Önüme sıcak kahve koyup düşünüyorum. Niçin tarihi ve günümüzü aydınlatan, hep bu dünya için daha iyi bir yaşam, bu insanlık için daha güzel yarınlar dileyen düşünürler ait oldukları zaman diliminde, coğrafyalarda, toplumlarda hor görüldüler? Ne garip durum... 

Kendi yaşadıkları yüz yıllar ve asırlar içinde kıymet görmeyen filozoflar, şairler, bilim ve felsefe insanları üzerinden asırlar geçtikten sonra kıymet görmeye başlıyor. Belki de bu insanlığın var olmak kuralıyla aynıdır. Nitekim, biz sağlığında değer vermediyimiz yakınlarımızı bile öldükten sonra daha çok hatırlıyoruz. Bu yüzden Azerbaycan toplumunda meşhur olan bir söylem vardır; sağ iken, yaşadığı sürece sevin insanları. 

Bizim Doğu coğrafyasında düşünce her zaman önemli bir kavram olmuştur. Yıllar geçse de insanımız hiç düşünmekten vazgeçmemiştir. Felsefenin ve tabiat ilimlerinin beşiyi Yunanistan gibi görülüyor dünyada. Tabii ki biz Aristo, Sokrates, Platon ve bu gibi insanlık tarihini değiştiren düşünce padişahlarının rölünü görmezden gelemeyiz. Amma yaşadığımız dünyanın Doğu kesiminde insanlık tarihine az bilinen yahut kasıtlı şekilde çok bahsedilmeyen erken bilim ve düşünce kavramlarını unutamayız, görmezden gelemeyiz, üzerinden geçemeyiz. Buna ister avrupalı ol, ister japon- hiçkimsenin hakkı yoktur.

Milattan öncelerde Mısırda olan felsefe dernekleri, Çin, Hindistan, Japonya ve Orta Asya topraklarındaki bilim, düşünce, dialog merkezlerini araştırmanızı isterim. O kadar büyük ve zengin bir içerikle karşılaşırsınız ki, gözlerinize inanamazsınız. Tek bir sonuç isterseniz eğer gözünüz önünde İskenderiye kütüphanesini canlandırın.

 Kendi ulusumuzun manevi, tarihi ve kültürel zenginlikleri ise tam başka bir konudur. İster Azerbaycan, ister Türkiye, isterse de diğer türk cumhuriyetleri büyük bir düşünce tarihinin dünya üzerindeki sağlam temellerini oluşturuyor.

Bazı aydınlar düşüncenin, düşünme olayının toplumsal olarak bazen zayıf ve etkisiz kalma nedenleri sırasında siyasi sebepleri ortaya atıyorlar. Bu doğru değildir. Ve Batı felsefesinin, özellikle Şophenhauer gibi filozofların fikir mahsulu olan coğrafi determinasyon anlayışları da bir bölgenin otoriterliyine hesaplanmıştır.

Düşünce tarihine büyük hizmetler veren, dünyamızı ve yaşadığımız herşeyi ileri taşıyan halklarımız ve bölgemizi korumalıyız.

Özellikle bizler tarih boyu büyük acılarda bile ayakta durmayı başardık. İçimizdeki ermeni çetelerinin hain saldırılarına rağmen türk ulusu bir bütöv halinde her zaman nice sanat, bilim işıkları doğurdu.

Ünlü düşünürün dediği gibi, düşünüyorumsa, demek ki mevcudum.

Düşünmek istiyorum

Bir ağaç çiçeği neden açar?

Bir çocuk hiçbirşey anlamadığı halde

neden bu kadar güzel güler?

Söylesene şair

Dünyamız hep daha güzel olacakken

Neden böyle gider?

Düşünelim dostlar... Durmadan!