Arayışın hiçbir hedefi olmadığında, bütün hedefler kaybolduğunda, boşluk vardır. O boşlukta değişim olur, içe dönüş başlar. Birden kendine bakarsın. Arayacak bir şey olduğunda, bu dünyanın adamısın. Arayacak bir şey olmadığında, senin için bu dünya silinir.

Eğer hala bir şey arıyorsan, bu dünyada ya da diğeri için hiç fark etmez hala dünya adamısın. Fakat arayışın bittiyse ve birden bilinecek tek bir şey olduğunu anladıysan bütün değerler birden değişir. İçe doğru hareket etmeye başlarsın. O zaman Rabia, kendi ruhunun karanlığında kaybolmuş halde bir şeyi aramak için sokağın ortasında oturmaz. İçe doğru girmeye başlayınca… 

Önce çok karanlıktır; Rabia haklı, çok çok karanlık. Çünkü hayatlar boyu içeriye hiç girmedin, gözlerin hep dışa odaklanmıştı. Hiç fark ettin mi? Bazen sokaktan içeri girdiğinde, dışarıda da hava çok güneşliyse, evin içi çok karanlık görünür; çünkü gözler dışarıdaki ışığa göre odaklanmıştı. 

Işık çok olduğunda, gözbebekleri küçülür. Karanlıkta gözbebekleri açılır; karanlıkta daha geniş bir merceğe ihtiyaç vardır. Işıktayken daha küçük bir mercek de iş görür. Kamera böyle çalışır gözler de, kamera; insan gözü model alınarak icat edilmiştir. Dışarıdan içeriye ilk girdiğinde, ev karanlık görünür. Biraz beklersen, karanlık yavaş yavaş kaybolur. Daha fazla ışığı algıladığında gözler uyumlanır. 

Hayat boyu parlak güneşte, dışarıda, dünyada dolaştın. O yüzden de içeri girmeyi ve gözlerini adapte etmeyi unuttun. Bu, hayatta başarılı olmayacaksın anlamına gelmez; başarabilirsin. Ama yine de yenilmiş olacaksın. Seni hiçbir şey mutlu etmeyecek, çünkü dışarıda elde edebileceğin hiçbir şey içindeki hazineyle, içindeki ışıkla karşılaştırılamaz. 

Kendini bilmek, sadece derin yalnızlıkta mümkündür. Sıradan olarak, kendi hakkımızda bildiğimiz her şey, başkalarının görüşüdür. “İyisin” derler ve iyi olduğumuzu düşünürüz. “Güzelsin” derler ve güzel olduğumuzu düşünürüz. “Kötüsün” ya da “çirkinsin” derler..

İnsanlar hakkımızda ne dese, biriktirmeye devam ederiz. O, kimliğimiz haline gelir. Bu tamamen sahtedir, çünkü hiç kimse seni tanıyamaz; senin kim olduğunu senden başka kimse bilemez. Onlar sadece bazı yönleri tanırlar ve o yönler çok yüzeyseldir. Onlar sadece anlık ruh hallerini tanırlar, senin özüne giremezler.  (Sürecek)