ANKARA

Milli Eğitim Bakanı İsmet Yılmaz, Anadolu Ajansı (AA) Editör Masası'na konuk olan Yılmaz, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

"Referandumda 'evet' çıkması ve cumhurbaşkanlığı sisteminin hayata geçmesi halinde Türk toplumunun hayatında neler değişecek? Seçmenle bir araya geldiğinizde bu sistemin gerekliliğini hangi tezlerle anlatacaksınız?" sorusu üzerine Yılmaz, dün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın bu hafta içinde kararını vereceğini açıkladığını anımsattı. 

Yılmaz, referandumun yapılacağı tarihe ilişkin ise "Eğer diyelim ki bugün imzalarsa muhtemelen 9'unda ama bir iki gün sonra imzalarsa cuma veya cumartesi, o zamanda ayın 16'sında. İki tarihten birisi 9 Nisan veya 16 Nisan." açıklamasında bulundu.

Bu anayasa değişikliği ile ülkenin istikrara kavuşacağının altını çizen Yılmaz, değişikliğin aynı zamanda bir uzlaşmayı da beraberinde getireceğini söyledi.

Yılmaz, "Şimdiki anayasada hüküm var, cumhurbaşkanının tek başına yaptığı işlemler yargı denetimi dışındadır. Yeni anayasa kabul edildiğinde cumhurbaşkanının yargı denetimi dışında kalan bir tane işlem veya eylemi olacak mı? Yok. O zaman vatandaşa soralım, hangisi daha demokratiktir, bir makamın bazı işlemlerinin yargı denetiminde olması mı olmaması mı? Neticede bu anayasa değişikliği ile daha demokratik bir sistem gelecek, bu anayasa reformu ile istikrar gelecek, uzlaşma gelecek." diye konuştu.

'CHP kendisini devletin sahibi gibi görüyor'

CHP'nin "Rejim değişiyor" söyleminin doğru olmadığını ifade eden Yılmaz, "Cumhurbaşkanına yeni bir yetki verilmiyor, mevcut yetkisini kullanıyor. Bunun dışında, cumhurbaşkanına sorumluluk da getiriliyor. Eskisinde sorumluluk var mı? Eskisinde hiçbir sorumluluk yok. Yetki var, sorumluluk yok. Yeni sistemde, yetkisi var ama sorumluluğu da var." dedi.

Bakan Yılmaz, "CHP'nin anayasa değişikliğine neden karşı çıktığı" sorusuna, "Millete güvenmiyorlar." karşılığını verdi.

CHP'nin millete güvenmediğini, milletin hata yapabileceğini, o nedenle de kontrol mekanizmalarının Türkiye'de olmasını istediğini belirten Yılmaz, "Bunu sağlayabilmek için ne yapıyor? Olmayan şeyleri söylüyor. Olmayan şeyler nedir? 'Rejim değişikliği', 'tek adam', 'diktatörlük' ile bu milleti korkutuyor." diye konuştu.

CHP'nin "Vehim siyaseti" güttüğünü anlatan Bakan Yılmaz, "Ezanın Arapça okunmasına verilen cezanın kaldırılmasıyla rejimin değişmediğini millet gördü. Başörtüsü ilk gittiğinde 'Bu rejim meselesidir. Yüzde 99 olsa dahi siz bir şeyleri yapamazsınız' diyordu. Bunu deme hakkını nereden görüyor? Kendisini devletin sahibi gibi görüyor. Kendisi devletin sahibi, geri kalanlar maraba. Kendisinde altın hisse var. Dolayısıyla geri kalan 99'un altın hisseye 'evet' demeden hiçbir şey yapamayacağını düşünüyor." ifadesini kullandı.

Yeni müfredat taslağı

Yeni müfredat taslağına yönelik yapılan eleştirilerin hatırlatılması ve "Atatürk ve İsmet İnönü'ye ilişkin konuların sadeleştiği söyleniyor, doğru mu? Evrim teorisi müfredattan çıkartıldı mı?" diye sorulması üzerine Bakan Yılmaz, "Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyetimizin kurucusu, ilk Meclis başkanı, İstiklal Savaşı'nın başkomutanı. Bizim bunlarla ilgili milletimize, gençlerimize, evlatlarımıza öğretmek bizim asli vazifemiz. Dolayısıyla 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün müfredattan çıkarıldığı' sözü doğru değildir." diye konuştu.

Müfredattan bu konularla ilgili bir şeyin çıkarılmadığını kaydeden Bakan Yılmaz, "Bütün bunların hepsi önleyici propoganda." diye konuştu. 

Eski müfredatın eleştirildiğini hatırlatan Yılmaz, "Hadi bu eleştiri getirdiğini düzeltelim dediğimizde onu da eleştirdi. Bu sadece önleyici propoganda, doğruyla alakası yoktur." ifadesini kullandı. 

"Müfredattan evrim konusununun çıkarıldığı"na ilişkin söylemlere yönelik ise Yılmaz, şunları söyledi:

"Evrim konusuyla ilgili belki yüzlerce, binlerce teori var. Biz hepsini vermek durumunda değiliz. Onu çok net söyleyelim. Ancak doğa tarihi bölümünü çıkardık, doğa tarihi bölümünde bunlar bahsedilmeyecek ama detaylar üniversitede, lisans düzeyinde pekala evrim konusu işleniyor. Onda hiçbir şey yok." diye konuştu.

Canlı organizmalara benzettiği müfredatların zamanın ruhunu yakalamasının önemine değinen Yılmaz, "Zamanın ruhunu yakalayabilmek lazım. Zamanın ruhunu yakalayamazsan toplumu gündemin dışında tutarsın. Yeni müfredatta her öğrenilen şeyi öğrencinin veya insanın hayatına etki etmesi, faydalı olması lazım." diye konuştu.

'Daha iyi bir müfredatı öğrencilerimizin önüne koyacağız'

Milli Eğitim Bakanı Yılmaz, "Yeni müfredat taslağı için 165 bin 326 görüş geldi. Bize aktarılanlar, bir tecrübenin ürünü. Bu tecrübeleri dikkate alarak daha iyi bir müfredatı öğrencilerimizin önüne koyacağız." dedi.

Yılmaz, insan hakları, yurttaşlık, demokrasi, Türkçe, görsel sanatlar, hayat bilgisi, fen bilimleri, müzik, oyun ve fiziki etkinlikler, matematik, sosyal bilgiler, trafik güvenliği gibi alanlarda görüşler geldiğini aktardı.

Din kültürü ve ahlak bilgisi dersi müfredatıyla ilgili Bakan Yılmaz, "Her yerden görüşler aldık, hala da görüşler geliyor. Çalışmalar tamamlanmak üzere. Zorunlu eğitimin devam etmesi uygundur. Ancak Hristiyan, Musevi vatandaşlarımız bundan istisna olabiliyorlar. Alevi vatandaşlarımızın bundan istisna olmasının doğru olmayacağı, onların da bu sistemin içinde olması ancak onlara ait de dini bilgilerin daha geniş şekilde verilmesi yönünde komisyonun bir raporu var. Bu rapor doğrultusunda geçmişten daha iyi bir müfredatı inşallah yakın bir zamanda halkımızın önüne çıkaracağız." diye konuştu.

'Doğru olanı açık uçlu sorulardır'

Sınavlarda açık uçlu sorular sorulması konusunda Bakan Yılmaz, şunları söyledi:

"Biz istiyoruz ki öğrencilerimiz analitik düşünsün, olaylara daha geniş baksın. 'A, B,C,D, hepsi veya diğerleri' gibi değil de farklı düşünceleri ortaya koyabilsinler. Doğru olanı açık uçlu sorulardır. Doğru olan klasik sorulardır. Bununla insanlara çok daha fazla kelime kurduruyorsun, çok farklı cümleler kurduruyorsun. Farklı bakış açılarına sahip olmasını sağlıyorsun. Önümüzdeki dönemde Türkçe'den başlayacağız. Diğer derslere de yaygınlaştırmayı düşünüyoruz ancak burada öğrencilerimizin gerçeğe dayanmayan kaygılarını da dikkate almamız lazım. Mümkün olduğu kadar tedirgin etmeden ama kendilerinin de yetişmesi için elimizden geleni yapacağız. İyi yetişmek için açık uçlu sorular önemli bir dönüm noktası olacaktır."

Yılmaz, açık uçlu soruların şu anda kodlama şeklinde sınırlı sayıda sorulduğunu, Türkçe dersinden başlamak üzere diğer derslere de gelecek yıllardan itibaren yaygınlaştırılacağını bildirdi.