Edi Rama 2000-2011 yılları arası Arnavutluk Başkent’i Tiran  Belediye Başkanı oldu. 

Onun başkanlığı devir aldığı zaman Tiran dünyanın en yozlaşmış şehirlerinden sayılıyordu. Çamur, çöp, terk edilmiş binalar ve gri alanlar. Tiran denilince akla gelen renk, gri idi. Tiran iç karartıcı ve moral bozucu bir yerdi. Edi Rama Tiran Belediye Başkanı olduğu zaman ilk işi bozuk görüntülü yapıları yıkmayı ve dikkat çekmek için Tiran kenti binalarının dışını canlı renklere boyamayı içeren bir dizi reform uyguladı. Şehrin binalarını kendi tuvali gibi gördü, çünkü politikacı olmadan önce o bir ressamdı. O sanattan, sanatın insan ve toplum ruhuna olan sonsuz etkisinden haberdardı.  O Tiran’ın gri, donuk cephelerini Marsilya ve Meksiko City’i andıran parlak renklerle boyamak için boyacılar tutmaya başladı. Bugün 650 bin kişilik Tiran; maviler, sarılar, pembeler ile iç açıcı hale dönüşmüştür. Rama aynı zaman da renklerin, görüntünün ve sanatın insan davranışları ve ruhu üzerinde etkisi konusunda araştırmaları olan bir kişiydi

Sanatçı Başkan Rama için Tiran Kenti sanatın insan davranışları üzerine olan etkilerini gözlemlemek için sanki bir laboratuvardı. Kentin grisi renkliye dönüştükçe suç oranları düştü ve parklar türedi. İnsanların ruhu beslendikçe daha iyi hissettiler kendilerini. Olumsuz düşünceler daha olumluya dönüştü. Tiran geniş gri duvarları tabloya dönüştükçe, meydanlarına heykeller yapıldıkça, yeni dikilen on binlerce ağaç fideleri, yeşil dekoratif çalılar güller çiçeklerle bezendikçe insanlar kendilerini daha güvende hissettiler ve kentlerinden gurur duydular.  (Bkz, Google, Edi Rama: Şehrinizi boya ile geri alın/ TED Talk/Ted.com)

Başkan Rama, bir gün yeni renklenmiş bir caddede yürürken, pencerelerinden eski kepenkleri atarak yerine cam cephe yapan bir dükkan sahibi ile karşılaştı.

Rama ona, “Neden kepenklerinizi söküp attınız?” diye sordu. Ve adam, “Çünkü cadde daha güvenli,” diye yanıtlar.  Rama,” daha mı güvenli? Neden? Buraya daha çok polis mi yerleştirdiler?”  Adam,” yok canım ne polisi? Kendiniz görebilirsiniz. Renkler, sokak lambaları, Yeni asfaltlanmış çukursuz yollar, ağaçlar, heykeller. O kadar güzel ki bizler kendimizi güvende hissediyoruz” der.

Rama’nın sanata olan tutkusuyla birlikte doğal merakı onun pek çok insanın asla çözülemeyeceğini düşündüğü bir sorunu çözmesini sağladı. Rama tam olarak Nöroloji Uzmanı Beynin işleyişini araştıran kişi Gregory Berns’in önerdiği şeyleri yaptı.   Nöroloji bilimi uzmanı Gregory Berns, sanatın hayatımızı şekillendirdiğini beynimize olan etkisini anlamak istedikleri için araştırmalar yaptılar.

Sanatın Zekamıza Etkisi

  Sanatla olan ilişkimiz daha da çok beynimizin sağ kısmını yani sezgilerimizi, hislerimizi güçlendirirken; mantık, hesap, yazmak, muhakeme etmek, analitik düşünmek ise beynimizin sol kısmını güçlendirir. Yapılan araştırmalar göstermiştir ki hem sağ, hem sol kısmın güçlendirilmesi zihinsel olarak en az 10 misli artış sağlayabilmektedir. Her yaşta beynin iki yönü de geliştirilebiliyor.  

    Nöroloji uzmanları bilirler ki zihin, duygu, beden ve ruhumuz sistemin parçalarıdır. Birinde yapılan değişiklik diğerlerini de etkiler. Duruşumuz ve o duruşumuzu destekleyen düşüncelerimiz hormonlarımızın salgılanma süreçlerinde etkilidir. (Bkz. You tube TED.Com Amy Cuddy: “Vücut dilin benliğini şekillendiriyor.”)

 

Aile Danışmanı olarak

Ben bir aile danışmanı olarak aile bireylerinin önce rahatlatılması, sakinleşmesi için onları genellikle deniz kenarına, manzaranın en güzel olduğu yere götürürüm. Soruna değil, güzelliklere odaklanmasını sağlayarak sorunlarının baskıladığı bilinçlerini rahatlatmak isterim. Dış ortamın güzelliği onları geçmişin pişmanlıkları geleceğin kaygılarından arındırarak yaşadıkları ana odaklanmasını kolaylaştırır. O anlarda en büyük yardımcım insan ruhunu rahatlatan güzel görüntülerdir.