16 Nisan referandumu sonrası, ekonomi ve işsizlik ön plana çıkmıştır. % 2.9 büyüdük diye, zil takip oynayanlar, 2023 hedeflerine ulaşmak için, bu büyümenin yeterli olamayacağını, hele nüfus artışı da dikkate alındığında, birşey ifade etmediğini anlamalıdırlar.

Nitekim, Başbakan Yardımcısı Sn. Şimşek, Avrupa Birliği ülkeleri ile ilişkilerin,Türkiye’nin ekonomik ve ticari çıkarları bakımından çok önemli olduğunu, ekonomik reformların yapılmasının hayatı önemi haiz olduğunu  ifade ediyor. Söylüyor da,  nedendir bilinmez, Sn. Şimşek’ten başkası da, ekonomik gerçeklere değinemiyor. Ekonominin basına  ekonomiden anlayanlar  geçmelidir.

Devlet Planlama Teşkilatı, Türk Devletinin fevkalade önemli  bir  kuruluşudur. Planlamanın standart bir Kalkınma Bakanlığı haline getirilmesi büyük  bir yanlıştır. Bu yanlış derhal düzeltilmelidir. Türkiye ihracatının % 65’ni, AB ülkelerine yapıyor. Yabancı sermayenin, % 75’i, Avrupa Birliği ülkelerinden geliyor. Kullandığımız, kredilerin % 60’ı, AB ülkelerinin kontrolundaki, finans kuruluşlarından gelmektedir. Ha bak, ekonomin oturmuş, ihracat-ithalat  dengen olumlu, büyüme, istihdam, sosyal kalkınmanı tamamlamış, gelir dağılımın adil bir ülke olursun, kimseye muhtaç değilsindir, o zaman, meydanları dolduran kalabalıklara, “ Eyyyy diye gaz verir, önüne geleni azarlarsın, posta atarsın, iş tamamdır. Meydanlarda sana dik dur eğilme,bu millet seninle diye bağırır. Ekonomi, büyüme, ihracat, istihdam, yatırım hacmi, turizm bunlar, Türkiye ekonominin akut ve kritik sorunları. Bak ihracat, yıllardır 140 milyar dolarlar da dolanıyor. Fasit daireye girmiş, bir türlü artmıyor. Efendim, biz AB ülkelerine muhtaç değiliz, yeni pazarlar buluruz, ihracat yaparız diyebilirsin de, hangi ülkelere yapacaksın?

DPT yıllarında, birçok defa Afrika ülkelerine gittik. Angola, Mozanbik, Gambia, Gine, Brundi, Madagaskar,  Somali, Nijerya, Ivory Coast, Svazıland, Liderya, Kenya, Ethopia, Orta Afrika Cumhuriyeti, Sudan, Kongo, Burkuna Faso, Zaire, Ruanda, Moritanya, Senegal, Tanzanya, Cibuti daha sayayım mı? Tüm bu ülkeler, senin mallarını isterler, alırlar, ancak, bedeva, beleş olursa, fert başına milli gelirleri, $200-600 olan, bazılarında, insanların 1 dolarla, günde yaşadığı, açlık, sefaletin kol gezdiği bu ülkeler, senin ihracatına nasıl katkıda bulunabilir?  Bak, ben güçlü, ekonomisi sağlam bir Türkiye’nin, bu ülkelerin yardımına koşmasına taraftarım. Yapalım, kucaklayalım, ancak, önce, kendi ekonomimizi kuvvetlendirelim, kendi halkımıza, refah sağlayalım.

Bir hususu daha belirteyim, Türk  Hava Yollarının  zarar etme  pahasına  seferler düzenlediği,  tüm bu dostluk eli uzattığımız ülkelerde, Türk Pasaportları vizeye tabidir. Bu ülkelere Eximbank Kredisi ile mal gönderdik, ancak paralarımızı alamadık, zira paraları yoktur. 2023 İhracat hedefin, 500 milyar dolar. (Anap Hedefi 1 trilyon dolardı) bu rakama nasıl ulaşacaksın? Son rakamlara göre enflasyon, % 12leri buldu.  İşsizlik, % 13’lerde, 6 milyon kişi işsiz, üniversite mezunu gençlerin % 25’i işsiz. Efendim, Avrupa, biz köprü,havalimanı, duble yol yapıyoruz,  diye bize kızıyorlarmış. Kendimizi böyle avutuyoruz.

Türkiye’nin tasarruf, yatırım, üretim, tüketim, pazarlama parametresini bir an önce harekete geçirmesi şarttır. Ekonomi kötü gitsin, bu Hükümet sıkıntıya girsin biçiminde bir düşünce sahibi olmak doğru değildir. Zira, aynı gemideyiz. Bu ülke hepimizin, gidecek başka yer yoktur. Biz, Merkez Sağ Siyasetçiler, bu ülkede taş üzerine taş koyanın elini sıkar, kutlarız. Destekleriz, teşvik ederiz. Başbakan, ’dostlarımızı arttıracak, düşmanlarımızı azaltacağız  ‘’demişti. Doğrudur. Ancak, etrafta dost ülke kaldı mı? Herkesle aramız açık. Bir ülkenin demokratik hukuk yapısına, İnsan Hak ve Hürriyetlerine, düşünce, ifade özgürlüklerine, tam anlamı ile sahip olması elzemdir. Yatırım ortamının gelişmesi, turizm ve ihracatın, yabancı sermayenin artması için, güven ortamı şarttır. Demokratik düzen, tüm kuram ve kuralları ile işlemelidir. Birkaç yıl önce, ’Globallaşen Dünyada Türkiyenin Yeri “ konusunda bir konferans vermiştim.

Tüm dünya ülkelerinin birbirlerine ihtiyaçları olduğunu, işbirliği ilişkilerinin geliştirilmesi gerektiğini, uluslararası kuruluşlarla, AB, OECD, NATO, RCD-ECO, Dünya Bankası, Birleşmiş Milletler,UNDP vs ile çok yakın münasebetler  kurmak gereklidir ‘’demiştim. Bunların tersinin yapılmasından, üzüntü duyuyorum. ABD, bir süper güçtür, Rusya da öyledir. Ancak, ABD ile ilişkilerin olumlu seyretmesi hayatı önemi haizdir. Ordumuzun büyük ölçüde ihtiyaçları oradan temin edilmektedir. 500.000’in üzerinde çocuğumuz ABD’de eğitim görüyor…

Birçok Türk Amerikan vatandaşı orada yaşıyor. Özal, Amerika ile ilişkilere büyük önem verirdi. Başkan Bush ile çok yakın dostluk kurmuştu. Camp David ‘te ağırlanan, yegane Türk Devlet Adamıdır. Türkiye Dünya Coğrafyasında, ilişkileri aranılan, dostluğu istenen, onurlu bir üye olmak durumundadır. Laik  Demokratik, Türkiye Cumhuriyeti’nin yeri, Büyük Önder Atatürk’ün ifade ettikleri gibi, Muasir Medeni, Çağdaş Batı Dünyasıdır...