ilçesinde yakın geçmişte yaşanan maden kazasının, başarıları gölgeleyecek çok ciddi sorunlar olarak ortaya çıktığını bildirdi.

Birçok başarıları elde eden Türkiye'ye bu fotoğrafların, tabloların yakışmadığını vurgulayan Çelik, "Bu tablo, 3 misli büyüyen milli gelirimize, 3-4 misli büyüyen ihracatımıza, 3 misli büyüyen fert başına milli gelire yakışan tablo değil. Avrupa Birliğine girme mücadelesinde olan Türkiye'ye yakışan bir tablo olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Şimdi bu kazalarla ilgili rastgele değerlendirmeler yapılıyor. Maşallah herkes uzman kesildi, bilen de bilmeyen de konuşmaya devam ediyor" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu'nun, televizyon ekranlarında değerlendirmeler yaparak kendilerine bazı konularda çağrılarda bulunduğunu anlatan Çelik, kimi hususlarda ise akıl vermeye kalktığını söyledi. Çelik, şöyle devam etti:

"Tabii ki akıl akıldan üstündür. Alınacak faydalı bir bilgi varsa Çin'de de olsa gidip biz onu alırız. Bunda bir tereddüt yok ama söylediklerine baktığınız zaman, doğrusu acınacak bir yaklaşım içerisinde. Bilgiden uzak, bilgi yokunu bir yaklaşım içinde olduğunu görmek mümkün. Uğur Mumcu'nun şu ifadesiyle sayın ana muhalefetin genel başkanına bir şeyler hatırlatmak istiyorum. Uğur Mumcu diyor ki 'Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz.' Önce bilgi sahibi olacaksın, ne nedir, ne nasıl oluyor bunu bileceksin, ondan sonra da fikrin varsa fikrini söyleyeceksin. Şimdi diyor ki Sayın Kılıçdaroğlu, 'Madenlerde yaşam odası olsun, yerin altında kömür madenlerinde yaşam odası olsun dedik de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı buna karşı çıktı. Buna karşı çıktığı için bu ölümler meydana geliyor.' Tam işte Uğur Mumcu'nun söylediği, 'Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaz' diyor ya tam da bunu tarif ediyor, tarifinin karşılığı Sayın Kılıçdaroğlu."

Kılıçdaroğlu'nun "yaşam odası" ile ilgili sözleri

Kömür madenlerinde "yaşam odası" demenin, işçiyi patlayıcı ve boğucu ortama terk etmek anlamına geldiğini vurgulayan Çelik, kömür ile bakır ve diğer madenlerin farklı şeyler olduğunu dile getirdi.

Diğer madenler için "yaşam odası" olabileceğini bildiren Çelik, şunları kaydetti:

"Kömür madeninde, karbonmonoksit veya diğer gazlar, patlamalar olduğu zaman 3 saniye, 3 nefeslik insanın vakti var. 3 nefes aldıktan sonra, yani 1-2 dakika içerisinde gerekli önlemleri alıp o yer altından çıkma imkanını sağlayıcı önlemleri almazsanız, onu boğulmaya, hayatını kaybetmeye terk edersiniz. Şimdi siz, ana muhalefet olarak neyi tavsiye ediyorsunuz? 'İşçiler, yer altında boğulmayla gazlarla baş başa kalsın' diyorsunuz. Bu tam bir bilgisizlik örneğidir. Etrafında aslında bu konuları bilenler vardır ama ne yazık ki bu bilenlerin de bunu sağlıklı bir şekilde aktarmadıklarını çok net bir şekilde görüyoruz. Uzmanları varsa gelsinler, biz kendilerine anlatalım ve doğru bilgi sahibi olsun, doğru fikirler üretsinler, tavsiyede bulunsunlar, o tavsiyeleri de biz değerlendirelim."

"Ağzı olan konuşuyor"

Bakan Çelik, Kılıçdaroğlu'nun asansör kazasıyla ilgili de değerlendirmelerde bulunduğunu anımsattı.

Konunun öğrenilmesi ve buna göre yaklaşım geliştirilmesi gerektiğine dikkati çeken Çelik, şöyle konuştu:

"Asansörün sorumlusu kim, Makina Mühendisleri Odasının sorumluluğu nedir, belediyelerin sorumluluğu nedir konuyu bilmeden Sayın Kılıçdaroğlu'nun, 'Ağzı olan konuşuyor' gibi bu konuda da rastgele değerlendirmeler yaptığını bugünkü konuşmasında müşahede ettik. Diyor ki 'Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı istifa etmelidir.' Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu talebi olabilir. Ana muhalefetin iktidara dönük bu ve benzer talepleri olabilir ama biz şu anda bir hizmet merkezinin açılışındayız. Türkiye'nin dört bir tarafında onun bize bıraktığı Sosyal Güvenlik Kurumunu nereden nereye taşıdığımızı 76 milyon çok iyi biliyor. İnegöllüler de Bursalılar da çok iyi biliyorlar. Bütçesi tamtakır, hizmet anlayışı sıfırlanmış, her şeyi tükenmiş bitmiş olan bir Sosyal Güvenlik Kurumunun nereden nereye geldiğini veya bu gelişe bu fakirin ne kadar katkısının olduğunu bütün Türkiye biliyor. Kendileri bilmiyorsa bu ayrı bir konu."

"Aynaya bak" 

Çelik, sosyal güvenlik alanında reformların gerçekleşebilmesi için gece gündüz mücadele verdiklerini anlattı.

Mücadelelerini tüm kesimlerin bildiğini dile getiren Çelik, şunları dile getirdi:

"Gerçekten bulunduğumuz makamların, koltukların hakkını veremeyecek bir noktada olursak zaten Sayın Kılıçdaroğlu'nun görüşüne bakmadan gerekeni yaparız ama ne yaptığımızı ne ettiğimizi en iyi Sayın Kılıçdaroğlu ölçebilecek noktadadır, durumdadır, düzeydedir. Baksın bakalım, dünün SSK'sıyla bugünün SGK'sı hangi noktadadır? Demek ki bürokraside ciddi başarısızlıklarla karşı karşıya olan birisinin bugün siyasetteki başarısına baktığınız zaman; 4 seçimde 4'ünü de kaybetmişsin. Aynaya bak, vallahi ayna, Sayın Kılıçdaroğlu'na 'İstifa et' diyor. CHP'liler de 'İstifa et' diyor. Bu sesi Türkiye'nin her yerinde duydum. Yani kendi partilileri de aslında bu konudaki sıkıntıyı ifade ediyor. Aynı zamanda aynalar da bunu çok rahat bir şekilde kendisine söyleyecektir."

Ya insanı önceleyecek ya da piyasadan çekileceksiniz

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, iş kazalarına dikkati çekerek, "İşverenlere çok net bir şekilde diyorum ki; kefenin cebi yok. Ya insanı önceleyecek ya da piyasadan çekileceksiniz" dedi.

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Çelik, "İşçinin üzerinde güvenlik açısından olması gereken sorumluluklar neyse işçi kardeşimiz de ona uymak durumundadır. Ona uymadığı an o da çeşitli müeyyidelerle karşı karşıya kalacaktır. Yani 'işverene teşvik' eyvallah, 'işverene ceza' tamam, 'işçinin hakkını korumak' tamam ama işçi de üzerine düşen güvenlik sorumluluğunu yerine getirmezse ona da müeyyideleri uygulamakla ilgili ilave düzenlemeleri inşallah önümüzdeki dönem yüce Meclis'in huzuruna getireceğimi belirtmek istiyorum" diye konuştu.

Çelik, İnegöl Sosyal Güvenlik Merkezi'nin açılış töreninde yaptığı konuşmada, demokrasilerde iktidar ve muhalefetin çok önemli olduğunu bildirdi.

Türkiye'nin ana sorununun ana muhalefet sorunu olduğunu söyleyen Çelik, iktidara alternatif siyasi bir yaklaşım ve yapı bulunmamasının son derece önemli olduğunu belirtti. Çelik, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz diyormuşuz ki 'Ey işverenler, üretim zorlaması yapmayın.' İşte İnegöl'den de söylüyorum. Yani bu muhalefetse biz iktidar olarak hem sorunları çözüyoruz hem eksiklerimiz varsa onu da muhalefet anlayışıyla dile getiriyoruz. Hem muhalefet alanını dolduruyoruz hem de iktidar alanını dolduruyoruz. Bunu açıkça burada ifade ediyorum. Bizim de eksiğimiz olabilir ama onu gidermek de bize düşüyor ama böyle bir muhalefet anlayışı olmadığı için iktidara da muhalefet görevini yapmaya da devam edeceğiz, varsa bir eksiklik, onu da gündeme getireceğiz."

"İşçinin üzerinden para kazanma mücadelesi..."

Çelik, üretim zorlamasının kabul edilebilir bir durum olmadığını defalarca ifade ettiğini anlattı.

Söz konusu durumun oluşturduğu risklere değinen Çelik, şunları kaydetti:

"Yani bir maden ocağında yılda 1,5 milyon ton kömür üretilecekse, siz 3 milyon ton kömür üretiyorsanız, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak ifade ediyorum; bunu yapmaya hakkınız yok arkadaş. Bunu açıkça ifade ediyorum. Maliyet zorlaması var. Maliyet zorlamasının neticesinde taşeronluk sistemi, ucuz işçilikle maliyetleri kurtarma şeklinde bir yaklaşım var. İşçinin üzerinden para kazanma mücadelesi... Bir işveren, karını işçinin ücretini düşürerek elde etmeye çalışıyorsa 'yazık' diyorum. O alın terini akıtan işçinin emeğini kısarak işini düzeltmeye çalışıyorsa bu son derece yanlış bir uygulamadır. Bu kabul edilemez. Bunu dün de söyledim, 3 yıldır da söylüyorum, burada da ifade ediyorum. İmal zorlamaları var, imal zorlamalarının getirmiş olduğu sıkıntılar var. Bu eksiklikleri, yanlışlıkları söylemenin neresi yanlış?"

Bakanlığına ilişkin eksiklikler varsa bunları giderme mücadelesi içinde olduklarına işaret eden Çelik, bir kişinin bile hayatını, bir uzvunu kaybetmemesinin önemini vurguladı. 

"76 milyonun yüreğine ateş düşürüyorsunuz"

İşverenlere seslenen Çelik, şöyle konuştu:

"İşverenlere çok net bir şekilde diyorum ki; kefenin cebi yok. Ya insanı önceleyecek ya da piyasadan çekileceksiniz. Gelişmiş ülkelerde önce insanı korumak, insanın sağlıklı ortamda çalışmasını sağlamak esastır. Onu esas almayıp önce maddi değerleri öne atarsanız, bunun faturalarının nasıl ağır olduğunu hep beraber görüyoruz. Yalnız 10 ailenin değil, yalnız 301 ailenin değil, 76 milyonun yüreğine ateş düşürüyorsunuz. Buna hakkınız yok. Onun için kefenin cebi olmadığına göre işverenler, iş yerlerindeki güvenli çalışma ortamını sürekli denetlemek durumundadır. Uluslararası kanunlar da böyle, iç mevzuatımız da böyledir. Kendinize ait olan iş yerinde güvenliği sağlayamıyorsanız, teftişin anlık olarak gelip yapacağı eksikleri tespit, onları giderme çalışmasının bir ay sonrası için ne faydası vardır? Bu kültürün, farkındalığın sizde olması gerekiyor ki iş yerlerinde kaza riski azalsın."

İşçilerin sorumlulukları

Çelik, işçilerin de sorumlulukları olduğuna dikkati çekti.

Onların, iş yerlerinde bir tehlike görmesi halinde orada çalışmama haklarının olduğunu bilmeleri gerektiğini dile getiren Çelik, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Çalıştıkları yerlerde sıkıntılar varsa 'Alo 170'e isim vermeden, iş yerinin adresini vererek şikayet etme hakları var; oradaki olumsuzlukları giderme konusunda. Diğer taraftan da işveren diyor ki 'Bu bareti takacaksın, bu ekipmanları kullanacaksın.' 'İşçi de diyor ki tamam taktım. Teftiş olurken de taktım. Teftiş geçince bareti de açtım, diğer ekipmanları da bıraktım. Bildiğim gibi çalışmaya devam ediyorum.' İşçinin üzerinde güvenlik açısından olması gereken sorumluluklar neyse işçi kardeşimiz de ona uymak durumundadır. Ona uymadığı an o da çeşitli müeyyidelerle karşı karşıya kalacaktır. Yani 'işverene teşvik' eyvallah, 'işverene ceza' tamam, 'işçinin hakkını korumak' tamam ama işçi de üzerine düşen güvenlik sorumluluğunu yerine getirmezse ona da müeyyideleri uygulamakla ilgili ilave düzenlemeleri inşallah önümüzdeki dönem yüce Meclis'in huzuruna getireceğimi belirtmek istiyorum."

Torba Yasa

Bakan Çelik, "Torba Yasa"nın Meclis'ten geçtiğini hatırlatarak, bunda madenlerde tehlikeli işlerde çalışanlara yönelik önemli düzenlemeler olduğunu aktardı. Çelik, şu bilgileri verdi:

"Taşeron işçileriyle ilgili son derece önemli düzenlemeler var. Ekim ayı içerisinde de taşeron düzenlemesiyle ilgili yeni bazı düzenlemelerin geleceğini burada ifade etmek istiyorum. Kadınlarımızla ilgili, doğum borçlanmasıyla ilgili düzenlemeler var. Tüp bebekle ilgili düzenlemeler var. En önemlisi; sağlıktan yararlanması için gelir testine girmesi gerekiyor her vatandaşın. Gelir testine göre asgari ücretin üçte birinden az geliri var ise onun primini devlet karşılıyor. Bu vatandaşlarımız herhangi bir ödeme yapmayacak. Devlet, onların sağlık güvencesini almış bulunuyor. Onun üzerinde gelirleri varsa o da kademeli bir şekilde prim ödemeyi getiriyor. 5 milyon 400 bin kişi gelir testine girmemiş. Bu vatandaşların prim borçları var. Şimdi bu vatandaşların gelir testine girmek ve faizlerini tümden silmek adına son derece önemli bir düzenleme yaptık. Buradan çağrıda bulunuyorum; yarın, Allah vermesin, düştüğünüzde çeşitli sorunlarla karşılamamak için gelir testini yaptırmayanlar, gitsin gelir testini yaptırsın."

Daha sonra Çelik, kurdeleyi keserek merkezi hizmete açtı.